Bella Brown,sırf o toplantı için Londra'dan Paris'e gelmişti.Evet,tarihin korkulu ve güçlü büyücüsü Gellert Grindelwald için...Ailesine haber vermemişti çünkü ailesinin bu kararına izin vereceğini düşünmüyordu.Daha fazla beklemeden Grindelwald'ın konuşma yapacağı binaya adımını attı.Gerçekten fazlaca insan vardı ve hepsi fazlasıyla...heyecanlıydı-aynı kendisi gibi- Genç cadı,büyücüyü burada konuşma yapmasını hayal ediyorken bian da alkış sesleri duymaya başladı.Evet,gelmişti.Kendisi de alkışlamaya başladı ayrıca bi yandan da platin saçlı büyücüyü süzüyordu.Üstüne giydiği şık takım elbisesiyle gerçekten...hoş görünüyordu.Yanında da en sadık hizmetçisi Vinda Rosier bulunuyordu.Bian Bella içinden Vinda'nın yerinde olmak istediğini geçirdi. Ardından Karanlık büyücü konuşmaya başladı ve ortam sessizliğe büründü.Büyücü kendine güvenir bir edayla hedeflerini,amaçlarını anlatıyor bi yandan da insanlara bakıyordu ve o an büyücünün gözleri genç cadıyla karşılaştı.Kendisinin her bi dediğini pür dikkat dinleyen genç cadıya gülümsedi.Bella Gellert'in bakışıyla başı döndü,kalbi hızlandı. Bella da farkındaydı Gellert'i takip ettiğinden beri ona bir hayranlığı vardı ama bu sadece bir hayranlıktan mı ibaretti?Genç cadının kalbi bunu onaylamasa da sanırım...ona aşıktı.Bu ona korkunç gözüktü çünkü kendisine karşılık verecek son insana yani tarihin en karanlık büyücüsüne aşık olmuştu ve büyücünün onu sevmesi imkansız geliyordu.Gözleri sulanan kadın farketti ki Gellert konuşmasını bitirmiş gelecekte ortaya çıkacak korkunç afetleri gösteriyordu.Herkes şaşkınlıktan birbirine bakıyor,ortamdaki gerginlikte bir hayli artmıştı. Gerginlik azalınca Gellert çevresine mavi bir çember yarattı.Çevresindeki seherbazlar büyücüye saldırmaya çalışıyor ama Gellert onları kolayca savurdu ve seherbazlar bi zaman sonra şanslarının olmadığını düşündükleri için ordan kaçmışlardı.Bu arada arena boşalmış, birkaç kişi ise büyücüye katılmak için çemberden geçiyorlardı.Bella kararını vermişti.Kararlarını,amaçlarını tamamen doğru bulduğu karanlık büyücünün-aşık olduğu insanın-yanında olacaktı. Yavaş adımlarla büyücünün yanına geldi ve karanlık büyücü genç cadıyı farkedince gözleri parladı ve ardından nazikçe elini tutup dudaklarını götürdü.Bu hareketiyle büyülenen genç cadının yanakları kızardı ve karanlık büyücü ona gülümsedi.Ardından
"Siz kim olabilirsiniz hanımefendi?"diye nazik bir sesle sordu büyücü.
"B-ben Bella Brown,efendim"Yakından daha güzel görünen gözlere bakıp mırıldandı.
"Ailenizden hiç kimse amacıma gelmeyi düşünmedi.Peki sizi buraya çeken nedir?"diye sordu meraklanmış olan karanlık büyücü
Başta aklından"Beni buraya çeken şey sensin,Grindelwald "diye geçiren kız bunu tabiki ona söylemedi
"Ben sadece doğruluğu istiyorum"diye yanıtladı
Bu cevaptan etkilenen ve ayrıca mutlu olan büyücü genç cadıya memnun olmuşcasına gülümsedi ve ardından ona şu soruyu sordu
"Eğer benim Nurmengard Kale'mde kalmayı kabul ederseniz buna çok sevinirim,Bayan Brown"
Genç cadı gülümseyerek "Lütfen bana Bella diyin,efendim"dedi
Ve Gellert bunu onayladı ve ardından genç cadının elini tutarak onu kendi kalesine götürdü.
Merhabaa!!Uzun zamandır kitap yazmak istiyordum ve anlık bir şeyle kitap yazmaya karar verdim.Bu kitabım okunacak mı hiç bilmiyorum ama yinede ne olursa olsun yazmaya devam edeceğim.Eğer okuyanlar varsa aktif olamayabilirim.8.sınıf öğrencisiyim umarım buna saygı duyarsınızz.Veee bu hikayemi oylarsanız ve beni takip ederseniz çok çok mutlu olurumm. O zamannn,sonraki bölümde görüşürüzzz!!:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you're impossible | Gellert Grindelwald
Romanceişte o gün genç cadı,tamamen birbirlerinden bağımsız heterokromi gözlere aşık olmuştu.