Bavulun bir tanesini kaldırmaya çalıştığımda babam elleriyle engel oldu
"Bırak tatlım ben hallederim"
Suratımı narin bir porselenmiş gibi ellerine aldığın da sadece ona bakıyordum.
"Bak tatlım istemiyorsan gitmeyebilirsin bunun için seni zorlamıyorum biliyorsun değil mi?"
"Elbette biliyorum baba beş yüzüncü kez aynı konuyu konuşuyoruz gerçekten istiyorum hem istediğim zamanda gelebileceğim zaten "yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim ve ellerinde tuttum .
"Gerçekten. " güven veren ses tonumla onu rahatlatmışa benziyordum gelen korna sesiyle arabaya döndüm annem sabırsızlanıyordu son bir defa boynuna atlayıp o huzur veren erkeksi baba kokusunu içime çektim . Derin derin . Annem bir daha kornaya bastığında ayrılma zamanı gelmişdi. Kulağına fısıldadım "seni seviyorum"
"Bende " diye tısladığında sırt çantamı düzeltip arabaya bindim annem bunun için fazla hevesliydi bütün yol boyunca benimle konuşma çabalarına girdi ve heycanla direksiyonu sıktı. Chicago'dan çıktığımızda burayı özleyeceğimi iliklerimde hissettim.
"Tatlım , uyan hadi evimize geldik " annemin enerjik sesiyle gözlerimi açtım yolculuğun sonlarına doğru içim geçmişti .
Hemen kalktım ve sırt çantamı isteksizce sırtıma geçirdim güneşten uzak bir yere taşındığımdan emindim loş bir ışıktan başka hiçbiryer tam olarak güneşi görmüyordu. Sanki dev bir ağacın gövdesinin altına ev yapılmıştı. Eve bir adım daha yaklaşıp karşısında durdum. Ve dikkatli bir şekilde süzdüm. Buraya en son 1 yaşındayken gelmiştim hatırlıyor muyum ?
"Asla"
Annemin bavulları kaldırmak için büyük bir çaba harcadığını fark ettim ve hemen dalgınlığımı dağıtıp bavulların birisini aldım annem elindeki çantaları ayak ucuna bırakıp cebinden anahtarı çıkarttı ve eski gıcırdayan tahta kapıyı açtı bense içeriye doğru adımımı atıp elimdeki bavulu vestiyerin önüne bıraktım ve sırtımla bütünleşmiş olan çantamı çıkarttım tam o sırada annem
"Evine hoş geldin !" dedi nefes nefese ve gergin gergin gülümsedi ama odamın yerini biliyordum elbette aslında aradan geçen yıllar bana unutturmuşdu fakat Jack , Meredith'i bu durum üzeceğini bildiği için bana yaklaşık 25 kere tarif etmişti çamura sıvanmış botlarımı çıkartıp ıslak çoraplarımla gıcırdayan döşemenim üzerinde yürümeye başladım ardından sırt çantamla büyük bavulumu alıp sarsılarak sinir bozucu şekilde gıcırdayan ahşap merdivenleri tırmanmaya başladım ve Jack'in yaklaşık bir milyon kez tarif ettiği odama gelmiştim çok fazla şık ve konforlu olmasada buraya ısınmıştım hemen çantalarımı kenara bıraktım ve perdeye doğru yaklaştım nazikçe perdeyi araladım
Bu çok güzeldi çünkü odama ışık giriyordu , buna bu kadar sevineceğim aklımın ucundan geçmezdi tekrar aşağı kata dönüp bavullarımdan iki tanesini alıp merdivenleri çıkmaya başladım ve odama geri dönüp kendimi yatağıma attım birkaç dakika yatakta döndükten sonra bavullarımı yerleştirmem gerektiğini düşündüm ve yataktan kalkıp kıyafetlerimin bulunduğu iki bavulu açıp gömme dolaba kadar sürükledim ve katlamış olduğum kıyafetleri bozmamak için büyük bir çaba harcıyordum bütün bavul bittiği sırada kitaplarımın olduğu iri sırt çantamı aldım ve çalışma masama oturdum kitaplarımı defterlerimi kalemlerimi itinayla tek tek yerleştirdim ve çantamı kapatıp boşalan bavulun birine koydum çantalarımın ve banyo malzemelerimin olduğu bavul bir taneydi çantalarımı bir çekmecenin içine doldurdum
Ve banyo malzemelerini alıp banyoya doğru yola koyuldum banyo malzemelerimi yerleştirdim temiz kıyafet almak için odama tekrar döndüm . Dolabın kapağını aralayıp içinden bir tişört ve eşofman altı çıkarıp banyoya tekrar döndüm küçük bir makyaj çantam vardı içinde ise tokalarım ve kremlerim hemen bir saç bandı ve saç tokası çıkarıp saçımı toplayıp bandı taktım ve dişlerimi fırçalamak için fırçamı ve macunumu aldım dişlerimi iyice fırçaladım ve bandana ve tokayı çıkarıp tekrar makyaj çantama attım ve vücuduma yapışmış olan kıyafetlerimi çıkarıp kirli kutusuna tıkışdırdım ardından kendimi ılık suyun altına attım şampuanımın kokusu gevşememe yardım ediyordu bu rahatlatıcı duşdan sonra hemen giyindim ve saçlarımı kuruttum taradım ve guruldamaktan çılgına dönen karnımı doyurmam gerekçesiyle banyodan yavaş bir şekilde çıktım merdivenleri inmeye başladım ve amerikan tarzı olan salonumuza , aynı zamanda mutfağa doğru ilerledim .
"Mere..... Anne" diyebildim ismiyle hitap etmemden fazla hoşlanmazdı.
"Emma , gel tatlım yemek hazır." mikrodalgadan çıkardığı lazanyaya göz ucuyla baktım ve onu kırmamak adına "canım krep çekti krep yapacağım anne " diyebildim eğer ki lazanyadan nefret ettiğimi ona söyleseydim kırılacak ve anneliğini sorgulayacaktı. "Peki" deyip lazanyadan bir dilim kesti ve oturup afiyetle yemeye başladı bense önümde duran kavonozdan bir bardak un aldım geniş beyaz bir kap çıkarttım ve buz dolabından iki yumurtayla sütü çıkatıp tezgaha yığdım yumurtayı kırıp buraz süt ilave ettim ve çırpmaya başladım ardından unu ilave ettim tam çırpacakken aklıma tava geldi tavayı ocağa koydum ve tekrar çırpmaya başladım bu sırada kendime büyük bir bardak soğuk çay doldurdum ve içine buz attım yeterince ısınmış olan tavaya hazırladığım krepi döktüm ve kızarmasını bekledim ardından çekmeceden bir tahta spatula aldım ve krepin diğer yüzünü çevirdim , yaklaşık bir dakika sonra krepim hazırdı. Hemen bir servis tabağı çıkarttım ve krepimi yerleştirdim , ardımdam buz dolabında gördüğüm böğürtlen reçelini aldım ve tabağın kenarına iki kaşık koydum . Çayımı ve tabağımı masaya bıraktım çatallıktan bir çatal alıp masaya oturdum ve krebimi afiyetle yedim çıkan bulaşıkları yıkadım kuruladım ve bıraktım. Tekrar odama döndüğümde geçen noel babamın aldığı mp3 taktım ve yatağımın içine girdim.
