13

542 51 47
                                    

(sonraki günün sabahı)

sunoo: ben çok sıkıldım artık bu heeseung konusundan..

jungwon: her sabah böyle bir konuşmamızın olması gerçekten bizi ne kadar sıktı. sunghoon'u düşünemiyorum.

sunghoon: inanın artık anlatıp sizi sıkmak istemiyorum ama içime atınca da omegam küsüyor. güzel bir gece geçirmişiz tamam ama sonrasında sabah erkenden çıkmışken ne diyeceğim "omegam bana küstü senin yüzünden gelir misin?" filan mı?

jungwon: haklısın. neyse ben birazdan çıkıyorum gelirim beraber geçeriz şirkete.

sunghoon: of gerçekten nefret ediyorum nefret. dün bana şirkete bırak arabanı beraber gideriz dedi ya. çığlık atıcam şimdi. neden böyle oldu ya?

sunoo: şu zenginlik içinde sürünen tek insansın. neyse bari eviniz büyük bağır diyeceğim de hyejin teyze resmen bilerek 2 kişilik döşemiş evi.

sunghoon: biraz daha böyle devam ederse evime geri döneceğim. evliyiz artık, sözleşme imzalandı. her dediklerini yaptım. en azından omegam bana küsecekse mantıklı bir nedenden dolayı küssün. şu duruma bak bir umutlandırıyor, bir mutsuz ediyor.

jungwon: hayatım çıktım ben bu arada ve diyecek bir şey bulamıyorum birden ne oldu gerçekten?

sunoo: bu arada bu kadar soğuk birine sunghoon bile katlanamıyorsa kimse katlanmaz. ben bile gördüm full çalışıyor. geldiğimde selam bile vermedi eğer biriyle beraberse bu işidir. yani biriyle beraber değil. yıllardır edindiğim deneyimlerimden konuşuyorum.

ikimiz sunoo'ya gülerken jungwon konuşmuştu bu sefer.

jungwon: aslında benim aklıma bir şey geldi.

sunoo: çalıştır o dahi kafanı hayatım.

jungwon: sus güldürme. şimdi siz daha evlenmeden ilk görüştüğünüzden sonra birinin seni takip ettiği konusunda mesajlar vardı. onunla ilgili olmasın?

sunghoon: ne demek istiyorsun?

jungwon: belki bulmuştur ya da bir şeylerle tehdit ediliyordur mesela bir uzak duruyo bir yakın. sonuçta senin omegan sana zorluk çıkarıyorken onun da alfası zorluk çıkardığı için böyle davranıyordur. dayanamayıp geliyordur.

sunoo: al işte başladı k-drama queen.

sunghoon: ben bu durumdan sıkıldım ne olursa olsun sadece ihtiyacı yüzünden gelmeye devam ederse evime geri döneceğim.

sunoo: sen bilirsin. ama bu seni daha kötü etkilemez mi?

sunghoon: emin ol bu kadar etkilemez.
__________
jungwon: beni ara öğle yemeğinde jay'in yanına gideceğim. sen de gelirsin.

sunghoon: gerek yok ya. siz ikiniz beraber geçirin zamanınızı. 

jungwon: salak ikimizi sen tanıştırdın. hiç üçümüz gezemeyecek miyiz evliyiz diye?

sunghoon: onunla alakalı değil ya. hiç halim yok. bugünkü dosyaları erken halledip eve geri döneceğim. ama bir dahaki geldiğimde taze makarna yapsın söyle ona.

jungwon: tamam~ görüşürüz hoon.

şirkete girip odama çıkacaktım. sekreter cha'yı görünce yanına gittim.

sunghoon: sekreter cha önemli dediğin dosyaları getirip bugünkü planları iptal et erken çıkacağım.

joonseo: tamam efendim. ama bir sorun var babanız rica etmişti. bay lee heeseung'a da haber verildi akşam toplantı ardından yemek yiyecektiniz onu da mı iptal edeyim.

sunghoon: evet. her şeyi iptal et.

joonseo: anladım efendim birazdan dosyalarınızı getiririm, diyip eğilmiş ardından çıkmıştı.

gelen dosyaları incelerken gerekli yerlere imzalıyordum. çalan telefonumla arayan kişinin annem olduğunu görünce sekreter cha'nın hızlı davrandığını fark etmiştim.

sunghoon: efendim anne.

hyeji: oğlum neden iptal ettin yemeği. yemek yapmaya başlamıştım çoktan? çok özledim seni hoon eskiden kendi evinde de gelmiyordun şimdi evlendin ve daha yakına taşındınız belki daha fazla gelirsin diye umut ediyordum ama artık aramıyorsun bile.

sunghoon: anne yorgunum tamam mı? bugün her şeyi iptal ettim eve gidicem. lütfen anla beni. hatta kendini de zorlama çok fazla yemek yapmak için.

hyeji: tamam. görüşürüz o zaman.

sunghoon: seni seviyorum üzme kendini, diyip telefonu kapamıştım.

saate baktığımda öğle arasını biraz geçtiğini fark etmiştim. boşverip önümdekilere devam etmiştim. nasıl olsa eve gidecektim.

sekreter cha: efendim bay lee heeseung geldi. içeriye alayım mı?

sunghoon: ne-tamam gelsin.

kapıdan giren heeseung'a ne olduğunu anlamadığımı belirten bakışlarımdan dolayı elindeki poşetleri bana gösterek gülümsemişti.

heeseung: toplantıyı iptal etmişsin. öğle arasına yakın öğrendiğim için yanına gelmek istedim. çok denk gelemiyoruz hem. bir sorun mu oldu neden iptal ettin?

sunghoon: kendi kendine söyledin zaten nedeni, diye fısıldamıştım.

heeseung'a baktığımda kaşını kaldırmış bakmıştı.

sunghoon: bir şey olmadı. yorgunum sadece.

odadaki masaya poşetleri açarken dediğimle kafasını kaldırmıştı.

heeseung: bir sorun mu var? feromonumu arttırayım mı?

sunghoon: hayır gerek yok.

gittikçe sinirleniyordum. yüzsüz gibi sabah evden çıkmış şimdi de gelmiş yemek yiyelim diyor. çığlık atsam sorun olur muydu? sunoo'nun dediği gibi burası geniş bir yerdi sorun olmazdı.

heeseung: sinirlisin gibi hissediyorum.

sunghoon: gerçekten mi? diyerek alaya alan sunghoon ile heeseung iç çekmiş ve önüne dönmüştü.

heeseung: neden sinirli olduğunu tteokbokki seviyorsun gel yiyelim.

sunghoon şu an hem kendi midesinin hem de omegasının zorlaması ile masanın yanına gitmişti.

heeseung gelen omegasıyla gülümsemiş ve birden ona sarılmıştı. öptüğü mühür izi ile özlediği feromonu etrafa yayılmıştı.

sunghoon tam kendini kaptıracaktı ki çalan telefonu ile ayrılmışlardı.

heeseungdan hemen ayrılmış telefonu açmıştım.

sunghoon: efendim?

jay: bebeğim neden gelmedin buraya?

sunghoon: jungwon söylemedi mi?

jay: yoo tuvalette o. her neyse ben sen de geliyorsun diye biliyorum??

sunghoon: kendimi iyi hissetmiyorum ya sabahtan beri belgelerle uğraştım birazdan eve gideceğim.

jay: anladım ama çok özledim seni bir ara gel.

sunghoon: ben de çok özledim~ bu hafta sonu gelirim ama makarna da yaprsın

jay: sözzz. hem her şeyini jungwon'dan duyuyorum biraz da bana anlatırsın.

sunghoon: tamam hayatım görüşürüz~

uzun zamandır konuşmadığım jay'den dolayı aşırı mutluydum. heeseung'a döndüğümde yoktu?
__________
ben yazamıyorum galiba bıraktım ben umudu

ᴡᴏʀᴋᴀʜᴏʟɪᴄ-ʜᴇᴇʜᴏᴏɴ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin