7 uwu-u(!)ඞඞඞඞඞඞඞ

1K 66 72
                                    

midem bulanıyor stresten

okuku bombalagın

Klasörün içinde hizmetçi kıyafetli fotoğrafımdan daha beter şeyler vardı. Çıplak fotoğrafım, garip elektro mikroskop görüntüleri, ilaç fotoğrafları ve ayağım. Demek ki süper hüper düper yakışıklı seksi bad boy Hyunjin'in ayak fetişi vardı. Alakasız şeylerin sonu gelmiyordu, iki bin tane fotoğrafla dolu bu klasörde. Lavabodan çıkmamı söylemek için kapıyı tıklattığında Hyunjin, uzatmadan çıkmaya karar verdim.

Telefonu altımda hiçbir şey olmadığı için üstümdeki bol ve uzun hoodiesinin koluna koydum. Ucu lastikli olduğu için telefon düşmüyordu, yatağa doğru ilerlerken kollarımı arkama saklayıp gitmiştim, gülümseyip bana sarıldı.

"Telefonu saklamana gerek yok."

"Ama-"

Telefondan lavabonun içindeki kamera kayıtlarını bana gösterdi. Hasta gibi tam yirmi dakika beni izlemesine mi şaşırmalıydım yoksa telefonu kurcalamama hiç kızmamasına mı? Birden göz devirdim.

"İstediğin gibi kurcalayabilirsin, arkadaşınla iletişime geçmek dışında ne yaparsan yap."

"Nereden belli arkadaşım olduğu? Belki sevgilim."

"Blöf yapma, seni izlediğimi biliyorsun."

"Peki..." deyip kafamı eğdim uwu.

Kurcalamaya devam ettim. O garip fotoğrafların ne olduğunu sorduğumda daha sonra söylerim dedi.

"Neden daha sonra?"

"Rütben."

"Ama-"

"Hayır."

Yine, "Hayır." cevabını almıştım. Ben onun telefonlarından birini kurcalarken ona sikini kalçama değdiriyordu. Süper uzundu. Siki.

"Yapma gıdıklanıyorum." diyerek inledim.

"Ne hoş."

"Görürsün sen!"

"Görüyorum zaten."

Hızlıca gömleğini indirip kalçamı öptü.

Aldırmadan telefonu kurcalamaya devam ettim, ilk başta sosyal medya hesabıma girmek istemiştim ama bunu Hyunjin'in görmesi büyük bir tehlike oluşturabileceği için sonradan vazgeçtim.

"Bırak şu telefonu..." diye mırıldandı.

"Neden?"

"Benle ilgilen." derken minik bir kedi gibiydi.

"İlgilenmiyor muyum?"

"İlgilenmiyorsun."

"Sen ilgilen benle."

"Hayır."

"Hayır."

"Eee."

"Hayır."

Suratını asıp, bacaklarıyla beni kendine çekerek telefonu elimden aldı. Kedinin kim olduğunu hatırlatırcasına almaya çalıştığım telefonunu benden uzaklaştırıyordu.

"Hey! Ver şunu."

"Biraz benle ilgilenirsen veririm."

"Ne istiyorsun? Tekrardan... bir tarafını elleşmemi mi?" hemen göz devirdim. Sapıktı. Ama Stockholm sendromum vardı.

"Bilmem."

"Ben istemiyorum ama."

"Ben istiyorum ama."

"Sen ne yaparsan yap, ben katılmıyorum."

"Sen bilirsin. Başına geleceklerden ben sorumlu değilim."

"Bana ne."

Telefonu ondan geri aldıktan sonra birkaç kısık inleme sesi duydum. Deliğime yabancı bir organ dayandığında irkilerek arkama döndüm. "Hyunjin!"

"Efendim.

"Kaçındı oldu bu?! Kes şunu."

"Kesmiyorum."

"Katılmayacağımı söyledim."

"Katılmıyorsan şikayet de edemezsin."

Üstümdeki gömleğini çıkarttım sinirlenerek. Boynumdan tutup kendine doğru daha sıkıca çekti, nefes alamıyordum. Onun yüzünden mi yoksa boynumu tuttuğu için mi anlayamadan sertçe kafamı ters çevirip yaladı.

"Çok sabırsızsın."

"Aynen biraz daha beklersem babanı bile s-"

"Bu iğrençti."

"İzin ver de sikeyim."

Bu kelimeyi her duyuşumda acayip midem bulanmaya başlamıştı. Sikilmek fena değildi ama iğren.ti, Hyunjin mafyaydı sonuçta. Kusacak gibi oldum, aldırış etmeden işini çabuk bitirmesini söyleyerek bekledim. Birkaç dakika geçtikten sonra dayanamayıp lavaboya koştum. Tüm midemi boşalttıktan sonra hiçbir şey yememiş olduğumu fark ettim. Büyük ihtimalle tenhada sakso çektirdiğinden mideme iniş yapmış sıvısı beni iki gün boyunca tok tutmaya yetmişti. Ona gidip hiçbir şey yemediğini söylediğimde, "Seninkini yedim ya o bana yeter." dedi.

"İğrenç, bir de gülerek söylüyorsun!"

"Nesi iğrenç pardon?"

"Bilmiyorum işte iğrenç sadece!"

"Çok konuşuyorsun, iki dakikada başımı ağrıttın."

İşini halletmeden beni bıraktı ve kıyafetlerini giymeye başladı.

"Ben ne giyeceğim?"

"İstediğin bir kıyafeti giy."

"Koridorda çıplak mı gezeyim?"

"Kimse yok."

"Çıplak gezmeyeceğim."

"Aç kalırsın."

"Peki, gidiyorum, beş dakikaya gelirim."

"Tamam."

Askılı, tek bir yıldızla desenlenmiş bir crop giydim üstüme. Altıma pembe, ipli iç çamaşırımın iplerini gösterecek, düşük belli bir şort giydim. Üşüme ihtimalime karşı da kombinimin renklerine uyan bir hırka aldım üzerime. Aynadan kendime baktım fena gözükmüyordum. Daha fazla Hyunjin'i bekletmemek için hızlıca odaya doğru gittim.

"Nerede yiyeceksin?"

"Ne bileyim ben?! Evin sahibi sensin."

"Bir gün belki sen de olursun..." diye belli belirsiz mırıldandı.

"Ne dedin?!"

"Soranda kabahat dedim."


öldüm okul açılıyor bb

Mafyanın Civcivi UwU-U (!) ඞ [REMASTERING]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin