A & I ~ 4

33 8 1
                                    

Bu... Bu Araf'ın sesiydi... Ama bu o olamazdı. Yoksa olur muydu?

Şaşkınlıkla arkama dönüp arkamdakinin Araf olması için dua ettim. Arkama döndüğümde kimseyi göremedim. Taa ki arkalardan bir çocuk bana el sallayana kadar. Bana el salladığından emin olmak için etrafıma bakındım. Efe'den başka kimse yoktu. Bu arada sarışın çocuk hızla yanımıza yanaştı. Aslında Arafla uzaktan yakındqn alakası yoktu.

Araf gür, dalgalı, siyah saçlara ve siyaha çalan koyu kahve gözlere sahipti. Çok hafif kirli sakalları hep aynı boyda olurdu. O görüp görebileceğim en kibar, en anlayışlı, en ciddi insandı. O benim hayatımdı ve ben kendi hayatımı kendim kararttım. Kendimi bu dipsiz çukura ben çektim.

O kazada ölmesi gereken bendim. O arabayı çok hızlı kullanan da, yola dikkat etmesi gereken de ve haksız olmasına rağmen bağıran da bendim. Ölmesi gereken de... O günden sonra bir bugün bir de ailemin vefatını öğrendiğim gün araba kullandım.

Ben Araf'ın kusursuz yüz hatlarını ve gülümsemesini düşünürken, biri elini gözlerimin önünde sallamaya başladı. Elin sahibine baktığımda onun Efe olduğunu farkettim. Endişeli gözlerle bana bakıyordu.

"Israh iyi misin? Bartu sabahtan beri sana sesleniyor." dediğinde Bartu'nun sarışın çocuk olduğunu farkettim.

O da bana garip bir ifadeyle bakıyordu. Kendimi toparlayıp " Evet?" dedim sorar bir şekilde.

Gülümseyerek bana baktı ve " Koç Efe'yle yaptığınız şovu görmüş seni çağırıyor." dedi. Sesi gerçekten Araf'ınkine benziyordu. Sadece biraz daha inceydi.

Uzun süredir Araf'ı düşünüp, dalıp gitmemiştim ama şuan zihnimi toparlıyamıyorum bile. Tamam anlamında kafamı sallayıp peşine takıldım. Efe de benim peşimden geliyordu. Hep birlikte koçun odasına girdik. Koç beni görünce sırıtmaya başladı. Benimle ilgili büyük planları olduğu belliydi.

Kocaman gülümsemesiyle " Israh bugün seni izledim. Bizim için büyük bir şans olabilirsin. Seni basket takımında görmek isterim." dedi. Tamam basketbol severim ama takıma katılmayı falan planlamıyorum. Koşu belki ama takım oyunu pek bana göre değildi. Koç bakışlarımdan istemediğimi anlamış olacak ki, yüzündeki gülümseme soldu ve "Tabii katılmak zorunda değilsin bu bir teklif sadece ama eğer katılmayacaksan da senden bir ricam var" dedi.

Merakla kaşlarımı çattım. Koç konuşmaya devam etti. "Eğer takıma katılmazsan erkek takımına danışmanlık yapar mısın?" Şaşkınlıktan neredeyse çenem yere değecekti. Bu halde olan tek kişi bem değildim. Efe ve Bartu' nun da benden farkı yoktu. Ben ağzımı açamadan Efe lafa atladı.

" Hocam dalga mı geçiyorsunuz ? Tamam iyi olabilir ama ne danışmanı etmeyin eylemeyin. O bir kız." dedi. Efe' nin bu sözü üzerine kaşlarımı çatıp ona bakmaya başladım. Bartu onu dürtüp beni gösterene kadar onq baktığımı farketmemişti. Erkek egomanyasından nefret ediyorum. Efe ona bakışlarımı görünce mahcup bir şekilde gülümseyip ensesini kaşıdı. Ona bakmayı kesip koça döndüm ve " Tabii hocam danışmanlık yapmayı çok isterim ama ben çok disipliyimdir dayanamazlar" dedim.

Hocadan bir kıkırtı geldi ve " İstersen öldür bu sene bu kupayı bir şekilde alacağız. Hem bende yanınızda olacağım" dedi.

Peki anlamında kafamı sallayıp Efe'ye hiç bakmadan odadan çıktım. Demek o bir kız haa sorarım bunun hesabını sana ben Efe Bey... Hızla arabaya doğru ilerliyordum. Efe arkamdan seslenmeye başladı. Efe " Israh hadi ama öyle demek istememiştim" demişti ki yandan bir ses " Aaaa Israhh niye böyle yapıyosuuuuun." dedi. Yine ismimle dalga geçmişti. Yine diyorum çünkü bu o çocuktu benimle kamelyada dalga geçen. Zaten Efe' ye çok kırılmıştım, sinirliydim, bir de bu çocuk çıkınca patladım resmen.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 23, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Asghar & IsrâhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin