Tanışma

10 1 0
                                    

Sessiz sessiz kim olduğunu anlamaya çalışırken ismimi sormuştu. Evet evet ismimi sormuştu. "Sakıncası yoksa isminizi öğrenebilir miyim?" bu soru karşısında kendimi afallamış gibi hissettim dilim düğümlendi sanki, niye böyle şeyler hissettiğimi bilmiyordum. Düşünceleri kafamdan atıp cevap vermeye yeltendim. "E-es-ra Esra sizin? " niye kekelemiştim, kendimi çok kötü hissettim resmen kekeme gibi konuşmuştum.

Bu onun komiğine gitse gerek gülerek cevap vermişti. " Benim ismim de Emre bu arada çok güzelsiniz"
Hayatımda hep bu kelimeyi duymuştum ama şuan bir fark vardı gözlerim gözlerimin yokluğu onlar olmadan nasıldım bilmiyordum ama o bana güzel olduğumu söylemişti belki sadece güç vermek için söylemişti bir başkası demiş olsaydı aldırış etmezdim ama çok içten gelmişti bu söylediği çok hoşuma gitmişti.

Gülümser bir şekilde "Orda mısın?" dediğinde. Düşüncelerim yüzünden cevap vermeyi unuttuğumu anlayarak "evet" diyerek cevap verdikten sonra kısa bir süreliğine sessizlik oluşmuştu. "sesinizi bir yerden hatırlıyor gibiyim" dedikten sonra sessizliği bozmuştum ama konuşmak iyi geliyordu. Emre'nin verdiği cevapla şaşırmıştım. "Hastanede karşılaştığımız için olabilir mi? Şimdi hatırladın mı? "

Bu bu oydu bana yardım etmeye çalışan kişiydi ve şuan ikimizde oturup çayımızı içip sohbet ediyorduk kim görmeyen biriyle oturup çay içip sohbet ederdi ki ama o Emre o bunu yapıyordu.

"Olabilir. Bu arada kim elinizin yumuşaklığını unutabilir ki" dediğimde aptal olduğumu düşünmüştüm inanmıyorum ne demiştim ben böyle resmen saçmalamıştım ahhh ne dedim ben..

Emre'nin kahkasıyla daha çok aptal olduğumu anlamıştım. Kahkahalarla bana cevap vermişti. "üzgünüm seninle sohbet etmeye devam ederdim ama şuan gitmem gerek kendine iyi bak çok bilmiş."
Çok bilmişi üstüne basa basa söylüyordu rezil olduğumu anlamıştım. Cevap vermediğimi anlamış olucak ki kalkıp gitmişti. Ama öyle dedikten sonra ne cevap verebilirdim ki?

Eve gidip üstüme rahat birşeyler giyip uyumak istiyordum kendimi yeterince yormuştum. Yatağıma gidip uzandıktan kısa bir süre sonra o aklıma gelmişti ismi Emre idi unutmamıştım. Bütün gün konuştuklarımızı tekrar edip saçma sapan şeyler düşünüyordum düşüncelerimin arasında uykuya yavaş yavaş yaklaşmıştım.

***

Sabah Mine'nin "günaydınlar"diyerek neşe ile içeriye girmesiyle uyanmıştım bu kız her sabah bu kadar enerjik ve pozitif olmak zorunda mı?

Ona sana da "günaydın" deyip cevap verdikten sonra aşağıda beklemesini söyleyerek yataktan kalkmıştım.

Yine sabah olmuştu evet... Sabahların aydınlık olması gerekmez miydi. Artık benim sabahlarım geceden farksızdı.. Ve Ben sabahları hiçbir zaman göremicektim o Işığı geceyi gündüzü, gündüzü geceye çeviren havayı parlatan ne güneşi nede ayı göremicektim. Bir pazar kahvaltısını ya da uyandığım da yüzüm de ki yastık izini göremicektim. Düşünmek zor Güçlü kalmak çok zor üstesinden gelmek çok çok zor başarmaktan başka çözüm yolu yok.

Bazen kendinizi siyahın içinde yaşıyor gibi hissediyorsunuz herşey siyah odanızın rengi, odadaki eşyalarınız, giysileriniz hatta teniniz bile... Ve ben artık siyahı seviyorum siyaha aşığım ve siyaha aşıkken başka rengi sevemem...

Her sabah böyle şeyler düşündükten sonra kahvaltıya inmemin doğru olduğunu düşünüp hazırlanmaya başladım. Mine'nin yeni başlamasına rağmen eşyalarımı hazırlamasını hala unutmamıştı. Yatağımın ucunda ki eşyalarımı aldıktan sonra giymeye başladım. Hazırlığımın bittiğini düşünerek aşağıya indim.

***

Kahvaltıdan sonra her zaman ki gibi çay bahçesine gitmek istedim. Ailem geçen sefer ki gibi karşı çıkmamıştı gittikçe daha iyi hissettiriyordu bu halleri. Güven verdirtiyordu daha çok ayakta durabilirdim buna inanıyordum. Mine'nin de canı sıkıldığını düşünüp onun da benimle gelmesini çay bahçesinden sonra Ali abinin onun istediği yere bırakmasını söylicektim. Mine'ye hazırlanmasını söyleyip ve çantamı getirmesini rica ettim. Kısa bir süre sonra Mine gelmiş ve çantamı getirmişti. Annem ve babama görüşürüz dedikten sonra çıkarken arkadan babamın "geç kalmayın güzelim" dediğini duydum. Arkama dönmeden "merak etmeyin" dedim.

Mine'nin yardımıyla arabaya bindikten sonra tam Ali abiye gideceğimiz yere söylicektim ki Ali abi ben başlamadan "her zaman ki gibi çay bahçesi demi küçük hanım" demişti. Ali abi beni tanıyordu ona "evet" deyip gülümsedikten sonra arabayı çalıştırmıştı.

Çok fazla zaman geçmeden çay bahçesine gelmiştik. Ali abi kapımı açdıktan ve indikten sonra Mine'nin yanımda olduğunu hissettim ve "sen bugün izinlisin Minecim nereye gitmek istiyorsan Ali abiye söyle o seni bırakacak akşam da evde olursun" dedim. Mine teşekkür ettikten sonra yürümeye başladım.

Her zaman ki yerimi ezbere bildiğim için destek almama gerek yoktu. Burası sakin bir yerdi herkesçe bilinmezdi. Yerime oturduktan sonra seslere kendimi bıraktım. Kuş sesleri hafif esen rüzgar sesi herşey bugün daha farklıydı,daha güzel, daha huzur verici.
Bu sesleri dinlerken geldiğini bile ilk defa hissetmediğim ama onun kokusu olduğunu anladığım Emre gelmişti. Kuş seslerin ve hafif esen rüzgarın ardından onun kokusu da nefes kesiciydi. Kokusuyla huzur bulurken, "hergün buraya gelmekten sıkılmıyor musun?" demişti.

Hergün geldiğimi nerden biliyordu ki daha bugünle birlikte iki gün olmuştu buraya geleli kazadan sonra iki gün gelmiştim. Önceden gelmelerimi saymazsak, hergünüm neredeyse burda geçerdi. Severdim burayı. Ona "böyle bir yerden hemen sıkılmam ayrıca hergün geldiğimi nereden biliyorsun" demiştim. Tuhaf birşeyler seziyordum. Ama tuhaflığın kiminle ilgili ve neyle ilgili olduğunu bilmiyordum. Sadece benim hislerimde ki tuhaflıktı bu.

Huzur verici kokusundan sonra ki tuhaflık hissini de ona bağlamıştım galiba. Verdiğim cevapla hiçbir şey dememişti. Sanki bir açığını yakaladım ve bana ne diyeceğini bilmezmiş gibi susuyordu. Demiştim işte tuhaftı...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 13, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Umut IşığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin