Aynadan kendimi incelerken "Aptal" diyordum, "Seni neden sevsin? güzel misin? onun için gözlerin bile yetmez." kendimi incelerken, acı gerçeklerimle bir kez daha yüzleşmek güvenimi kırıp atsa da barışık olmamı sağlıyordu. Yüzümde tek beğendiğim yer mavi gözlerimdi, saçlarım kahve - bakır tonlarında, tenim beyaz olsa da ölü gibi solgundum. Çevremde ki çoğu kişi beni beğense de, ben beğenmiyordum. Boyum 1.65 civarındaydı,bu boyla model olabilirsin diyenlerde olmuştu çok gülünç öyle değil mi? Annemin odaya girmesiyle hemen yatağa uzandım,tekrar aynı şekilde yakalanmak istemiyordum.
Bugün hafta sonu olduğu için okul yoktu,çok dost canlısı olmadığımdan kuzenimle sinemaya gidecektim. Onun gelmesini beklerken telefonumdan sevdiğim müziği Nükleer Başlıklı Kız - Pişman Değilim'i açtım. Kızın sesi ruhumu dinlendirirken sözleri aynı beni anlatıyordu.
"Güçsüz değilim yüzümü gözyaşımla yıkasam da her gece." mırıldanırken dolabımından giyeceklerimi çıkartıyordum. Sportif takıldığım için mavi yırtmaçlı jeans ve beyaz v yakalı ince kazak seçerek yatağa fırlattım bir yandan da saç düzleştiricisini fişe takıp ısınmasını bekliyordum.Üstümü giyinip, saçlarımı yaptığım da artık hazırdım. Bir tek eksiğim makyajdı ama sevmiyordum. Yaptığım zamanlar genelde düğünlerdi o da annemin zoruyla. Kuzenimin aniden odaya baskın yapmasıyla makyaj kutum yere düştü. Şaskın gözlerle yere düşen makyaj malzemelerine baktı.
"İnanmiyoruum! ilk defa seni makyajlı göreceğim." diyerek gülümsedi. Ben ise kaşlarımı çatmış yerdeki malzemeleri çantanın içine koyuyordum.
"Sadece bugun yapmak istiyorum,sonuçta mahallede takılmayacağız ya da sıradan bir yerde." diyerek bu konu hakkında konuşma sinyallerini verdim,bazen çok gıcık olabiliyordum.
Dışarı çıktığımızda kendimi makyajlı değişik hissediyordum sanki baska bir kişi gibiydim. Abartı makyajları sevmediğim için eyeliner,rimel ve ruj yeterdi bana. Cildim pürüzsüz olduğu için fondotene kafa atmaya ihtiyacım yoktu. İçimden bir his sinemada Deniz'i görebilirsin diyordu,görmeyi umut ederek telefonumdan Swam sitesine girip bulunduğu konuma baktım,evet işte bu!! çığlık atarken kuzenimin delirmiş bu kız bakışlarıyla karşılaşıp kahkaha attım.
Normalde yarım saatte gideceğimiz yolu 15 dakika da varmıştık. Burcu'yu sürükleyerek getirmiştim neymiş kız koşamazmış! işin içinde enişteni görmek varsa hainlik yapmadan koşacaksın!! Sinema salonuna girdiğimizde gözlerim onu arıyordu. İçimden burada olması için dua ederken göz göze geldik. Vücut hatlarını çok iyi belli eden düz kazak ve jeans pantolon giymişti. Saçları her zaman ki gibi havadaydı, ona bakarken zaman durmuştu sanki. İlk defa bakışlarımız buluşmuştu. Bugünü aklıma kazıdım. Burcu biletleri alıp yanıma geldiğinde tekrar onun olduğu yere baktım yoktu, heralde filme girmiş olmalıydı diyerek filmimizin olduğu salona gidiyorduk ki birisi "Ela, bu sen misin?" diye seslendi. Bu sesi çok iyi tanıyordum, kalbim yerinden çıkacak gibi atarken ona doğru döndüğümde yüzüm kıpkırmızı kesilmişti. Yutkunarak başımı sallamakla yetindim, donup kalmıştım karşısında.
"Çok güzel görünüyorsun daha önce hiç seni böyle görmemiştim." diyerek mükemmel gülümsemesi yüzünde yankılandı.
"Fark etmediğin için Denizcim göremezsin tabi." kendimi ağırdan satmaya çalışarak içimden umarım boka sarmam diyerek kendimi motive ediyordum.
Elini saçlarına götürüp düzeltti. "Sana kahve ısmarlayip telafi edebilirim." göz kırptı. Allahım bana bişeyler oluyor!
"Olur,filme de daha çok var zaten. Aynı filme giriyoruz sanırsam." yıllardır beklediğim an buydu. En güzel şeyler beklenmedik anlarda olurdu.
"Hızlı ve Öfkeli serisini seviyorsun demek, etkileyici." kaşlarını oynatarak söylemişti, mimiklerini nasıl bu kadar güzel kullanabiliyordu? onu alıp kavonazda saklayasım var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seninim
Literatura KobiecaKusurlarını görmezden gelecek kadar sevdim seni, benim olmayışını bile.