dedemi kaybettim bugün. zümrüt gozlu cinarimi kaybettim. ağladım dedecim ardından çokça da üzüldüm ama duydum nasıl öldüğünü. ogle namazını kılıp sehadetlerle öldüğünü duydum dedecim. üzülmem artık nereye gittiğini de biliyorum ya üzülmem. bu kirli yuzlerin kirli yüreklerin olduğu pis dünyadan gittin ya cok da güzel gittin ya dedem üzülmem. hakkını da odeyemeyiz hiç eziyet etmedin bize hiç kötü davranmadin. sevebildiğin kadar sevdin bizi. çok güzel bir kız olacaksın derdin ya sen çok guzeldin dedem. anlattığın hadislerin,İstanbul hatıraların, o peygamber kissalari, beni bastonunla dürtüp "hele bana bir gahve yap" , "getir bakayım babanın cigarasandan" diyisini, surekli kabeyi anlatisini, hic dedikodu yapmayisini, yapıldığında çok kızdığını, hiçbir şeyi ziyan etmeyisini hiç unutmam dedem. sen olmasanda, artık hatirlatamasan da hiç unutmam.
taslağın üzerinden 15 gün geçti ve babaannem seni her gün saatlerce dusunuyor dedecim. Her gün, her anında özlüyor seni. Ben de çok özlüyorum ardında bıraktıkların da.
dedemi kaybettim 15 gün önce. ve gerçekten gördüm ki insanoğlu kaybedince değerini anlıyor her şeyin. kaybettikten sonra fark ediyorsun varlığını. peki insan her şeyden önce kendi değerini kaybedince mi anlamalı? bir kurtuluşu yok mu, olmaz mı?
dedem öldükten sonra çok ağlamadım. çünkü ağlayamiyorum. ne kadar üzüldüğün ne kadar agladiginla doğru orantılı mi sence? ne kadar saçma! doğru düzgün aglamadigim için üzülmediğim düşünülmüş çok sevgili dedemin cenazesi niyetine gelip aşevi muamelesi yapan akrabalarım tarafından. insan ne kadar uzulduyse o kadar ağladı diye bir şey yok. insan herkesin içinde ağlayabilir diye bir şey yok. Her insan üzüntüsünü gözyaşlarıyla belli edecek diye bir şey yok. Ve efendiler ! varlığında değerini bilmediğiniz dedem, sizin 2 gözyaşınizin hatrina kalmış değildir elbet !