"S-Sanırım Jongin'den hoşlanıyorum."
Kyungsoo parmaklarıyla oynamaya başlamış ve başını eğmişti. Baekhyun, oğlanın dediği şeyi duymasıyla kaşlarını çatmıştı. "Kim?"
Kyungsoo başını kaldırarak kafası karışmış bir şekilde ona bakan Baekhyun'a bakmıştı. "J-Jongin. Bir kere okuldan beni almaya gelmişti ya?" Baekhyun'un kaşları daha da çatılmıştı. "Kyungsoo kimse daha önce seni okuldan almaya gelmedi."
Kısa oğlan utangaç bir şekilde kıkırdamış ve Baekhyun'un dediği şeye inanamamıştı. "H-Hayır, geldi. S-Sen de gördün Jongin'i..." Baekhyun kafasını iki yana sallayarak gözlerini şaşırmış bir şekilde duran Kyungsoo'dan almış ve onlara doğru gelen takım arkadaşı Chanyeol'a bakmıştı.
Chanyeol'la tokalaştığında uzun boylu oğlan Kyungsoo'yu fark ettiğinde Baekhyun'a 'neden bununla takılıyorsun?' der gibi bir bakış atmış ve Baekhyun omzunu silkmişti. "Sonra görüşürüz Kyungsoo. Ha, uyuşturucu kullanmayı da bırak artık. Sonra salak saçma şeyler hayal ediyorsun." Chanyeol takım arkadaşının dediğine gülerken Kyungsoo başını eğmişti.
Baekhyun'un ima ettiği şey Jongin'in gerçek olmadığı ve Kyungsoo'nun onu uydurduğuydu. Birnevi 'senin benden başka arkadaşın yok' deme şekliydi. Kyungsoo acıyan kalbini görmezden geldi. Eğer Kyungsoo, Baekhyun'un çocukluk arkadaşı olmasaydı, Baekhyun onun aynı okuldaki diğer oğlanlar gibi zorbalarından biri olurdu. Kyungsoo dolan gözlerini elinin tersiyle sertçe silip sıkıca çantasına tutunarak okul bahçesinin kapısına doğru yürümeye başlamıştı.
Kyungsoo hiçbir zaman sosyal bir çocuk olmamıştı. Bu zamana kadar tek arkadaşı Baekhyun olmuştu ki o da liseye başladıklarından sonra Kyungsoo'yu görmezden gelmeye başlamıştı. Görmezden gelmediği zamanlarda da, aynen az önce yaptığı gibi onunla dalga geçiyordu. Baekhyun, Kyungsoo'yla yalnız olduğu zamanlar ona bir insanmış gibi davranıyor ve nazik oluyordu, fakat insanların içindeyken tam tersiydi.
Kyungsoo kalbinin ağırlaştığını hissederken hızlandı. Bir an önce eve gitmek ve Jongin'in kollarında olmak istiyordu. Kyungsoo ne zaman kötü hissetse Jongin bunu onu görmeye ya da sesini duymaya ihtiyaç bile duymadan anlıyor ve Kyungsoo, Jongin'i yanında buluyordu.
Kısa oğlan nefesinin darlaştığını hissettiğinde evin kapısının önünde durduğunu fark etmişti. Zorla çantasından anahtarlarını çıkartıp kapıyı açtı. Evde babasının olup olmadığını bilmiyordu ama şu an bu en son umurunda olan şey bile değildi. Gözlerinden yaşlar akarken merdivenlerden düşmeden çıkmayı becerebildi ve soluğunu odasında aldı.
"Kyungsoo?" Kyungsoo, o derin ve kadifemsi sesin ona seslendiğini duyduğunda, ağladığını belli etmemek için başını yere eğmişti. "Kyungsoo." Bu sefer Jongin, azarlar gibi konuşmuştu.
Kyungsoo çenesinin nazikçe kavranıldığını hissetti. Jongin, oğlanın başını kaldırmış ve onun büyük ve dolu gözlerinin kendinin badem ve endişe dolu gözleriyle buluşmasını sağlamıştı.
"Ne oldu?" Jongin o kadar yumuşak bir ses tonuyla konuşuyordu ki, Kyungsoo'nun ağlama isteği daha da artmıştı. Kısa oğlan burnunu çekip gözlerini kaçırmaya çalışmıştı fakat Jongin buna izin vermedi.
"Anlat bebeğim," Jongin çenesini hafifçe okşamış ve hemen ardından yanaklarını kavramıştı. Kyungsoo'nun tombul yanaklarını okşarken Jongin gözlerini oğlanın gözlerinden ayırmıyordu. "Seni kim ağlattı böyle?"
Kyungsoo, Jongin'in bileklerini sıkıca kavramış ve gözlerinden yaşların dökülmesine izin vermişti. "E-Esrar içebilir miyim?" Kyungsoo, Jongin'in uyuşturucu kullanmasına izin vermeyeceğini biliyordu fakat onu sakinleştirmesi ve kafasını dağıtması için bir şeyler içmesi gerekiyordu. Sigara yeterli değildi, sigaradan biraz daha güçlü bir şeye ihtiyacı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
angel
FanfictionKim Jongin, Kyungsoo'nun meleğiydi. ⚠️ madde kullanımı, homofobik dil, şiddet, intihar