dazi

23 1 0
                                    

Dünyanın bir başka şehrinde ya da ülkesinde insanlar huzur ve sukunet içinde yaşamaktayken Dazi ve Umut tam da şuanda mermilerin arasında koşmaktalar. Toz, duman, barut kokuları içinde sığınacak bir yer aramaktalar. Nihayet sığınacak bir yıkıntı bulmak üzereler ve bu durumdan kurtulacaklarını umut ederek motive olmaya çalışmaktalar.. Buldukları yıkıntıların arasına çökerler ve Umut Daziyi teselli etmeye çalışır. Fakat tepkisizdir artık Dazi, sessiz, nefessiz...

Kaçın geliyorlar,

 bu kez sayamıyorum kaç kişiler.

Yaklaşıyorlar.

Tut elimden Dazi, bırakma sakın!

Saklanmak gerek.

Çıkarsak bu yerden öldürürler!

Duyulmasa da çığlığı savaş gürltüsünün ortasında, sessizliği kainatı deliyor Dazinin, Dazi yorgun, bitkin, sıcak sıcak akan kanının vücuduna verdiği ısıyı hala hissedebiliyor. Ölüm çevirdi bakışlarını Daziden yana. Avuçları kapanmıyor, kolları kalkmıyor. Yine de görüyor, duyuyor Dazi, zihniyle haykırıyor:

 

Savaş!

Yıkıntıların baş mimari. ölülerin anası

Yerle bir olmuş ruhların terbiyecisi

Arttıkça, özgürlüğü azaltan cellat

Soğuttun bedenini canımın,

 Duyuldu çığlığım Mikailin surundan önce

Çığlığımdan koptu kıyamet...

        Dazi, karşısında ağlayan biricik dostuyla o türküyü söylemeyi nasıl da ister, nasıl, Ama ne bir Türkülük nefesi kalmıştır ne de ona karşılık verecek takati. Binlerce sözcüğe boğmak ister Umut'u ama yoook ancak kendinin duyacağı kadardır sesi: 

Dolunayda aydınlanan gece

Şimdi bana serseriler bile ağlayabilir

Bakışlarımı dikmişken karanlığına

Bir sözcüklük bile nefesim kalmadı

Umut bırakmadı ellerimi henüz

Henüz kapatmadı gözlerimi

Karanlığı gördüğüm yerde 

Korku, dehşet ve ölüm. 

Umut bırakma ellerimi, 

Tut, tut n'olur.

eksik yazılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin