Taehyung gerçekten büyük bir kırgınlık yaşıyordu. Kalbi, onları öyle birlikte görünce adeta sıkışmıştı. Seokjin'i heyecanla orda beklerken, onu başkasıyla gülüşürken görmek tüm dengesini alt üst etmişti. Daha birkaç saat önce, dudağını bilinçli bir şekilde öpen adamın şimdi böyle davranması yormuştu onu.
Ordan nasıl çıktığını ve eve nasıl geldiğini kendisi bile bilmiyordu. Evin kapısını açar açmaz elindeki anahtarı duvara fırlattı. "Lanet olsun!" Seokjin ve o sarışın kadının görüntüsü gözlerinin önünde gitmiyordu. Üzerindeki gömleğin düğmelerini açarken, gözlerinin dolduğundan bile habersizdi. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
"Ne sanıyordun ki aptal?" Kendi kendine kızarken merdivenleri hızla çıktı. Üzerindeki gömleği yere atıp, dolaptan beyaz bir tişört çıkardı. "Adam kadın seviyor işte kabullen artık bunu. Anlık bir saçmalıktım onun için." Taehyung şu an çok sinirli ve kırgındı. Gerçekten saf gibi, bu gece ona açılma hayalleri kuruyordu.
Pantolonunu çıkartıp, siyah şortunu giydi. Bu gece seokjin'in yüzünü dahi görmek istemiyordu. Sadece sonu mutsuz biten aşk dizileri izleyecek ve kendine yanacaktı. Eline telefonu alıp, bir şey yazmışmı diye baktı. "Hayvan herif, gittiğimin bile farkında değil." Bunlar onun daha çok kırılmasına neden oluyordu.
Gerçekten yokluğunu anlamamış mıydı?
Tam salona indiğinde, kapının hızla vurulması üzerine olduğu yerde kaldı. Bir yandan Seokjin ise jungkook'un yanına çağırması üzerine gittiğinde, böyle bir şey beklemiyordu. Jungkook onu bir kızla tanıştırmak istediğini söylediğinde, seokjin kendini öyle bir durumun içinde bulmuştu ki hayır diyememişti.
Jimin'in de zorlamasıyla saçma sapan bir muhabbetin içine dahil olmuştu. Kız sürekli taehyung hakkında konuşuyor ve ikisinin ne kadar yakıştığından falan bahsediyordu. Seokjin de ayıp olmaması için dediklerine gülüyordu çünkü hoşuna gitmişti. Taehyung ile yakıştırıldığını yorumlardan elbette görüyordu.
Yine de birinin canlı canlı anlatması keyfini yerine getirmişti. Bir an önce konuşmanın son bulup, taehyung'a sarılmanın hayalini kuruyordu. Sonunda kızdan kurtulduğu an, içeri döndüğünde taehyung'u görememişti. Jimin ise onun, kendisini aramaya geldiğini sonra da hızla partiden ayrıldığını söylemişti.
Jimin'in planı tıkır tıkır işliyordu...
Seokjin ne olduğunu anlamamış, ona bir şey olma korkusuyla hemen eve gelmişti. Kapıya hızla vurduğunda, bir süre açılmaması üzerine bedenini dehşet bir korku sarmıştı. "Güzelim duyuyorsan lütfen açar mısın?" Taehyung açmak istemiyordu. Hatta onun sesini bile duymak istemiyordu.
Seokjin tekrar kapıya sertçe vurduğunda, taehyung daha fazla buna maruz kalmak istemedi. Hızla kapıyı açıp, suratına bile bakmadan içeri geri döndü. Seokjin onun gayet iyi olduğunu anladığında, sinirleri bozulmuştu. "Seni kampta yalnız bıraktım diye sen de benden böyle mi intikam alıyorsun?" Taehyung şaşırmamıştı.
Anlamak dahi istemiyordu. Kendisini görmüyor ve aptal gibi davranıyordu. "Neden geldin?" Seokjin şaşkındı. Her şey çok güzelken birden ne olmuştu böyle? "Öpücük yüzünden mi bu haldesin?" Taehyung sinirle bağırdı. Sorduğu sorunun cevabı bu değildi. "Sikeyim öpücüğünü! Sana neden geldin diye sordum?"
Seokjin bu haline anlam veremiyordu. "Seni merak ettiğim için geldim." Neden bu kadar kızgındı hiçbir fikri yoktu. "Merak ettin öyle mi? O kızla flört ederken de beni merak ettin mi? Salak gibi seni orda beklerken, jungkook'un yanına gidiyorum diyip o kızla konuşurken de beni merak ettin mi?" Seokjin şimdi anlamıştı...
"Sen cidden yanlış anladın." Taehyung sinirle güldü. Hala salak yerine koymaya çalışıyordu. "Neyi yanlış anladım ben? Lütfen gitmen gereken yere git." Seokjin kendisini yanlış anlamasına hiç ihtimal vermemişti. Onu beklettiği için, çok üzgündü. "Ben olmam gereken yerde, olmam gereken kişinin yanındayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Madness ✓
Fanfictiontaehyung, seokjin'e çok aşıktı ama seokjin bunun farkında değildi.