Herkese merhabaaaaa...
İyi okumalar dilerim. Görüşlerinizi belirtmeyi unutmayın. Yazım hatam varsa affedin lütfen, kontrol etmeye üşendim ncmsmcnsm
Küçük kız siyah, kıvırcık saçlarının arasına minik tacını yerleştirdi. Elbisesiyle aynı renk olan taşlar uzun tutamların arasında parlıyordu. Aynadaki görüntüsüne gülümsedikten sonra sandalyesinden inip lila kumaşı düzeltmek adına elleriyle kumaşı silkeledi. Yüzündeki gülümseme gibi ışıldayan gözlerle annesine baktı, "Nasılım?"
Kori endişeli gözlerle etrafa bakarken kızının sorusuyla bakışlarını ona kilitledi. "Çok güzelsin tatlım."
"Tıpkı senin gibiyim yani değil mi?"
Yirmilerinin sonundaki kadın küçük kızı kucağına alıp göğsüne bastırdı. "Çok güzelsin hayatım. Çok güçlüsün." Kucağından indirmeden kendinden uzaklaştırdı ve onun gözlerine benzeyen gözlerine baktı, "Seni asla unutmayacağım ve hep seveceğim. Bunu asla unutma tamam mı? Anne seni hep sevecek."
Mar'i kaşlarını çatarak annesine baktı, "Neden bunu söyledin şimdi?" Kızın yaşına göre zekası çok ilerleydi. Herhangi bir cümleyi asla kabul etmez, her zaman geçerli sebepler arardı.
Kori, gözünden akan yaşı hızla silerek gülümsedi. Verecek cevap ararken kapının çalmasıyla panikledi. Mar'i'yi kendine tekrar bastırdı ve kapının açılması için müsaade verdi. Gelen kişinin Ler'ina olduğunu gördüğünde rahat bir nefes vererek kızı kucağından indirdi.
Ler'ina biraz eğilerek selam verdikten sonra ona doğru gelen Mar'i 'yi kucağına aldı. Kori elindeki buruşmuş kağıdı Ler'ina' ya verdikten sonra bakıcısının elini tutan kızıyla göz teması kurabilmek için dizlerinin üzerine çöktü.
"Mariand'r, her ne olursa olsun seni sevdiğimi bilmeni istiyorum. Sakın korkma, ben hep seni izliyor olacağım."
Küçük kız annesinin dediklerini anlayamadığından dolayı kaşlarını çatıp kadının yüzüne baktı. "Neden böyle diyorsun? Beni bırakacak mısın?"
Kadın çaresizce kızın yüzüne baktı. Bir yalan söylemek zorundaydı. " H-hayır tabiki. Sadece Ler'ina ile Dünyaya gidip babanla tanışacaksın."
" Babamla mı tanışacağım?" Minik elleriyle bakıcısının eteklerini kavrayıp kumaşı aşağı yukarı birkaç kez çekti. "Hadi gidelim! Hadi gidelim! Hadi gidelim!"
Ler'ina yüzüne sahte bir gülümseme takınıp kıza doğru eğildi, " Tamam tamam gideceğiz. Ama önce annenle konuşmalıyım. Biraz şöminenin orada oturur musun? Resim çizebilirsin."
Kız koşarak gidip şöminenin yanında duran masadan kağıt ve kalem alırken ikisi de onu izledi. Kalemi kağıda sürmeye başladığında Ler'ina da prensese döndü.
" Prenses Kori'andr, idam kararını geri çekebilecek bir şey yok mu? Kral Myand'r bu kararı fes edemez mi?"
Kori gözlerini yere dikti, " Kral ve Kraliçe çoktan tahtı Blackfire'a bıraktı. Artık kimsenin müdahale edecek gücü yok."
"Ama neden? Siz de onun çocuğusunuz!"
"Tamaran'ın yok edilmesini önlemek için bunun yapılması gerekiyordu. Ben Tamaran için ölüyorum."
Ölmek kelimesini duyunca Ler'ina'nın boğazı düğümlendi. Daha birkaç sene öncesine kadar bu genç kadının gücüne hayran kalıyordu. Şimdi ise çaresizce boynunu yere eğmiş kadının dediklerine inanamıyordu.
" Kaçamaz mısınız? "
" Belki. Eğer kurtulabilirsem mutlaka yanınıza geleceğim." biraz durakladı, boğazında oluşan tıkanıklık yüzünden yutkundu. "Ler'ina, ona iyi bak. Sana verdiğim adreste mutlaka onu bulacaksın. Bir saat sonra ayarladığım gemi sizi Dünyaya götürecek. Ve... Ve eğer Mar'i çok üzülürse, onun hafızasından beni silin. Bunu yapabilecek insanlar var orada. Onun kalbi kırık bir çocuk olarak büyümesini istemiyorum. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crown ||Mar'i Grayson
Fanfiction"Ben Mariand'r. İki dünyanın çocuğu, X'Hal'ın koruduğu kan ve Tamaran Prensesi olarak benim olan tahtı almaya geldim." İlk yayınlanma tarihi : 27/06/2022