Selam! Öncelikle merhaba tamamen can sıkıntısından dolayı yazılmış bir kurgudur.
྅
Hava soğuktu. Adımlarımı hızlandırdım, o kadar geç kalmıştım ki bırak bu saate otobüs bulmayı taksi bile bulamazdım.
İç çektim ve atkımı boynuma daha sıkı sardım. Ağzımdan çıkan buhar bile benimle alay ediyordu. 21 Ocak. Saat 23:38'i gösteriyordu. Umarım cep telefonum bozuktur bu kadar geç kalmış olamazdım.
Nasıl? Bu kadar süre uyumam imkansızdı. Ben Aysu'ya özel dersi vermiş ve oraya gitmiştim. Orası? Sahi ya ben orada nasıl uyumuştum.
Taksi bulmam olanaksızdı. Adımlarımı hızlandırdım eve yürüyerek gidecektim.
00:08 ~ 22 Ocak
Yaklaşık yarım saatir kesintisiz yürüyordum. Arkamdan yaklaşan araba sesi ile durdum. Adam arabanın camını indirdi. Tek solukta ayyaş ağzından şu cümleler döküldü. "Bebeğim! Ne kadar? Söyle de ödemesini baştan yapalım!"
Yutkundum. Hızlı adımlarla ilerlemeye devam ettim. En iyisi duymamak değil miydi? "Sana diyorum!" sabrım ile oynuyordu.
"Ne var be!"
"Ne kadarsın?!"
Dişlerimi sıktım.
"Fiyatım yok benim! Hele ki senin gibi kendi evinde karısına kızına sahip çıkamadığını düşündüğü onlara hükmetmesi gerektiğine kanaat getirdiği ama yapamadığı için içip içip başkalarına sahip olmaya çalışan bir pislikten ötesi olmayanlara asla!"
"Ne diyorsun sen be kaşar!" hareketlendi ve eli kapıya gitti.
Sonra kolumda bir el hissetim. "koş!"
Kulaklarım yankılandı ve artık koşuyordum. Soğuk rüzgar tenimi okşuyordu. Sayamadığımdan fazla ara sokağa girip çıktık. Artık peşimizde değildi.
Yanımda ki adamın eli kolumu bıraktı. Ellerini dizlerinin üzerine koyarak soluklanmaya başladı. Aynı şekilde bende bir duvara sırtımı yaslamış soluk alıp veriyordum.
"Ben teşekkür ederim. Başımın çaresine bakabilirdim ama?"
Hafifçe doğruldu.
"Emin ol adamın elinde ki çakıyı fark etmesem sadece geçip gidecektim. O zaman bakardın başının çaresine!"
Ne? Çakı? Ben? Ona bir can borcum vardı belki de?
"Ben bilmiyordum. Tekrar teşekkürler!"
Ayaklandı. Yüzünü gördüm. Karanlıkta gözlerinin rengini seçemiyordum. Saçlarının da. Ama simasını aklıma kazımıştım. Hafif kirli sakalları vardı. Saçları dalgalıydı, kusursuz denecek yüz hatlarına sahipti.
Gülümsedi.
"Nereye gidiyorsun?"
"Şey.. Evime!"
"Hey sakin olmalısın?"
"Ben özür dilerim!"
"Tamam artık cidden bağırmayı kesmelisin?"
"Kusura bakma."
"Sorun değil. Seni evine kadar bırakmamı ister misin?"
"Hayır! YANİ ŞEY TEŞEKKÜRLER ZAHMET ETMEYİN!"
"Ne laftan anlamazsın? Bağırma kızım?"
"Pardon"
"İyi tamam dikkatli ol o zaman. Başımın çaresine bakayım derkende öleyim deme sakın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sana Uzak
Teen FictionGülümsedim.. Gülümsedi.. Bir daha gülmeyeceğini oda bilmiyordu..