1.bölüm

26 4 10
                                    

Dünyaya geldiyimizden beri bizim tek düşmanımız vardı. İnsanlar...

İnsanlardan nefret ederdik. Biz vampirler insanları hep öldürürdük. Acımadan, haykırışlarına bakmadan. Bunu yaparkende hep zevk alırdık. 30 yıl tam 30 yıl böyleydi. O güne kadar...

Savaş başlamışdı. İnsanlar çok güçlü olmuşdu. İkimizde çok kayıp vermişdik ama pes etmiyorduk. Çünki pes eden hain ilan edilecekti. Benin bu çok hoşuma gitmişdi.

Ben bu olayları anlatırken kendimi tanıtmayı unutmuşum. Ben Tom Winston. Vampir başı Tom Winston.

Savaşa ben çıkmıyordum. Doğru zamanı bekliyordum ki bu zaman gelmeden savaş bitmişdi. İnsanlar kaybetmişti. Zaten buna mahkumlar. İlk başta kalan insanları öldürüm diye düşùndüm. Ama aklıma başka fikir gelmişdi. Onları köle yapacaktım. Haha bu çok zevkli olucaktı.

Adamlarımdan birine anons etmesini emr etdim.
"2 gün sonra toplama günü olucak Bütün insanlar gelmek zorunda. 18 yaşında olan her bir insanvampir sarayında köle olarak çalışacak." dedi. Yani evet vampirim insanları öldürüyorum ama çocuklara dokunmuyorum. Onları çalışdıracakda diğilim.

Toplama gününde bende ordaydım. Hepisine o aşağılayıcı bakış atmak hoşuma giderdi. İnsanlar toplanırken gözüm bir kıza sataştı. Büyüleyici güzelliyi vardı. Kahverengi saçları rüzgarda sallanıyordu. Deniz mavisi gözleriyle bana nefret dolu bakışlarla tam gözlerimin içine bakıyordu. İçimi buz kesti o an. Yerimde kıpırdayamaz oldum. Gözlerimi kaçırmaya çalışdım ama becerikli olamadım. Hiç bir insanın beni etkileyiceyi aklımın ucundan bile geçmezdi. Ama bu kız...

"Melory Willow" diye bir ses duyduğumda kendimi kızdan alabilmeyi başarmışdım. Kız başını yere eymeden yaklaşdı. Bana bakarak "Tiksiniyorum sizden. İğrenç yaratıklar, vicdansız herifler."
"Kes" diye adamım bağırdığında kızmışdım. Adamımįn bu kįza bağırdığı için kızmışdım. Ama bir şey demedim. Kız da zaten artık sıraya geçmişdi. Beni gururuyla bir kez daha etkilemişdi.

Her kes bitince yola dizildik. Yol boyu gözümü adını Melory olduğunu öyrendiyim kızdan alamadım. Her kes korkudan başını yere eyirken o dik tutuyordu. Yüzünün her yerini incelemişdim. Her bir ayrıntısı sanki özenle hazırlanmış gibiydi. O kadar ince, o kadar zarif ve o kadar güzel. Benim ona baktığımı anlayįnca yüzünü bana çevirdi. Göz-göze geldik ve kalbim deli gibi hızlanmaya başlaması aynı anda oldu. Ellerim yerlemeye başlayınca hemen gözlerimi kaçırdım. Anlamıyorum. Neden o bana bakmaya başlayınca kalbim deli gibi hızlanıyor? Gerçekten anlamıyorum.

...

"Klara Louis sen mutfakla ilgileniceksin." dedi adamım. Çoktan saraya gelmişdik. Salonda kölelerden kimin nerede çalışacaklarına karar veriyorduk.
"Melory Willow sen de..." hemen ben sözü devreye aldım "Benim emirlerimi yerine yetiricek." dedim. Bunu dememle adamım şaşkın gözlerle bana baktı ama bir şey diyemedi. Ne diye bilirsiki. Melory'e bakdım anlamaz bakışlarla yine gözlerime bakıyordu.

Her kes gitmişdi ve görevlerini yapmaya başlamışdı bile. Salonda sadece ben ve Melory kalmışdı. Yüzümü döndürüb yerime, koltuğuma geçmek isterken arkadan bir ses geldi. "Ne yapmaya çalışıyorsun?" Ona döndüm ve "Hiç bir şey" diyerek alaycı gülümseme koymuştum yüzüme. "Sana itaet etmiyicem ve böyle kolaylıkla emirlerini yapmıyıcağımı biliyorsun değil mi?" dedi bana dik ve gururla yine tam gözlerime bakarak. "Vay, vay, vay küçük kuşumuza bak ne ara büyüdünde benimle böyle konuşuyorsun acaba sen?" O da venim gibi alaylayıcı gülüşle bana yaklaşdı. "Benimle böyle konuşamazsın." Bende aynı şekilde ona yaklaşarak "Konuşurum köle." artık dib-dibeydik ve nefes alış-verişlerimin yüzüme vurduğunu hiss edebiliyordum. Sadece "Görücez" diyib uzaklaşdı benden o alaylayıcı gülüşüyle.

Sonraki günlerde benim ona verdiyim emirlerin hepisinin tam tersini yapıyordu. "Görücez" dediğinde vunumu kast ediyordu dediyim her şeyin tersini yapmayımı. Bu durum yavaş-yavaş sinirimi bozmaya başlıyordu. Kim oluyorduda bana böyle davranıyordu. Yanıma çağırdım ve gelmesiyle onu duvara fırlatıb üzerine gelmem bir oldu. "Bak sana sen benin yavaşdan sinirimi bozmaya başlıyorsun" dedim sert bir şekilde. Yine o alaylayıcı gözleriyle bana bakarak sadece "Yaa öylemi" dedi. Bu daha da sinirimi bozmuşdu. Bağırarak "SEN KİM OLUYORSUNDA BENİMLE BÖYLE KONUŞUYORSUN" dediğimde elimle tutduğum kolunu sıkmaya başladımda tıslamış ve o da bağımaya başlamışdı. "ANNEMİ, BABAMI VE DE TÜM SÜLALEMİ ÖLDÜRTEN BİRİSİNE NAZİK DACRANACAK DEYİLİM HER HALDE." Bu sözler hançer gibi saplanmışdı kalbime. Niye bu kadar üzüldüğümü anlamadım ama ağlayacak gibi olmuşdum. Onu bırakıb kendi odama doğru yürüdüm. O da arkamdan baka kalmışdı öylece.

Aslında böyle insanları öldürüb zevk alıyorum. Ama çok zayıf kalbim vardı. Bir söze kırıla bilecek kadar. Sohbet anneyle babaya gelince hep böyle oluyordum. Kırılgan biri oluyordum. Neden insanları öldürdüm ve neden onlardan nefret etdiğimi kimse bilmiyordu. Gözümden yaşlar akmaya başlayınca yere çömeldim. Dizledimi kendime çekib sessiz ağlamaya başladım. Kapı açık kalmışdı. Kapamayı unutmuşdum işte. Melory oraya yakınlaşdı ama ben fark etmemişdim. Açık kapıyı görünce içeri boylandı. Beni görünce şok oldu. Ağlayacağımı düşünmüyordu. Burdan uzaklaşdı hemen. Kendini kötü hissetdi muhtememen. İlk kez...İlk kez birinin bana dediği sözle ağlamışdım.

Sabahkı gün Melory bana deyişik davranıyordu. Zaten ben de ona fazla bulaşmıyordum. Emirleri adamlarım veriyordu. Ben onunla karşılaşmamaya çalışıyordum. Eminim bu da onun işine geliyordu. Bir insanin sözü beni bu kadar kıracağını düşünmemişdim. Ama kırmışdı işte kırılmışdım. Ama asıl bu sözleri hak etmediyim için kırılmışdım.

Merhabaaa. Buralarda yeniyim. Vampir ve insan hikayesi yazdım umarım beyenirsinizzz. Çok çalışdım. Çok yazamadım üzdünümm. Eğer beyenirseniz lütfen oy verirmisiniz?? Verseniz sevinirim 😊. Teşekkürlerr.

1 Mayıs 2022
790 kelime

I love painМесто, где живут истории. Откройте их для себя