MAHKUM
Barış-Büge
14.Bölüm Hayali Sahnedir!Cem Adrian - Kül⏸
Büge tüm huzuru ile koltukta uzanarak kitap okuyordu. Basit bir huzur değildi bu, sessizlikten alınan keyif veya dinlenici küçücük bir an da değildi. Hayatı şu an aylar öncesine karşılık sadece ve sadece gürültü ve hareketten ibaret olmasına rağmen huzurluydu Büge.
Rastgele seçtiği kitabın sayfaları ince parmaklarından kayıp giderken aklı satırlarda değil, hayatını üçüncü kez değiştiren ismi sayıklıyordu. Farkındalık ile iç çekti Büge. Barış, kafamdan çık git artık dedi içinden ama bir etki etmeyeceğini kabulleneli uzun zaman olmuştu.
Barıştan kopmuş namıdeğer beyaz veliyaht kardeşi Savaş ile evlenmişti, Can için, oğlu için evlenmişti önce sadece. Barış olmadan yaşamak yeterince zorken, başka bir adam ile yaşamak çok daha zor olmuştu Büge için. Ama Savaşın yüzünde gördüğü Barış ile biraz olsun acısı dinmişti, sadece gözlerini Savaşın gözlerinden uzak tutmaya çabalamıştı çünkü içini titreten Barışın gözleri asla Savaşta yoktu. Barış sıcacık bakarken, Savaş'ın gözleri buz gibiydi.
Hayatını ilk değiştirdiğinde sıcacık bakan gözleri ile Büge'nin kalbini ısıtmıştı Barış. Büge de farkında olmadan kalbinin yerini hatırlatmıştı Barış'a. Barış, Büge'ye hayatını yaşamayı öğretirken Büge, Barış'a saf sevgiyi tattırmıştı. Birbirlerine önce arkadaş, sonra sevgili ardından aile olmuşlardı. Bu yüzden birbirlerini kaybettikleri ilk anda kendilerini kaybetmişlerdi zaten. Barış gitmişti, Büge kalmıştı, sonra Büge gitmişti, Barış arkasından bakakalmıştı.
Ardından ayakta kalmak için kurduğu monoton hayatına dalıp girmişti yine Barış. Büge'nin öğrenmek zorunda kaldığı, ezberlemek zorunda kaldığı her şeyi de beraberinde hiç gitmemiş gibi tepetaklak etmişti. Önce kocasını, hayat arkadaşını çekip almıştı yanından. Sonra aradan geçenleri yok sayarak kendisini koymuştu yine Büge'nin yanına. Hemde bu sefer sıcacık gözlerle bakan Barış değildi bu Barış, elleri kanlı, gözleri kinli olan yabancı bir Barıştı bu Barış.
Büge çok denemişti, Barışı katil Barış olarak görmeyi, ondan nefret etmeyi gerçekten çok denemişti ama Barış ona her gülümsediğinde kalbini yine susturamamıştı. Barış'ın gözlerinde kendisine hüzünle bakan küçük çocuğu hala görüyor hala onu sevmek, onu mutlu etmek istiyordu elinden gelmeden. Barış, Büge'nin en büyük sınavı olmuştu hayatında.
Şimdi ise yine her şey yolundaymış gibi içi içine sığmadan Barış'ı bekliyordu. Onu görmek, ona sarılmak, kokusunu içine çekmek ve başını göğsüne koyup uyumak istiyordu. Kitabı sonunda kapatıp kenara bıraktı Büge, elini kaldırıp saatine baktı. Saat oldukça geç olmuştu, Barıştan da hala ne bir mesaj nede bir arama vardı.
Bu sefer uzun bir iç çekti Büge koltuktan ayaklanırken. Ellerini pantolonun ceplerine sokarak ileri geri yürüdü, ara sıra yine elini kaldırıp saatine baktı sonra yine yürüdü. "Neredesin Barış..." dedi mırıldanarak. Ardından aklına gelen isim ile ister istemez kaşları çatıldı. Cebinde duran bir eli ile cebinden telefonunu çıkardı ve Sasha ismine dokundu. Bir çalma, iki çalma, üç çalma, dört çalma... telefon açılmadı.
"Siz ne bok yiyorsunuz acaba!" dedi Büge bu sefer öfkelenerek. Bir kadın ne kadar zekiyse, Büge de o kadar farkındaydı Sasha'nın Barış'a arkadaş dışı olan ilgisinin. Ama kıskançlık kaynağı Sasha değildi, Barış'ın Sasha'ya değer veriyor olmasıydı.
Barışı kimsenin tanımadığı kadar iyi tanırdı Büge, seven Barışı da sevmeyen Barışı da ayırt edebilirdi. Genelde sevmeyen Barışı görmüştü Büge insanların yanında, sahte gülücüklerinin nasıl duyulduğunu bile biliyordu. Ama Büge'ye bakan Barış bile apayrıydı ve şimdi o Barış'ın Sasha'ya da öyle bakması, içinde uzun zamandır gömdüğü o manyak kadını yeniden ortaya çıkarıyordu.