1.3

991 68 92
                                    

***

Üç farklı ders konu anlatım kitabının aynı konu olan sayfalarını açarak masada ileriye doğru koydu onları Jennie. Çoktan yazması ve bitirmiş olması gereken bir edebiyat performans ödevi vardı ve son teslim tarihinin bugün olduğunu unutmuştu. Bayan Sang'a küçük bir yalan uydurup ödevi yapmak için derse girmemiş ve kantinin en kuytu kısmında yerini almıştı.

Bıkkın bir nefesle saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. Son zamanlarda o kadar çok ödev üst üste gelmişti ki, ojelerini degiştirecek vakit bile bulamamıştı. Bu yüzden beş gündür tırnaklarında asılı kalan ojeleri çoktan dökülmeye başlayarak kötü bir görüntü oluşturmuştu. Açık mavi renge boyalı tırnaklarına yüzünü buruşturarak baktıktan sonra eve gidince onları sileceğini kafasına not edip ödeve yoğunlaştı.

Birkaç renkli kalem çıkarttı: Kırmızı, mavi ve pembe. Bir de siyah tükenmez bir kalem.

İlk önce derste aldığı notları gözden geçirerek yazacağı cümleleri, örnekleri kafasında topladı, düzenledi. Çok fazla özenmeyecekti çünkü özenmeye vakti yoktu. Bu yüzden kırmızı kalemini alıp hızlıca yan bir başlık attı ve siyah kalemiyle yazmaya koyuldu.

Hızlı hızlı yazarak sayfayı yarılamışken ve yeni bir başlık atmaya hazırlanırken yanağına dokundurulan öpücükle aniden irkilerek kalemi elinden düşürdü. Jeon Jungkook dudaklarındaki sırıtışla başını eğdi ve sevgilisinin şaşkın suratına baktı. Düz, kahve saçları alnına düzensizce dökülmüştü ve onlarla uyum için olan boncuk gözleri yıldız gibi parlıyordu. Jennie'nin aksine oldukça eğleniyor gibi görünüyordu.

"Ne işin var burada?"

Sorusunun cevabını kısa bir süre erteleyip hızlıca yanındaki sandalyeyi çekip oturdu. Jennie gözleriyle onu takip ederken o, dirseğini Jennie'nin kitabının üstüne yaslayarak hafifçe ona doğru eğildi ve sessizce konuştu: "Sen burada ödev yaparken seni yalnız bırakacağımı mı düşündün?"

Az önceki öpücükten dolayı hızlı atan kalbinin sakinleşmesini beklerken sakin olmaya çalışarak "Nasıl çıktın dersten?" dedi kız. O zar zor ikna edebilmişti.

"Vurdum sıraya dedim ki 'Yeter bu kadar ders hoca! Başımı şişirdin! Ben sevgilimi görmeye gidiyorum!' sonra çarptım kapıyı çıktım koşa koşa geldim."

Adeta o anı yaşar gibi ciddi ciddi anlattığı olaylar karşısında Jennie gülümserken bir yandan da içten içten ölüyor gibi hissediyordu. Çünkü onun için 'sevgilim' demişti. Ama gerçekten sevgililer miydi?

"Uydurma. Nasıl çıktın dedim."

Pufladı. "Niye merak ediyorsun ya?"

"Söyle işte."

"Hocam cırcır olmuşum tuvalete gitmem lazım, yoksa bütün sınıf hiç tanık olmak istemedikleri bir şeye tanık olacak dedim. Yüzünü buruşturarak 'aman git git' dedi. Salak karı normalde beni tuvalete bile göndermez."

Jennie duyduklarıyla kahkaha atmaya başladığında Jungkook da hafifçe gülerek onu izledi. O güldüğünde kalbinde ani bir çarpıntı başlıyor, her an ölecekmiş gibi bir his duyuyordu. Ama bu his hoşuna gidiyordu onun. Hemde çok gidiyordu. Jennie'nin ona ölüyormuş gibi hissettirmesine bin kere razıydı. Yeter ki o gülsün.

Gülüşü yatışınca Jungkook'un ona attığı duygu dolu bakışlar altında utandı. Başını eğip kalemini tekrar eline aldı. "Yine de buraya gelmemeliydin. Biri görebilir."

Son dediği şey Jungkook'u sinirlendirirken kaşlarını çatarak sandalyesini Jennie'ye doğru daha çok çekti ve yine eğildi ona doğru. "Görsün. Hatta umarım görür."

Gözlerini devirdi Jennie. Bazen onu anlamak istememesi canını sıkıyordu. Lisa onun arkadaşıydı ve aralarında bir şey olacaksa da bunu ordan burdan duyarak değil de bizzat Jennie'den öğrenmeliydi fakat Jennie'nin şu anlık bunu ona söylemeye cesareti yoktu. Başka bir yerden duymasını da istemiyordu çünkü biliyordu, Lisa hiç iyi karşılamazdı. Ki bu konuda onu haklı görüyordu.

"Jungkook beni anlamıyorsun."

"Bak, bu konuyu konuşup moralimi bozmak istemiyorum. O yüzden boş ver, tamam mı? Hem bak, sana ne getirdim."

Geri çekilip elini kot ceketinin cebine attı. İki çikolata ve bir jelibon paketi çıkartıp gülerek Jennie'nin önüne koydu. "İki de kahve alacaktım, scak su bitmiş. Nasıl bir kantinse artık."

Ters ters bardakları silen kantinciye baktığında Jennie kafasını kurcalayan şeyleri bir kenara itip gülümsemişti. "Olsun, teşekkür ederim."

Aldığı çikolatalardan bir tanesini alıp paketini açmaya başladığında Jungkook'a da diğerini alması için gözleri ile işaret yapmıştı. Jungkook gülümsedi ve diğer çikolata paketini aldı.

Hızlı hızlı atan kalplerinin yanında neredeyse kaybetmiş oldukları akılları ile birlikte bir ders boyunca Jennie'nin ödevini yapmaya çalışmışlardı. Jennie Jungkook'un oynaşmalarını zar zor alt ederek. Ama hepsine rağmen son dakikalara kadar ödevin çoğunu hazırlamış, bir kenara koymuşlardı. Tek pürüz: Tenefüs zilinin çalmasına üç dakika kala Jungkook'un, Jennie'nin yoğun ısrarları sonucu yukarı çıkmadan önce Jennie'nin yanağına bıraktığı küçük öpücüktü.

Çünkü Roséanne Park o küçük öpücüğü görmüştü.

***

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
fuck it, i love you ℘ jenkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin