Başlangıç

191 18 7
                                    

Bilgilendirme;Bu fic animanga evreninden farklı bir evrendir.Bir nevi William'ın bahsettiği"başka bir hayatta seninle arkadaş olmak isterdim" lafının fic hali gibi düşünebilirsiniz.Bu ficde ikili 22 yaşlarında üniversite öğrencileri.William edebiyat okuyor,Sherlock ise hukuk okuyor.İkiside aynı kampüste ders görüyorlar.

Günlerden çarşamba.Kampüsün en yoğun olduğu saatler.Herkes bir koşturma ve iş peşinde.Sherlock'un bugün ki dersi profesörün babasının vefatı üzerine ertelenmişti.Sherlock bunu fırsat bilmiş ve kampüsün kütüphanesine koşmuştu.Tam bir kitap kurduydu kendisi.Boş vakit eline geçer geçmez kitap okurdu.Sherlock yine eline bir suç romanı almış,cama en yakın deniz manzaralı masaya doğru ilerliyordu.Masaya tam yaklaşmışken o tanıdık simayi görmüştü.Sarışın kısa saçlı,kırmızı gözlü,giyimi son derece klasik,sürekli gülümseyip el salladığı fakat hâlen daha ismini bilmediği o genç."belki bu onunla tanışmam için bir işarettir." diye geçirdi içinden Sherlock.

Sherlock masanın baş ucuna geçti ve konuştu; "ah merhaba,buraya oturabilir miyim acaba?"

Sarı saçlı genç şaşırmasını gizlemeye çalışşasada belli eden bir yüz ile konuştu; "tabiki oturabilirsiniz,bay Holmes"

Sherlock şaşırmıştı,ismini nerden biliyordu? Daha tanışmıyorlardı bile.

"teşekkürler,bu arada sormadan edemeyeceğim.İsmimi nereden biliyorsunuz acaba?"

Sarışın genç konuştu;

"isminizi bilmeyen mi var bayım? Bu kampüsteki en başarılı ve göze çarpan öğrencilerden birisiniz siz. Asıl bilememek kabahat olurdu."

Sherlock kendini tutamadı ve hafifçe güldü.

"ahaha gerçekten bu kadar bilindiğimi bilmiyordum.."

William ona hafifçe gülümsedi ve kitabına geri dönmek üzere gözlerini kitaba yöneltti.

"Kitabından seni alıkoymak istemem tabii ama senin ismini bilememem çok büyük ayıp olur.İsminiz nedir acaba?"

"William,William Moriarty."

"Ne kadar havalı bir isim! Ama ben bunu kendime göre tasarlasam..ve sana Liam desem sana uyar mı? "

William şaşırmıştı.Bu adam neden ona direkt yanaşmıştı ki? "belki de kaderin oyunudur.." diye düşündü içinden.

"ahh..tabii."

"Güzel!."

İkisinin arasında bir anda oluşan bir bağ oluşmuştu.Ama ikiside rahatsız hissetmiyordu.Çünkü ortamda gerici  bir hava yoktu.

"hey Liam,ben biraz kahve almaya gideceğim.Benimle gelmek ister misin?"

Normalde William bu tür teklifleri reddederdi.Pek sosyal biri değildi ve sosyalliğe de katlanamazdı.Genel olarak işine odaklanan,insanları duymayan William,biraz düşündükten sonra kitabını postacı çantasına attı ve konuştu;

"Çok uzun kalmayacaksak olabilir."

Sherlock bunu duyunca kaşlarını kaldırdı ve yüzünde mutlu bir sima belirdi.Gidecekleri kahve dükkanı kampüse yakın,minik ve de alkollü bir mekandı.

İkili yol boyu okul,dersler ve kitaplar hakkında konuştular.William pek konuşmasa da Sherlock bundan rahatsız olmuyordu.Dükkana vardıklarında ikiside sıcak filtre kahve sipariş ettiler.Yeşil,pofuduk sandalyeli masalardan birine karşılıklı oturdular.

"Bunca zamandır neden konuşmamışız anlamıyorum.."

"Belki de böyle olması gerekiyordu bay Holmes."

"hey,bana bay demeyi ve soy ismimle seslenmeyi bırak..resmiyete gerek yok,bana istediğin gibi seslenebilirsin."

"Üzgünüm bay Hol- Sherlock."

"ahaha,gerçekten de tuhafsın.."

Garson tepsideki iki kupa kahve masaya doğru bıraktı ve gülümseyen bir tavırla konuştu; "Sherlock,bir kaç gündür seni bir kadın soruyor.. Sürekli buraya geldiğini biliyor büyük ihtimal.. genç kızıl saçlı bir kadındı.Bu kadını tanıyor olabilir misin?"

"ülkede ki tüm kızıl saçlı kadınları tanıyacak değilim ya.Hayır,tanımıyorum."

William hafifçe kıkırdadı.

"Kadınlar arasında oldukça popülersin ha?"

"Sadece kadınlar arasında da değil.Ayrıca bunların hiçbiri umrumda değil.Onlar nasıl biri dahi olduğumu bilmeden sadece dış görünüşüne bakarak bu tür duygular besliyor.Hiçbirinin sevgisine inanmıyorum"

William ona katılarak başını salladı ve konuştu;

"Evet."

İkisi bu tür şeyler konuşurken neredeyse 2 saat geçmişti ve hava yavaş yavaş kararıyordı.

"Sherlock,benim maalesef gitmem lazım.Bu güzel buluşma için teşekkürler."

"Ne demek.. Bu arada numaranı alabilir miyim?"

"ah.. Tabi evet."

İkili birbirlerinin numaralarını aldıktan sonra vedalaşıp evlerinin yolunu tuttular..

Hızlı başlangıçları seviyorum.Uzatmayı sevmiyorum.. size istediğinizi elimden geldiğince vermeye çalışacağım.

 size istediğinizi elimden geldiğince vermeye çalışacağım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.






Sign of the TimesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin