Yürüdüm, adımlarımı normalde olduğumdan çok daha fazla emin ve özgüvenli bir şekilde atıyordum. Ayağımı her yere basışımda kendime olan güvenimle yeri yerinden oynatıyordum. Kendime odaklanmayı bırakıp kafamı kaldırdığımda yetimhanenin koridorunda olduğumu gördüm. Nereye gittiğime dair en ufak bir bilgim yoktu, aslında herhangi bir rüya olduğunu düşündüğümden bunu pek umursamıyordum. Her adımımda rüyada olma ihtimalim daha da azalıyordu benim için, çünkü bir rüya ancak bu kadar gerçek olabilirdi. Koridorun sonlarına doğru son adımlarımı atarken tuvalete doğru hızla giren bir silüet gördüm. İstemsizce arkasından girdim içeriye, bu gördüğüm kişi Derda'ydı. Onu görür görmez üstüme saldırdı ve beni hırpalamaya başladı, o an uyandım. Ve geçen gün duyduğum seslerin tekrarını duyar gibi oldum. Duyar gibi olmadım, gerçekten de aynı gürültüydü. Dejavu oldum. Hemen sonrasında aklıma gördüğüm rüya geldi ve bu sefer öldürülen kişinin Derda olmaması için dua etmeye başladım. Kafamı ellerimden ayırdıktan hemen sonra kapıdan içeri Derda girdi, ölmemişti. Hayatımda daha çok sevindiğim hiçbir zamanı hatırlamıyorum. İçeri girdikten sonra gözlerini benden asla ayırmadı, ters giden bir şeyler vardı. Kapı açıldı. Lia'yı gördüm kapının ardında. Daha sonra duydum. Derda, ölmüştü, hem de tuvalette...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURBAN
Paranormal-Korunan biri olmak, arafta kalmak, aynı anda hem siyah hem beyaz olmak... Böyle olmayı ben seçmedim, bu kaderi ben yazmadım ama ben değiştirebilirim...