2

492 52 33
                                    

beomgyu kurduğu alarm sesi ile gözlerini açtı hızlıca alarmı kapattı nefret ediyordu bu sesten fakat uzun bir süre bu sesi duymayacaktı çünkü bugün karne alacaklardı ve sonunda yarıyıl tatili gelmişti.

boş boş tavana bakmayı kesip  yerinden doğruldu banyoya doğru ilerledi ellerini ve yüzünü yıkadı aynadan bir kaç kez kendine göz gezdirdi gerçekten ölü gibi duruyordu göz altlarında hafif morluklar bile vardı. dolabından çıkardığı kremi göz altlarına sürdü bir kaç bir şey daha uyguladıktan sonra kıyafetlerini seçmek için dolabının önüne geçti.

beomgyu herkes gibi değildi çoğu insan giyeceği şeyleri bir gece önceden seçerdi ama onun bu tür şeyler pek umrunda değildi bulduğu herhangi bir şeyi üstüne geçiriyordu ve yine dolabından uyumlu olabileceği şeyleri alıp giyinmeye başladı.

"beomgyu kahvaltı hazır!!"

annesinin sesiyle beraber mutfağa gitti hiç aç değildi ama bir yandan da annesini kırmak istemiyordu.

"bunları ne ara yaptın vay canına çok iyi gözüküyorlar."

"özel güçlerim var benim bilmiyor musun yoksa?"

beomgyu annesinin dediği ile güldü ve önündeki şeyleri yemeye başladı.

"bugün herhangi bir işin var mı?"

"uhm sanırım yok eğer yeonjun hyung bir anda ortaya fikir sunmazsa..."

"eğer işin yoksa yarım kalan akşam yemeğimizi tamamlayabiliriz."

"güzel olur."

annesi beomgyu'ya göz kırptı ve alnına bir öpücük kondurdu.

"beni anlayacağını biliyordum."

"sürekli şunu söylemeyi bırakır mısın artık anne."

beomgyu ve bayan choi konuştuğu esnada zil çalmıştı beomgyu kimin geldiğini tahmin edebiliyordu. bayan choi kapıyı açtı ve karşısında nefes nefese kalan yeonjun'u gördü.

"yeonjun ne bu halin çocuğum?"

"sonra anlatırım gerçekten acelemiz var beomgyu hazır değil mi?"

beomgyu kapıya yaslanarak yeonjun'u izliyordu hiç normal gözükmüyordu.

"ne oluyor cidden yeonjun?"

yeonjun beomgyu'nun kolunu kaptığı gibi sürüklemeye başladı.

"sonra görüşürüzzz geç kalacağız yoksa."

bayan choi olanlardan gram bir şey anlamamıştı daha doğrusu bu iki çocuğu hiçbir zaman anlamamıştı gariplerdi gülüp geçti sadece.

beomgyu kolunu yeonjun'dan sonunda kurtarabilmişti.

"hey hyung ne oluyor söylesen mi artık?"

"sana bahsettiğim bir çocuk vardı ya sanırım takıntılı gerçekten..."

"takıntılı mı?"

"evet kahretsin nereye gitsem peşimden geliyor ve her zaman beni izliyor bu biraz ürkütücü."

"ciddi misin?"

"oha siktir mesaj attı!!"

"ne, ne diyor?!"

"yanındaki kim diyo şaka mı bu çıldırıcam."

(yeonjun ve soobin'in mesajlaşması)

ch0isoobin: yanındaki kim?

beni izlemeyi ve takip etmeyi kes fazla rahatsız edicisin.

ch0isoobin:soruma cevap versene.

ch0isoobin kişisini engellediniz

"sen ne cevap verdin peki?" beomgyu merakla sordu.

"engelledim çok can sıkıcı olmaya başladı."

"her neyse hadi gidelim geç kalacağız."

beraber okula doğru yol aldılar yolda zamanlarını birbirlerini iterek şakalaşarak ve gülerek geçirdiler.

okulun bahçesine gelmişlerdi beomgyu yavaş yavaş durakladı karşısında bankta oturan yüzünde beomgyu'nun çözemediği bir ifade olan ve beomgyu'dan gözlerini alamayan taehyun görmeyi beklemiyordu. beomgyu gerildi hemde çok gerildi taehyun'un garip bakışları beomgyu'yu rahatsız etmişti. yeonjun beomgyu'nun hareketlerini izliyordu beomgyu'nun yüz ifadesinin tuhaflaştığını görünce elini beomgyu'nun omzuna attı.

"iyi misin gyu bir sorun mu var?"

"iyiyim ben bir sorun yok."

"hiç öyle gözükmüyor ama ne oldu taehyun yoksa sanada mı bir şey yaptı?"

"hayır onunla ne ilgisi var?"

"sana olan bakışları ve senin ona olan bakışlarını görebiliyorum bir sorun var eminim ne oldu anlat bana."

"inan bana neden öyle baktığını bende bilmiyorum ve sana söylemem gereken bir şey var bunu duyunca ne tepki vericeksin bilmiyorum."

"ne oldu bir dakika gerildim şuan hazır değilim hayır hayır"

yeonjun bir iki kere yüzünü tokatladı ve tekrar beomgyu'ya döndü.

"evet hazırım söyle"

"hey yeonjun!!"

herkes bakışlarını sesin geldiği yöne çevirdi  taehyun da dahil.  güçlü bir şekilde bağıran kişi choi soobin'di ve hızlı adımlarla beomgyu ve yeonjun'un yanına doğru ilerliyordu yeonjun ve beomgyu birbirine bakıyordu kimse ne olduğunu anlayamamıştı.

"NEDEN ENGELLEDİN BENİ!" soobin gerçekten çok güçlü bağırıyordu tüm okul şimdi onları seyrediyordu.

"ne bağırıyorsun aptal. tüm herkes bize bakıyor ayrıca neden engellemeyeyim seninle konuşmak, seni görmek bile istemiyorum çekil git şurdan."

"bu dediğinin olmayacağını biliyorsun dimi asla gitmeyeceğim ister kabul et ister kabul etme ve engelimi hemen şimdi kaldıracaksın."

beomgyu sinirlenmeye başlamıştı bu choi soobin denen çocuk gerçekten laftan anlamıyordu ve ciddi boyutta takıntılıydı. beomgyu daha fazla dayanamayarak araya girdi.

"senin anlama sıkıntın falan mı var istemiyorum diyo!!"

"sen kim oluyorsun?" soobin beomgyu'nun üstüne yürümeye başladı.

"ne yaptığını sanıyorsun sen soobin yeter artık çok fazla oluyorsun." yeonjun soobin'i kolundan çekerek oradan uzaklaştırmaya çalıştı.

"beom ben hallederim sen sınıfa git."

beomgyu sinirden saçlarını yolabilirdi şuan o kadar sinirliydi ki gözü hiçbir şey görmüyordu. arkasını döndü ve yine o sinir bozucu suratla karşılaştı fakat bu sefer çocuğun yüzünde az önceki ifade yoktu keyifle sırıtıyordu bu beomgyu'yu daha fazla sinirlendirdi.

beomgyu hızlı adımlarla taehyun'un yanına yürümeye başladı.

"senin derdin ne!" beomgyu yürek falan yemiş olabilirdi bu zamana kadar kimse taehyun'a kafa tutmamıştı sonuçları her zaman ağır oluyordu çünkü.

"sensin."

beomgyu taehyun'un yanına ulaştığında onu yakasından tuttu ve kendisine çekti.

"gördüğüm en sinir bozucu insanlardan birisin kang taehyun beni diğer insanlar ile karıştırmayı aklından bile geçirme."

beomgyu ağzından böyle kelimeler çıktığı için şaşırmıştı ne dediğini bilmiyordu fakat öfkesini böyle bastırmaya çalışıyordu. beomgyu'nun söylediği ile taehyun yakasını beomgyu'nun ellerinin arasından çekti ve nefesleri birbirine değecek kadar yakınlaştı, kulağına eğildi ve fısıldadı.

"benimle hiç tanışmamış olmayı dileyeceksin choi beomgyu."






step brother |taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin