Sugar Daddy | BxB +18

-22-

(Uyarı. BDSM, şiddet içerir rahatsız olacaklar okumasın.)

•

Bugün Akira ile bulaşmak için sözleşmiştik.
Konum attığı kafeye gelmiştim, etrafa göz gezdirdim Akira'yı görebilmek için fakat görememiştim. Her zamanki gibi geç kalmıştı bu buluşmayada hiç şaşırtmıyordu.
O gelene kadar kafenin güzel bir bölümüne geçip içecek sipariş ettim. Beklerken telefonumla uğraşıyor sosyal medyada geziniyordum. Klasikti.
Yaklaşık yarım saat geçmişti üzerinden hala gelmemişti şerefsiz. Derin bir nefes alıp iç çektim can sıkıntısıyla, rehbere girip Akira'yı aradım ağzına sıçmak için.

"Alo?? Akira neredesin sen! Yarım saattir mal gibi bekliyorum.. Bak 10 dakika içinde gelmezsen yemin ederim kalkıp giderim."

Kısa bir konuşmanın ardından yüzüne kapattım telefonu, bekletilmekten hiç hoşlanmıyordum. Tam o sırada garson masama bir tatlı bıraktığında sorgulayıcı bakışlarla garsona kaş göz yapmıştım.
"Pardon? Bu tatlıyı ben istemedim yanlışlık oldu sanırsam."

"Şu masadaki beyefendi yolladı size tatlıyı efendim."
Eliyle işaret ettiği masaya bakınca gözbebeklerim kocaman açılmıştı.
Şaka mıydı bu?
Kang tam karşımda beni selamlıyordu o damarlı elleriyle... Utanmadan yüzüme bakarak göz kırpmıştı bir de sinsice. Gözlerimi devirip öfkeyle oturduğum sandalyeden kalkarak kafeden ayrılmak için kapıya yöneldiğimde Kang arkamdan gelerek bileğimi kavradı durmam için.
Öfkeyle yüzümü ona döndüğümde keskin yüz hatlarıyla karşılaşmıştım, gözlerimin içine derin derin bakıyordu. Ben de karşılık vererek kendimden emin bakışlarla ona diktim gözlerimi.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen? Çek şu elini."
Elinden kurtulmak için çabalasamda bileğimi kavrayıp daha çok sıkmıştı.
Kafenin kapısının önünde duruyorduk hala, bir kaç insanın bize baktığını hissedebiliyordum.Tişörtümden tutup vücudumu kendisine doğru çektiğinde fısıldayarak konuşmuştu.

"Gel şuraya dışarıda konuşacağız Kitten."
Bileğimden tuttuğu gibi beni zorla dışarı çıkartmıştı, gücüne karşı gelmek zordu.
Kapıdan çıkar çekmez bileğimden kavradığı elimi çekiştirerek kurtulmuştum ondan, o kadar sert tutmuştu ki canımı yakmaya yetmişti. Kızgınca Kang'in gözlerinin içine bakarak konuştum.

"Konuşacak bir mesele yok Kang. Arkadaşım gelecek şimdi rahat bırak."

O da gözlerimin içine bakarak alaycı bir tavırla güldüğünde iyice delirmiştim.
"Üzgünüm ufaklık ama arkadaşın falan gelmeyecek. Akira sana ufak bir oyun oynamak zorunda kaldı."

"Ne saçmalıyorsun?"

"Akira'yı seni buraya çağırması için ben ikna ettim ve şimdi benimle geliyorsun."

Elimi cebime atıp telefonu çıkartmıştım, tam Akira'yı arayacakken Kang sinirle telefonu elimden aldığında ona uzanmak için parmak uçlarımın üzerinde durdum. Elimi uzatsamda uzun boyuna yetişememiştim. Yine gülmüştü karşımda, üstelik bu gülüşler çok şeytaniceydi..

"Hiçbir yere gelmiyoru-"
Derken tekrar bileğimi çekiştirip zorla beni sürüklediğinde sesim kesilmişti. O kadar korkunç gözüküyordu ki şu an sesimi çıkarsam beni şuracıkta domaltıp sikecek gibiydi. Kang bu, yapardı.

Elimden tutup sürükleyerek kimsenin olmadığı ara bir sokağa soktu bizi.
Bedenimi anında duvara yaslayıp üzerime eğildi iri cüssesiyle, kafamı kaldırıp direkt dudaklarımı öpmeye başladı tutkuluca.
O kadar sert ve hızlı öpüyordu ki tüm sinirini dudaklarımdan çıkarıyordu resmen. Biraz daha yaklaşıp erkekliğimizi birbirine bastırdığında şehvetle inlemiştim. Soluklarım kesilirken durması için alt dudağını ısırdığımda kendisine gelmişti. Kafasını çektiğinde ikimizde nefes nefese kalmış halde tahrik olmuş suratımızla birbirimize bakıyorduk..