ormanlık bir alanda.. Sonucunun ne olacağını bilemediğim , ama mecbur olduğum para için hiç tanımadığım bu adamla yanlız kalmak..
doktor: beni anladınız değil mi?
Jungkook: evet.
y/n: evet.. ama.. sonucunda ne olacak yani neye göre kazanacağız anlayamadım
doktor: gayet açık değil mi mrs. y/n. Yoksa klostrofobin mi var?
Jungkook: bu korkak nasıl psikolog olacak anlamıyorum. Artık klostrofobisi olan hastana dua ederek geçmesini sağlarsın.
y/n: ondan değil.. yani...
peki her neyse yapacağım.
doktor: 10 dakika sonra 24 saatlik süreniz başlıyor. Herhangi bir iletişim aracı olmadan 1 gün.. kulağa zor gelmiyor. Başarılar.
doktor son sözünü söyleyip çıkmıştı. Kapıyı kilitlediğini duymuştum. Kapının biraz yakınına oturmuş ve gözlerimi duvardaki saate dikmiştim. Sadece ben ve o vardık..
-biraz oturduktan sonra ayağa kalkıp odada turlamıştım.. Saat hiç geçmiyor ve saniyelerin saatlere dönüşüşü beni delirtiyordu..
y/n: off.. böyle 1 gün geçer mi..
Jungkook hafif başını kaldırıp duvara yaslanarak bana dönmüştü.
jungkook: ne o külkedisi samanlarını mı özledin?
y/n: kül kedisi mi?
Jungkook: değil misin? Aaa.. prenses misin yoksa?
y/n: (aldırma y/n.. duyma..)
Jungkook: ama şöyle bakınca kadına bile benzemiyorsun. Sonuçta kül kediside güzeldi değil mi?
y/n: senin gibi, kadınları objeleştiren biriyle güzelliğin ne anlama geldiğini tartışmayacağım bile.
Jungkook: Vaaaaaov! dili de varmış bunun.
Biliyor musun.. 24 saati bir kadınla geçirmek ödüldür aslında ama düşe düşe muhafazakar bi köylü kızı düştü..
Şansımı s****....
-alaycı gülüşüne daha fazla dayanamayıp hızla ona dönmüştüm
y/n: bana baksana sen! bana bütün insanlara saygı duymam ve kibar davranmam öğretildi. Ama iş hakarete geldiğinde mesleğimi bir kenara bırakarak davranirim ona göre!!
-alaycı gülüşünü donuk bi ifadeye çevirip ayağa kalkmıştı.. Bir elinin yumruğunu sıkarak hafif duvara vurup çekiyordu..
Jungkook: kibarsın öylemi.. Yazık olacak sana..
-onu duymamazlıktan gelmeye devam ediyordum.
henüz yarım saat geçmişti ama ben şimdiden bunalmış ve Ester'i merak ediyordum..
birkaç saat sonra tekrar kapının önüne oturmuş ve gözlerimi saate dikmiştim.
Jungkook gözleri kapalı bir sekilde duruyordu. Sanırım uyuyordu..
y/n: tanrım.. burda patlayacağım..
-bir dakika.. bu seste ne?
sese kulağımı verdim ve nerden geldiğini anlamaya çalıştım. Bu..
ses Jungkook'un üzerinden geliyordu bu bir telefonun titreşim sesiydi.
y/n: ne?? ama bu telefon.? Nasıl olur yasaktı neden böyle bir sey yaptı!
H-hey!
hey! sana diyorum.. Uyan çabuk!
-birkac defa seslenmeme ragmen uyanmıyordu.
y/n: tanrım. Onun yüzünden diskalifiye olacağım!
-yanına gidip yavaşça ona dokundum. Ama uyanmıyordu.
gözlerimi yavaşça bizi gözetleyen kameraya cevirdim._____________göztemenler;____________
doktor: nasıl gidiyor?
gözetmen: sanırım kız sıkıldı ve oyun istiyor :)
_______________________________________
-tanrım neden uyanmıyor?! telefonu susturmaza anlayacaklar
yavaşça gömleğinin arasından elimi geçirip telefona ulaşmaya çalıştım
y/n: off.. hadi.. alamıyorum
-birden uyanıp beni hızla yere itmişti
Jungkook: (kahretsin..! telefonu gördü)
Jungkook: ne yapıyorsun sen aptal!!! ne hadle bana dokunursun!!
-dudağımın kanını silip başımı ona çevirmistim. Öyle şaşkındım ki..
y/n: asıl sen ne yapıyorsun! sen kuralları çiğneyip telefon saklıyorsun!
Jungkook: bu kız her seyi berbat etcek napcam simdi..
y/n: simdi kameraya dönüp telefonun olduğunu göstericem! Senin yüzünden diskalifiye olmucam duydun mu!
jungkook: lan JK durdur...
-tam kameraya dönüp konusacaktımki arkamdan belimi hızla sarmasıyla geri çekildim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
farklı hayatların aynı cezayla birleştiği hikaye
Teen Fictionaşk her zaman bildiğin yoldan gelmiyor.. Ne fedakarlık ne de savaş, Onu sana yeteneklerin getirecek...