Uzuuğğnnn zaman olmuş...
Zile uzunca bastıktan sonra elini çekti ve kolunu sıkıca Mar'i 'ye sardı. Kapıyı siyah saçlı, uykulu bir adam açtığında içinden X' Hal'a minnettar olduğunu belirterek dudaklarını araladı, Kori'den öğrendiği tek şeyi söyledi.
"Dick Grayson?"
Dick şaşkınlıkla karşısındaki Tamaran'lı oldukları belli olan Ler'ina ve Mar'i 'ye bakıyordu. Kendini biraz toparlayıp şaşkınlığını ikinci plana attıktan sonra dudaklarını araladı.
"Kimsiniz?"
Ler'ina adamın ne dediğini anlayamıyordu fakat kim olduklarını sorguladığına emindi. Dünya dillerinden hiçbirini bilmiyordu bu yüzden cevap veremiyordu. Adamın onları kabul etmesi için bir şey demek zorundaydı.
"Kori'andr..."
Dick eski sevgilisinin adını duyar duymaz kapıyı ikisi için daha da açtı. Ler'ina kucağında yavaş yavaş uyanmaya başlamış olan Mar'i ile içeriye girerken Dick gözlerini küçük kızın üzerinde gezdirdi. Kori'ye oldukça benziyordu.
Ler'ina, kucağındaki kızı bırakmayı reddederek beyaz koltuğa oturdu. Mar'i kadının kucağında kıpırdanmaya başlamıştı. Bütünüyle yeşil olan gözleri yavaş yavaş aralanıyordu.
Otuzlarına az kalmış olan adam gözlerini küçük kızdan ayırmadan karşı koltuğa oturdu. İster istemez kıza baktıkça gülümsüyordu, sanki aralarında bağ varmış gibiydi.Gözlerini pek büyük olduğunu sanmadığı, kahverengi dalgalı saçlara sahip kadına çevirdi. Kucağındaki kızı sıkı sıkı tutuşundan kraliyet görevlilerinden birisi olduğunu düşündü. Yardım için Mirand'r 'a mesaj atarken neredeyse altı senedir hiç tekrar etmediği, tek bildiği Tamaran cümlesini söyledi. " ~ Adınız nedir?"
Ler'ina duyduğu Tamaran diline ait cümleyle başını kaldırıp adama baktı. "~Ler'ina." Kucağındaki kızı işaret etti, "~ Mar'i. Prenses Mar'i."
Dick Prenses lafını duyduğunda içinde patlayan duygulara engel olamadı. Bu kız Starfire'ın çocuğu muydu? Eğer öyleyse babası kimdi?Felaket ve başarısız bir evlilik girişiminden sonra yollarını ayırmışlardı ama Kori onun için hâlâ önemliydi. Eğer bu çocuk onun olmasa bile onu koruması gerektiğini hissediyordu. ' Star onu buraya boşuna göndermemiştir ' diye düşündü kendi kendine.
Artık uyanmış olan Mar'i Ler'ina 'nın kucağında yavru bir kedi gibi duruyordu. Kadın da kollarını her an kızı birisi alabilirmiş gibi sıkıca beline dolamıştı. Üçlü sessizlik içinde otururken zil çalmıştı.
Dick hızlı adımlarla kapıya ilerledi. Umduğu gibi karşısında yeni tanıştığı Mirand'r vardı.
"Merhaba bay Grayson." dedi kadın, hızla elini sallarken. Adam gülümseyerek kadını içeriye davet etti.
Mirand'r girişte ceketini ve patenlerini çıkartırken sordu, "Ne için yardıma ihtiyacınız vardı?"
"Evimde iki tane Tamaran'lı var."
Genç kadının gülümsemesi solmuş, yerini şaşkın bir ifadeye bırakmıştı. "Kurtulabilen var mıymış?" dedi fısıltıyla. Tabi bu ona göre fısıltıydı. Dick kadının dediğini çok net duymuştu. Kaşlarını çatarak genç kadının yüzüne baktı, "Ne demek istiyorsun? Neler oluyor orada?"
"Bakın, anlatacağım ama önce gidip gelenleri görmeliyim."
Dick yüzündeki endişe dolu ifadeyle genç kadının önden geçmesi için işaret etti. Mirand'r gelenleri görür görmez önlerinde eğildi. Ler'ina da şaşkınlıkla kadına bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Crown ||Mar'i Grayson
Fanfiction"Ben Mariand'r. İki dünyanın çocuğu, X'Hal'ın koruduğu kan ve Tamaran Prensesi olarak benim olan tahtı almaya geldim." İlk yayınlanma tarihi : 27/06/2022