1 - Sanmasınlar Asla Seni Benden Ayrı

5.2K 188 137
                                    


Herkese selaaam, ben geldim. Yeni bir kitap, yeni bir başlangıç. Bakalım bizi neler bekliyor?
Öncelikle her bölüm birbirinden bağımsız olacak ve "one shot" şeklinde ilerleyecek. Böylelikle sizin de istediğiniz sahnelere kurgu hazırlayabilirim.
Dip not: Bu bölümde Ogeday Survivor'a gidiyor ve Nisa gitmiyor diye beni linçlemeye kalkacaklar olacak hissediyorum ama aynı kurgunun tam tersi de hazır halde onu da en kısa zamanda yayımlayacağım, beni linçlemeyin.
Neyse size iyi okumalar, yorumlarınızı bekliyorum.






Ogeday

"Ogeday, somurtmayı bırakır mısın artık?" Nisa, karşımda sıkıntıyla kollarını birbirine doladı. Düşük yüzümde mimik değiştirmeden ben de kollarımı doladım.

"Beni oraya tek başıma yolladığına inanmak istemiyorumdur belki?"

"Böylesinin ikimiz için de daha iyi olacağını biliyorsun." Bilmiyordum. Benimle gelsin istiyordum. Altı ayı onsuz geçirme düşüncesi başımı ağrıtıyordu. Fikrimde en ufak bir değişme olmadığını fark ettiğinde sıkıntı ile oflayıp kollarını serbest bıraktı. Yavaş adımlarla koltukta oturan bana yöneldi ve kucağıma yerleşti. Bu taktiği biliyordum. Bu sefer kanmayacaktım.

"Bu sefer olmaz küçük hanım. Yumuşamayacağım." Ben kafamı iki yana sallarken kıkırdadı. Kollarını boynuma dolayıp gözlerime bakmaya çalıştı. Çok tatlıydı. Gözleri en sevdiğim halini, Japon halini almıştı. Yine de yüzümü mimiksiz tutmayı başardım.

"Maviş, ben de seninle gelmeyi çok istiyordum, biliyorsun. Hazırlandık da o kadar ama bileğim gerçekten oradaki tempoyu kaldırabilecek kadar iyi değil. Üstelik bu okul fırsatı çok iyi. Sen de biliyorsun. Böyle giderse mezun olamayacağım, sen de babamla papaz olacaksın." Babasıyla papaz olmayı istemezdim. Hem de hiç. Aramızı iyi tutmak için kırk takla atıyordum.

Sözlerinin mantıklı olduğunu ve haklı olduğunu biliyordum. Yarışmaya bir buçuk ay kala yaşadığı sakatlık onu çok zorluyordu. Her gün onu İhsan'ın yanına götürüp fizik tedavi aldırsam da ben de yarışmanın bileği için riskli olduğunun farkındaydım. Hem bir de okul işi çıkmıştı. Yatay geçiş için başvurusu kabul edilmiş, İstanbul'da iyi bir okula girebilmişti. Şimdi dondurması, okulunun çok uzamasına neden olacaktı. Hepsini biliyordum. Fakat mantığım kalbime söz geçiremiyordu. Şunun şurasında sevgili olalı beş ay civarı olmuştu ve ben ona asla doyamamıştım. Her günüm onunla geçiyordu yine de yanımdayken bile onu özler olmuştum.

Sevgililiğimizin ilk aylarında her sabah onu kürek için evinden alıyordum. Öğlene kadar Nisa'ya kürek antrenmanı yaptırıyor, ardından onun tatlı tatlı 'Çok acıktım,' sızlanmalarına dayanamayıp Ata'nın yanına gidiyorduk. Yemeklerimizi her gün başka bir konuyu konuşup gülüşerek yiyorduk. Sonra da spora geçiyorduk. Akşam olduğunda ondan zor da olsa ayrılıyor, evine bırakıyordum. Zamanla bu durum biraz değişmişti. İlk başta akşam eve bırakmamaya başladım. Benim evim çok daha yakındı ve yoldan da zamandan da tasarruf ediyorduk. Gerçi işin aslında evimdeki varlığını çok seviyordum. Yıllardır yaşadığım o küçük evi sıcacık yapıyordu. Kahkahaları evimin duvarlarına çarparken huzurlu hissediyordum. Hem de hiç olmadığım kadar. Sonra da iyice yerleşti evime. Diş fırçası, diş fırçamın yanında, kıyafetleri kıyafetlerimin yanına, bedeni bedenimin yanında yatağıma yerleşti. Bunun onun için çok önemli bir adım olduğunun ve bana olan güveninin büyüklüğünün farkındaydım. Bu yüzden, çok daha değerliydi.

Çok zor şeyler atlatmıştı. İlk başta arkadaşı olarak yaşadıklarına şahit olmuş, yanında durmuştum. Her ağladığında yanında her güldüğünde gülüşünün sebebi olmuştum. Gözlerinin kısılışına şahit olabilmek için dünyaları önüne sermeye çalıştım, varlığımla güldüğünü fark etmeden. Ardından sevdiği adam olmuş, güveninin kaynağına dönüşmüştüm. O çok sevdiğim gözlerde ışıltılar yeniden yeşermişti. Cıvıl cıvıl o kız geri gelmişti. Birlikte iyileşmiştik ama buna o izin vermişti. Bana, onu sevme iznini o vermişti. Sırf bu yüzden bile, ona minnettardım.

Dünyanın En Güzel Kızı - OgnisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin