23 yıl önce ;
Genç adam genişçe salonun köşesindeki tekli koltuğa oturmuş evin heryerini görmeye çalışıyordu. Başta herşey normal seyrinde ilerlerken annesinin ve babasının hayalini görmeye başlamıştı. Bunlar kötü şeyler değildi. Belki de yaşanması mümkün olmayan güzelliklerdi. Babası sanki hiç ölmemiş gibi annesine en sevdiği çiçekleri getiriyor, ona en sevdiği şarkıları söylüyordu. Oturduğu koltukta gözleri dolmuş şekilde hergün o güzellikleri izliyordu. Yemek masasına oturup yemek yediklerini görünce,genç adam da mutfaktan bulduğu ilk yiyeceği kapıp masaya koşardı. Hayallerinin yok olmasından korktuğundandı bu acelesi. Masadaki sandalyesine oturur ağzına bir lokma atarken onların yok olduğunu görürdü. Her onlara eşlik etmek istediğinde yok oluyorlardı. Zaten doğru düzgün yemek yemeyen adamın aldığı tek lokmada boğazında düğüm oluyordu. Günler böyle geçiyordu. Hergün hayallerini izleyerek geçiyordu. Arada gülru gelir bişeyler yemesi için onu ikna etmeye çalışırdı. Bir sonuç alamayınca da umutsuz bir şekilde yanından ayrılırdı.
Yine bir gün herşey aynı şekilde başlamıştı. Adam her zamanki koltuğuna oturmuş, anne ve babasının neşe dolu hayalini izliyordu,ta ki o içeriye girene kadar. En korktuğu şey başına gelmişti. Aklına bile getirmek istemediği kişi şimdi onun hayallerine dahil olmuştu. Safiye üstünde uçuşan elbisesiyle anne ve babasının yanına gelmişti. Onlara gülümsemiş, sıkı sıkı sarılmıştı.Olduğu yerde öylece kaldı adam. Sanki capcanlı karşısında duruyordu. Dokunmak istese dokunabilirdi. Ama ya yok olursa korkusuna hiç hareket etmedi. Aslında onu görmek istemiyordu. Anne ve babası ölmüştü,bununla yaşamaya alışırdı ama o halen yaşıyordu. Başka bir yerde nefes aldığını biliyordu. Onun yaşadığını bile bile gidip dizinin dibinde ağlayamamak ona sıkı sıkı sarılamamak çok zoruna gidiyordu. Oysa ona bu durumda iyi gelebilecek tek şey safiyesiydi.
Akşama kadar oturduğu yerde sadece onları izlemişti. Çalan kapının sesiyle olduğu yerde irkildi adam. Telaşla kapıya vuruyordu biri. Naci gülrudan başka kimsenin geleceğini ihtimal vermediği kapıyı gözlerini ovuşturarak açtı. Gülru karşısında "Naci iki saattir vuruyorum niye açmıyorsun, bişey oldu sandım, ışıkları da kapatmışsın" dedi içeri girerken. Naci koltukta uyuya kalmıştı. Gülrunun dediklerini idrak ettikten sonra hiçbirine cevap vermeden "Safiye'den haberin varmı, hiç gördünmü onu" dedi. Gülru bu soru karşısında şaşkınlıkla "yo-yokta nerden çıktı Safiye" dedi . Naci istediği cevabı almayınca onun sorusuna da cevap verme gereği duymamış şekilde koltuğuna oturdu tekrar.
Gülru da karşıdaki koltuğa oturarak " Naci senin için çok endişeleniyorum. Bak Murat hergün buraya geliyorum diye konuşmamaya başladı benimle. Ama sen benim en yakın arkadaşımsın. Benim için daha önemlisin. Lütfen artık kendini toparla. Hayata tutunmaya çalış" dedi. Naci'nin bişeyler demesini beklemişti ama o yine bişey deme gereği duymadı. Gülru bunun üstüne çantasını alarak evden çıktı. gülrunun dediklerini düşündü. Haklıydı. Artık kendine gelmesi gerekiyordu ama hayata tutunmaya çalışmayarak yapacaktı bunu. Safiye'nin hayalini gördüğünden beri ölümü düşünmeye başlamıştı. Ben ona gidemiyorum, o bana gelemiyor. Sen o zaman niye yaşıyorsun Naci diyip duruyordu...Günümüz
Safiye Naci'nin anlattıklarıyla olduğu yerde öylece kalmıştı. Sevdiği adam neler yaşamıştı böyle. Oysa Naci anlatmaya başlamadan önce içinden "en fazla ne yaşamış olabilir ki, gülruyla yaşadıkları dışında canımı bişey sıkmaz" diyordu. Doktor hanım Naci'den bir dram bekliyordu ama bu kadarını duymak onun bile gözlerinin dolmasına sebebiyet vermişti. Naci gözündeki yaşlara aldırmadan "ben Safiye kadar güçlü kalamadım" dedi tekrar. Safiye bakarsa daha da şiddetlenecek olan ağlamasından dolayı bir saattir bakamadığı o gözlerle buluşturdu gözlerini. O okyanus derinlere indikçe koyulaşmıştı sanki. Safiye'nin aklında tek cümle geçiyordu. "Ben Safiye kadar güçlü kalamadım" adamın geçmişteki yalnızlığını her idrak edişinde kalbi sıkışıyordu. En çok korktuğu şey sevdiği adamın başına gelmişti. Yalnızlık.O da hastaneye yatırıldığında annesine sığınmıştı. Onun kardeşleri vardı. Hastaneden çıktıktan sonra onun hep yanında oldular peki Naci. Hep mi yalnızdı. Neden onun kadar güçlü kalamadım diyip duruyordu.
Safiye bu düşüncelerinden kurtulmak istercesine
"Yo-yoksa naci..." dedi dudakları titrerken
"Korktuğum şeyi yapmadın değilmi Naci, kendine zarar verecek bişey yapmadın değilmi" dedi gözündeki yaşların akmasına engel olamayarak. Naci utanmıştı. Başını önüne eğdi onun gözleriyle buluşmak daha da kendine kızmasına neden oluyordu. Safiye bir cevap istiyordu onu rahatlatacak bir cevap
"Naci gözlerime bak, cevap ver bana lütfen" dedi yalvarır bir sesle. Doktor hanım toparlamak istercesine
" bugünlük bu kadar yeterli bence, hem Naci bey de baya yorulmuşa benziyor Safiye. Biraz dinlensin. Bunları anlatmak onun için ne kadar zorsa , senin içinde dinlemesinin ne kadar zor olduğunu çok iyi biliyorum" diyerek ayağa kalktı. Safiye'de onunla birlikte ayağa kalmıştı, bu şekilde bitmesini istemiyordu, sorusuna bir cevap istiyordu. Bir hafta boyunca içi içini kemirecekti yoksa. İtiraz etmek istercesine
"A-ama daha" demesine kalmadan Naci "evet Safiye allah kahretsin ki kendime zarar verecek bişey yaptım" dedi bağırarak "hayatımda en utanç duyacağım an, basit olana kaçtım, intihar etmeye kalktım, yaşadığım bütün acılara son vermek istedim, senin hayalinle yaşamak istemedim artık, kurtulmak istemiştim, evet senin kadar güçlü olamadım,sen benden bin kat daha fazla acı çekmişken, ben yine sana yenildim, seni yenemedim ben" bağırmayla başladığı konuşma da son cümleyle sesi kısılmaya başladı. Olduğu yere çöktü, elleriyle yüzünü kapatarak sessiz bir şekilde sayıklıyordu "sana yeniliyorum her seferinde" diye tekrarlıyordu. Safiye gözyaşları arasında öylece kalmıştı gidip kocasına sıkı sıkı sarılmak istiyordu. Burdayım artık demek istiyordu. Ama cesaret edemedi. Onu istememisinden korkmuştu. Naci ellerini saçlarının arasına götürerek ayağa kalktı doktor hanıma bakarak "bugünlük bu kadar yeterli bencede, ben biraz dinlenmek istiyorum müsaadenizle" diyerek odaya yürüdü. Doktor hanım Safiye'ye bişey söylemedi. Naci'yi en iyi tanıyan kişi Safiye'ydi. Ona neyin iyi geleceğini en iyi o bilirdi. "Haftaya görüşürüz" diyerek evden çıktı. Safiye salonun ortasında
"Sorularına cevap aldın Safiye hanım mutlumusun şimdi" diye söylendi kendi kendine. Sevdiği adamı o halde görmek fazlasıyla canını yakmıştı. Yavaşça yürüyerek odaya girdi. Naci yatağın ucunda kendini iki büklüm toplamış yatıyordu. Sırtı kapıya dönük olduğu için Safiye'nin geldiğini görmemişti. Safiye usulca yatağın diğer tarafından sokuldu. Başta ona dokunup rahatsız etmek istememişti, ama dayanamayıp ona sıkıca sarıldı bu sefer. Adamı elleriyle sıkıca sarıp sarmaladı. "Ben buradayım artık, hiç gitmiyeceğiz birbirimizden" dedi. Naci yüzünü Safiye'ye dönerek gözlerini buluşturdu.Hiçbişey demek istemiyordu .Safiye'nin gözlerinde kaybolmak istiyordu sadece. Safiye elini Naci'nin yüzüne götürerek yanağındaki gözyaşlarını silmek istedi. Naci Safiye'nin elini yüzünde hissetmesiyle gözlerini kapattı. Kendine olan öfkesi , kızgınlığı Safiye'yle geçiyordu. Safiye de Naci'nin yanağını okşayıp, sevdiği adamın yüzünü izledikten sonra o da gözlerini kapadı...Evet yine kısa yazmış olabilirim mazur görün lütfen 🙏🏻 sınavlara filan çalışmaktan yazmaya pek fırsat bulamıyorum, biraz saçmalamış olsamda umarım beğenirsiniz💗 Naci'nin geçmişini hiç anlatmadılar dizide maalesef 😕 benimde içimde kalmıştı. Bu şekilde olduğunu hayal etmiştim hep . Devamının ne zaman geleceği hakkında hiçbir fikrim yok maalesef 🤷🏻♀️ beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen 🙏🏻🌸 hepinizi öpüyorum 😚❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi yolculuğa doğru
RandomHerkese selam 🙋🏻♀️ Beni bilen bilir +18 senaryo yazamam hiçbir zaman. Büyükte konuşmayayım burası değiştirebilir ama şuanlık öyle bişeyler yazmayı düşünmüyorum. SafNac adına içimde kalmış şeyleri yazmak istiyorum daha çok 🙃 umarım beğenirsiniz �...