3.

96 48 11
                                    

Model- sarı kudeleler.

🦋

Bazen kalbim dikenli teller arasında sıkışmış gibi hissediyordum.
kalbim deliniyordu, ve tüm kan içime akıyordu.

Babamın bana niye kelebek dediğini asla anlamazdım. Kelebekler üç gün yaşardı ve güçsüz varlıklardı.
niye gül değilde papatya gibisinden, hep kendime sorardım.

Her halde ona küçük ışık kelebeklerini anımsatıyordum.

Babam öldükten sonra birinin bana kelebek demesini istemiştim. Ve bunu sadece Poyraz derse mutlu olacağıma karar vermiştim. Poyraz da bana öyle seslenmişti. "Kelebek".

Derin bir anlamı yoktu bu durumun.

kollarımı balkonun demirine yaslmıştım.
hava soğuktu. Işığı yanan evleri dikizliyordum. Pencerelere bakarak bi aile görmeyi umuyordum.
Kendimi üzmeye bayılırım da ben.

Kendimi üzmeye bayılırım da ben

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Alnımı sertce sıvazladım. Okuldan gelir gelme annemi aramıştım ve tarık denilen adamdan bahis etmiştim.
tek söylediği "yabancılara kapı açma" olmuştu. O kadar kuru ve umursamazdı ki, nasıl olduğunu, gerçekten nerde olduğunu sormamıştım.
Hayattaydı.

Yinde de artık kapı deliğinden bakarak kapıyı açmaya karar vermiştim.

Çıplak ayaklarım ılık zeminde haraket etti, ve beni salona taşıdı.
okuldan geleli bir şey yememiştim. Kendime sandiviç hazırlamıştım ama iştahım yoktu.
zaten lanet olasıca iştahsızlık yüzünden omurgam belirginleşmişti. Bacaklarım bazen titriyordu. Ve rengim baya bi solgundu. Annem gelince bu halime şaşıracaktı.

Çünki dört ay önce baya bi sağlıklı ve iyi görünümlüydüm.

Ben daha kanepeye oturma fırsatı bulamadan, kapı zili irkilmemi sağlamıştı. İçimde gerginlik depreşirken sakin oldum.
bu panik dalgası bana yakışmıyordu.

Evin kapısına doğru ilerledim.

Adımlarım korkak ve ya panikli değildi. Kendimi ifadesiz tutmayı hep başara biliyordum. Sanırım bu iyi bir şeydi.
Avucumu kapıya yasladım, ve gözümün birini kısıp deliğe yaklaştım.

Karşımdaki suratı bana zum yaparak gösteren delikten  adeta geri sıçradım.
ha? Yok canım! Bu oydu!

boğazıma kaçan tükürüğümle zil tekrar çaldı. Mesihin benim kapımda ne işi vardı? Şaka gibi!
üzerimdeki o çıkarma gereği duymadığım okul formama baktım.
Ve adeta kapıya doğru sıçradım.

kilidi açıp kulpu indirdiğimde yüzüme o saçma sırıtma yer edinmişti.
Kapı yavaşca aralandığında, siyah botlarını, siyah kot pantolonunu, ve yine siyah deri ceketini görmüştüm.
Yüzüne baktığım zaman tebessümüm küçülmüştü.

Öl kelebek; SâyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin