220505
Lee Minho soğuk mezarlıkta, mezar taşının yanına çökmüş çiçekleri suluyordu. Yavaşça mezar taşında gezdirirken parmaklarını, boğazındaki yumruyu bastırıp konuşmasına başladı.
"Merhaba Hyunjin, biliyorum sen gideli on yıl oldu, on yıl geçti okulda yaptığın katliam sonrası okulun bahçesinde kendini vurmandan, on yıl geçti. Biliyorum on yıl içinde seni ilk defa ziyarete geliyorum, ama gelemezdim... Cenazene bile gelemezdim, kimse gelemezdi. Gelmek isterdim ama yapamazdım Hyunjin."
Minho yanında getirdiği çiçeğini mezara bıraktı.
"Hyunjin, kardeşin bana günlüğünün son üç sayfasını ulaştırdı, keşke o gün cidden parka gelseydin, keşke bunları yapmamış ve yaşamamış olsaydın, üzgünüm seni koruyamadım. Üzgünüm düşüncelerini durduramadım."
Gözyaşlarını sildi Minho.
"Seni unutmayacağımı bilmeni isterim, belki on yıl boyunca gelemedim, cesaret edemedim. Ama bundan sonra her ay ziyaret edeceğim seni, üzgünüm Hyunjin."
Ayağa kalktı ve elini mezar taşında nazikçe gezdirdi Minho.
"Tekrar buluşana kadar, görüşürüz Hyunjin, seni seviyorum ve hep seveceğim."
Yavaşça mezarlıktan uzaklaştı, arabasına binip gözden kayboldu Lee Minho.
Hwang Hyunjin sessiz sakin bir çocuktu, yaşadığı zorbalıkların sonunun okul arkadaşlarını öldürmesiyle ve sonra da kendi canına kıymasıyla biteceğini kim bilebilirdi.
Sessiz çocuk, Lee Minho'nun kalbindeydi, hep orada kalacaktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Only Friend // Hyunho
Historia CortaHwang Hyunjin, günlüğünün son üç sayfasını Lee Minho'ya ayırmıştı. Angst