𝕸𝖔𝖔𝖓𝖑𝖎𝖌𝖍𝖙 (𝕱𝖎𝖓𝖆𝖑)

461 68 43
                                    

Changbin ile tanıştığım günün üzerinden uzun olduğunu tahmin ettiğim kadar bir zaman geçmişti, bu süre içerisinde oldukça yakınlaşmıştık. Sonunda benim yanımda olan birisini bulabildiğim için mutluydum, üstelik ikimizin bu cehennemden kurtulup sonunda mutlu bir hayata kavuşacağımız düşüncesi de gün geçtikçe daha da heyecan veriyordu. Fakat bir süredir buradan çıktıktan sonra yalnız başıma değil, Changbin ile beraber yaşamayı hayal ediyordum.

Ne kadar şu anlık arkadaş olsak da ona arkadaş gözüyle baktığımı söyleyemezdim, onu ilk gördüğümden beri ona karşı özel bir çekim hissediyordum ve bunun arkadaşlıktan daha da ötesinde olduğunun farkındaydım fakat bunun adının ne olduğunu bilmiyordum.

Changbin ile düşündüğümüz plan üzerinde bir süredir çalışıyorduk ve sonunda bitmişti. Bu akşam planı gerçekleştirecektik ve ben bugün heyecandan neredeyse hiç uyuyamamıştım, gözüme iki gram bile uyku girmemişti. Fakat bunun işimize engel olacağını düşünmüyordum çünkü hissettiğim heyecan uykumun gelmesini bile engelliyordu.

Saat neredeyse gece yarısını gösterirken kapımın yavaşça aralanmasıyla yatağımdan kalktım ve oraya doğru ilerledim, Changbin gelmiş olmalıydı. Kapıdan çıktığımdaysa yanılmadığımı anlamıştım. Onu görmemle bir gülümseme yüzümde yer edinmişti. Beni bileğimden kavrayarak hızla çekiştirmeye başladı "Hızlı olmalıyız, sakın ses yapma tamam mı?" "Tamam" dedikten sonra arka taraftaki merdivenlerden aşağıya doğru inmeye başladık.

Az sonra kazan dairesinin olduğu kata gelmiştik, kazan dairesine girdiğimiz sırada Changbin yerde bulduğu uzun, sivri uçlu demir parçasını alarak biraz baktı "Sanırım bu iş görür." hemen ardından bileğimi sıkıca tutarak elinde tuttuğu demiri bilekliğin daha önceden açmış olduğu kısmına doğru sertçe bastırdı, bu bilekliğin içindeki kabloların ve diğer bir takım şeylerin de zarar görmesine sebep olmuştu. Böylece bileklik birden açılarak yere düştü.

Yere düşen bileklikle beraber ikimiz de kısa bir süreliğine rahatlamıştık. Fakat dediğim gibi, kısa bir süreliğine. Çünkü bundan sonra artık daha da hızlı olmamız gerektiğinin farkındaydık, güvenlikler muhtemelen bu durumu az sonra fark edeceklerdi bu yüzden de bir an önce kaçmamız gerekiyordu.

Changbin de kendi bilekliğini açtıktan sonra bileklikleri orada bırakarak hızla tekrar arka merdivenleri kullanarak yukarı kata, yemekhaneye çıkmaya başladık. Yemekhane fazla kullanılmadığından erkenden kapatılırdı ve özellikle de bu saatlerde orada kimse olmazdı, hademeler de işlerini erkenden halledip oradan ayrılırdı. Bu yüzden gitmek için orasını seçmiştik.

Merdivenlerden hızla çıktıktan sonra nihayet yemekhaneye varmıştık. Şimdiyse sıra havalandırmalardan geçmekteydi, yani son adımda. Fakat Changbin'in oldukça gergin olduğunu görebiliyordum, olması gerekenden daha gergindi. Dudaklarını kemiriyor ve hiçbir şey olmamasına rağmen hep geriye bakarak arkamızı kontrol ediyordu, bu benim de endişelenmeme sebep olmuştu.

Fakat bir şey demeyerek gireceğimiz havalandırmanın başına geldim, havalandırma hemen tezgahın üstündeydi ve tezgaha çıktıktan hemen sonra ona ulaşmak o kadar da zor olmamıştı. Changbin'in verdiği tornavidayla havalandırmanın kapağını açtıktan sonra Changbin beni kucağına alarak havalandırmanın içine ulaşmamı sağlamıştı, belimden tutarak beni desteklediği ellerinin titrediğini hissedebiliyordum.

Havalandırmanın içine girdikten sonra onu içeri çekebilmek için ellerimi ona doğru uzattım "Ellerimi tut, çabuk ol." Changbin o sırada hafif çatılmış kaşlarıyla beraber gözlerimin içine bakarak kafasını olumsuz anlamda salladı "Yapamam, sen önden gitmelisin." dediği şeyle beraber benim de kaşlarım çatılmıştı "Yapacaksın! Tut ellerimi, yoksa yakalanacağız." "Bensiz gitmelisin, ben hemen arkandan geleceğim merak etme"

 Electro-ChangChanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin