ii.

33 2 47
                                    

ivy'nin park ettiği kamyonetten aşağı inerken partinin yapılacağı evi inceledi jimin. içeriden gelen sese ve bahçeye dağılan insanlara bakılırsa parti çoktan başlamıştı. zoya'yı görünce heyecanla el salladı. zoya jimin'in çalıştığı kafenin bulunduğu sokaktaki -öhm, maeve'nin kovulduğu- plakçıda çalışıyordu fakat buna rağmen jimin zoya'ı uzun süredir görmemişti. zoya yanlarına gelip hepsine teker teker sarılıp selamlaştı. ivy ve maeve çoktan içeri girmişlerdi. zoya jimin'i kolundan tutup bahçedeki arkadaş grubunun içine sürükledi. jimin bunun gibi etkinliklerde insanlarla iletişim kurabilmesi için sürüklenmesi gerektiğini uzun zaman önce kabul etmişti. utangaç değildi ya da iletişim konusunda problem çekmiyordu sadece hevesli değildi. şu an burada olmaktan da mutsuz değildi ama olmamayı tercih ederdi. neyse ki partide bulunan birçok kişiyi tanıyordu ve sohbete katılmasını kolaylaştırıyordu.

hava yaz mevsimine rağmen serindi. gökyüzüne bakılırsa bir yağmura hazırlanıyordu. sohbet ettiği ekip genişledikçe jimin sıkıldığını hissetti ve zoya'ya içecek bir şeyler alacağını söyleyerek evden içeri girdi. jimin daha önce bu sokaktaki başka bir eve geldiğini hatırlıyordu, mimari aynıydı. bu yüzden mutfağı bulması uzun sürmemişti. içeceklerin bulunduğu masaya ulaşıp üst üste dizili plastik kırmızı bardaklaradan ikisini eline alıp gözüne kestirdiği şişeye yönelmişti ki biri kendisinden hızlı davrandı. o biri jungkook'tan başkası değildi. göz göze geldiklerinde gülümsedi. "selam." üzerinde baskılı bir tişört vardı ve makyajı son gördüğü gibi yoğun değildi. yüzünü daha genç gösteriyordu. gözünün kenarında jimin'in ivy'e ait olduğuna emin olduğu yıldız stickerları vardı. 

"selam." jimin'in şaşkınlıkla kaşları çatılmıştı. "geleceğini bilmiyordum." 

jungkook şişedeki içkiyi bardağına boşaltırken konuştu. "ben de gelmeyi beklemiyordum ama maeve ısrar etti." şişeyi jimin'e uzattı. jimin şişeyi alıp masaya koyduğu bardaklara dökmeye başladı. 

"seni daha önce buralarda görmemiştim. yeni mi taşındın?" 

"ah, sayılır." bardağından bir yudum aldı. "daha öncesinde ailemle kalıyordum, sahilin yakınlarında. artık maeve ve ivy ile kalıyorum."

jimin gözlerini kaçırmasından jungkook'un soruyu cevaplamaktan rahatsız olduğunu anlamıştı. bardağını kaldırıp ona doğru uzattı. "hoş geldin öyleyse."

jungkook yeniden gülümsüyordu. kendi bardağını hafifçe jimin'in bardağıyla tokuşturdu. "hoşbuldum."

"arkadaşlar partiye bensiz başlamışsınız ama!" taehyung sitemler eşliğinde yanlarına yaklaşıp jimin'in elindeki diğer bardağı alıp kafasına dikti.

"aa aptal olan, merhaba!" 

jungkook'un tepkisi üzerine taehyung şakaklarını ovarken jimin gülmeden edememişti. uzun bir süre bu konunun peşini bırakmayacağı açıktı. "ivy ve maeve'yi öldür-"

taehyung sözü ensesine yediği tokatla kesilmişti. "bir şey mi dedin aslanım?" ivy jungkook'un yanında yerini alırken taehyung orta parmağını ona doğrultmakla yetindi. karşılığını almıştı tabi ki. jimin zoya'nın kendisine seslendiğini duyunca yanlarından ayrılıp geniş salona yöneldi. taehyung ona hazırladığı içkiyi bitirdiği için kendi bardağını zoya'ya uzattı. genç kız teşekkür ederek bardağı aldı. "tae'nin derdi ne yine?" 

"klasik. yeni bir şey yok." jimin omuz silkti. daha sonra fark ettiği şeyle sırıtıp yaklaştı. "sağ taraftakilerden hangisi senin?" 

babydoll • jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin