ㅤ︶︶︶︶︶︶︶˗ˋ .*ೃ✧₊˚.❁ ↷dört

226 33 3
                                    




'you made flowers grow in my lungs and, although they are beautiful, i cannot breathe'

'you made flowers grow in my lungs and, although they are beautiful, i cannot breathe'

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.





...

OIKAWA KORİDORLARDA ELLERİ CEPLERİNDE BİR ŞEKİLDE ACELEYLE YÜRÜYORDU. Hayır, kaçıyordu. İçinde anlam veremediği -anlam vermek istemediği- tuhaf histen kaçmaya çalışıyordu. Belki biraz hava alırsa ona iyi gelebilirdi. Yani öyle düşünüyordu.

'Neden böyle güldüğü kişi ben değilim!' dişlerini gıcırdatırken düşündü. Kendisine seslenenleri duymuyordu bile.

Dürüst olalım, sosyal becerilerinizle -aslında her şeyinizle- fazlasıyla gurur duyuyordu. Ama Kageyama ile olan yakınlığınız kendisini mahvediyordu. İçinde büyüyen öfke, yetersizlik hissi ve acı gün geçtikçe büyüyordu.

Az önce sahada onunla derin ve samimi bir sohbete girmiş, ve kahkahalarınızla bütün gözleri üzerinize çekip hepsini ışıldatmıştınız.

Aşık olunmaması mümkün biri değildiniz. Onca insandan özellikle Tobio'nun sizinleyken ışıl ışıl parıldayan gözleri size karşı boş olmadığının kanıtıydı.

Bu kadar samimi iken, bu kadar yakınken ya cesur davranır ve size açılırsa? Dahası ya siz de ona karşı bir şeyler hissetmeye başlarsanız?

Bunları düşündükçe göğsüne saplanan tuhaf his artıyor ve acısı katlanıyordu. Çektiği acı nefes alışlarını zorlaştırıp gözlerinin yaşarmasına sebep olurken en yakınındaki ağaca yaslanıp kendini sakinleştirmeye çalıştı.

'Tanrım, hayır.. Şimdi olmaz.' Kendini biraz daha, insanların olmadığı, binanın arka kısmına doğru yürümeye zorlayarak iyiymiş gibi dik durdu.

Nefessiz kaldığı için öksürük krizine girdiğinde yere çömeldi ve ağzından çıkan kanları elinin tersiyle sildi. Akan göz yaşlarının farkında değildi, çünkü asıl tepki vermesi gereken şey ağzına yayılan acı olmayan tuhaf ama tanıdık tattı.

"Oi... kawa.?" Iwaizumi tuhaf tavırları yüzünden Oikawa'yı takip etmişti. Y/N'ye olan hislerini biliyordu, fakat son zamanlardaki dengesizliğine anlam veremeyip gözlerini ona dikmişti. Karşılaştığı manzara ise onu dehşete düşürmeye yetmişti.

Oikawa akan göz yaşlarını umursamadan kafasını arkadaşına doğru çevirdi. "Bu mümkün olamaz, değil mi?" Hala düzene sokamadığı nefeslere rağmen cevap vermeye çalışacaktı ama sizin uzaktan gelen sesiniz onu durdurmuştu.

"Hahaha! Çok komiksiniz çocuklar, sizinle daha fazla vakit geçirmeyi çok isterim."

Iwa ve Oikawa duvarın ardından sizleri az da olsa görebiliyorlardı. Karşı takımların menajerleri ve birkaç oyuncusu ile birlikte gülerek yürüyordunuz. Hepsinin odak noktasıydınız. Oikawa'nın göğsünün acısı artmaya başlayınca dudaklarından ufak bir inilti döküldü.

Tekrar gelen öksürüğü yüzünden durgunlaşan gözleri yeniden yaşarmaya başlamıştı.

"Oi, shittykawa!" Iwaizumi hızlıca arkadaşının yanına eğilip sırtından destek vererek nefes almasına yardımcı oldu.

Bunun için bir şeyler yapması lazımdı, en yakın dostunun acı çekmesini kaldıramazdı. Fakat elinden hiçbir şey gelmeyeceğini gayet iyi biliyordu.

Acısına rağmen gözlerini bir an olsun ayırmayan Oikawa, siz tamamen uzaklaşmadan önce görüp duyduklarıyla tekrar istifra etmeye başladı.

Siz bir elinizi Kageyama'nın koluna koyarak kahkahalarınız arasından zar zor nefes alırken,

"Tobio dalga geçmeyi kes! Nefes alamıyorum ahahaha!"

Oikawa ise acısı yüzünden nefes alamıyordu. En sonunda az da olsa hafifleyen acısı, boş midesine rağmen içinden çıkarttığı o kanlı görüntü olmuştu. Iwaizumi ise çaresizliğin verdiği sinirle yumruklarını sıkıp gözlerini yummuştu.

Oikawa bir eliyle ağzını ve lekeli çiçeği tutarak akan göz yaşları eşliğinde acınası bir gülümsemeyle konuştu.

"Azalea*, demek.. Burada da kendinden çok eminsin, bıraktığın acıya bile aşık ediyorsun."

oikawa tooru • if i dieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin