17

498 49 114
                                    

hastanede bir sedyede oturmuş ellerimi iki yanıma destek olarak koymuş ayaklarımı sallıyordum. elinde meyve suyu ve çikolata ile gelen heeseung gülümseyip elindekileri bana verdi.

heeseung: daha yeni kan aldılar şunları ye hemen kalkma ve sonrasında gidelim tamam mı?

sunghoon: tamam heeseung salak değilim biliyorum.

heeseung: salak olmadığına emin misin?burada olmamızın nedenini düşün bi

sunghoon: haha çok komik.

heeseung: sunghoon bak bir daha bu olmasın diye yemeğini de ben yapıcam kendine dikkat ediyorsun tamam mı?

sunghoon: sen asıl kendine bak hah! güvenmiyorum sana. iki gün yapar sonra işine dönersin sen.

heeseung: tamam bak bitti diyorum?

sunghoon: güven vermiyorsun?
__________
sunghoon: ya bir şey olmadığımı söyledi doktor. sadece kan verdim heeseung zorladı diye.

sunoo ve jungwon'un rahatlamış bakışları sayesinde ben de rahatlanmıştım. gereksiz bir şekilde hepsi beni de germişlerdi. en fazla ne olabilirdi ki?

sunoo: ben senin yanına gelicem akşam ama şu an çekimim başlayacak birazdan karavandan çıkmam lazım artık görüşürüz sonra tamam mı?

sunghoon: tamam bebeğim görüşürüz~

jungwon: sunoo çekimden sonra beni de al bürodan. bugün araba jaydeydi sunghoon'a otobüsle gitmek zor oluyor.

sunoo: işte iyi ki yalnızım..

sunghoon: salak ben de evliyim arabam var. onların nedeni araba olmadan evlenmek beraberken neden iki arabaları olsun. ne gerek var?

jungwon: bak ağzımı açmadan cevabı geldi. konuş aşkım konuş bebeğim işte bu ya.

sunoo: bunu tartışamicam sizinle bir şey olursa yazarsınız.

ikimiz de sunooyu onaylayıp bir süre daha konuşmuştuk. jungwon ise büroya gitmek için hazırlanacağını söyleyip telefonu kapatmıştı.

heeseung odaya girdiğinde gömlek düğmelerini takıyordu. ona bakıp gülümsediğimde o şaşırmıştı.

heeseung: sen neden uyandın? alarmı duymaman için hızla kapatmıştım.

büyük ihtimalle yine saat 6da kalktığı için böyle diyordu.

sunghoon: sunoo ve jungwon işe gideceğim sanıp uyanığımdır diye görüntülü aradılar. şu sıralar her sabah yapıyoruz zaten. kafasını sallayıp son olarak ceketini almıştı.

heeseung: sen işini ne yapacaks- onun konuşmasına gerek kalmadan çalan kapı cevap olacaktı zaten.

sunghoon: işte işim geldi~

heeseung: ne?

ben onu cevaplamadan kapıya koşmuştum. arkamdan gelen ayak seslerinden dolayı cevap verme gereği de duymamıştım sonuçta bu bay lee meraklı heeseung öğrenirdi.

joonseo: günaydın sunghoon~

sunghoon: günaydın~ istediğim her şeyi getirdin değil mi? elindeki dosyaları ve proje çalışmalarımı gösterip gülümsemişti. onun içeriye geçmesini söylemişken heeseung holün kapısında kaşları çatık bana bakıyordu. (kore tarzı bir evin holü oda gibi oluyo ya öyle düşünün)

sunghoon: bu benim sekreterim bildiğin sağ kolum iş için her şeyim ise diğer kolum cha joonseo yaptığım açıklama ile gülümseyip eğilen joonseoyla heeseung da eğilmişti.

ᴡᴏʀᴋᴀʜᴏʟɪᴄ-ʜᴇᴇʜᴏᴏɴ ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin