⋆~Kelid Aynası ve Gerçekler~⋆
Saat gecenin yarısı olmasına rağmen James daha uyuyamamıştı. İlk kez bu gerçekleşti. Diğerlerinin hâlâ uyuduğunu görünce biraz eğlenmeye karar verdi. Yatağının altına eğildi ve görünmezlik pelerinini çıkardı. Yanındaki Çapulcu Haritası'nı alarak dışarı atıldı.
Biraz dolaşmak herkese iyi gelir.
James artık uykusunun geldiğini hissedince Şişman Kadın'a doğru yola koyuldu.
Ancak Şişman Kadın orada değildi.
"Siktir." Diye düşündü James. "Siktir, şimdi ben oraya nasıl gireceğim?"
Ama asıl sorun bu değildi. James birden ayak sesleri duymaya başladı. Haritaya baktı, McGonnagal son sürat ona doğru geliyordu.
''Yakalandım mı acaba. Eğer değilse hareket etmemeliyim.'' diye düşündü. Profesör McGonnagal, James'i tam sıyırarak geçmiş ve topuklularını olabildiğince sert vurarak yürümeye devam etmişti. James rahat bir nefes verdi. Ancak Şişman Kadın hâlâ yerinde değildi. James burada daha ne kadar bekleyeceğini düşünüyordu.
Ne yazık ki Şişman Kadın gelmeyecekti.
Birazcık daha dolaşmaya karar verdiği sırada uzun bir koridora saptı. Koridor sonsuzdu. Hiçbir pencere ya da resim yoktu. Hayaletler de yoktu. James hâlâ tam bitmemiş olan haritaya baktı. Vakit bulabildiğim zaman burayı ekleyeceğim. diye geçirdi içinden ve yürümeye devam etti. Ancak onu asıl huzursuz eden şey sadece karanlık ve boş olması değil aynı zamanda haritada belirlenmediği için nereye gittiğini ve kimlerin geleceği hakkında bir fikri olmayışıydı.
Ne kadar olduğunu bilmediği bir süre boyunca yürüdü. Geri dönmek istemiyordu. Bir şey onu yavaşça içine çekiyordu. Sonunda köşeyi ters döndüğünde normal bir koridora kavuştuğu için sevindi. Ancak iki profesör yakınlarda sohbet ediyorlardı. Sanki James'in sesini duymuşlar gibi kafalarını o yana çevirdiler. James nefesini tuttu ve yavaşça gördüğü ilk kapıya yaklaştı. Kapının ardındaki boşluktan ses çıkarmadan ve kapıyı hareket ettirmeden zar zor geçti.
Karşısına çıkan manzarayı hiç beklemiyordu. Oda bomboştu içeride yalnızca bir ayna vardı. James görünmezlik pelerinini çıkardı ve karşısında kendi yansımasından çok başka bir şey vardı.
Lily Evans, James'in yanında ona gülümsüyordu, arkadaş gibiydiler belki daha fazlası...
Ama James bunun farkındaydı,
''Bu asla gerçek olmamayacak, bunun biliyorum bu imkansız.''
Peki o zaman bu ayna onlara tam olarak neyi gösteriyordu?
James ne kadar zamanın geçtiğinin farkına varmadı. Uyandığında gece 1 ise şimdiye kadar 3 olmuştur.
Gidebildiği kadar hızla ve yanlış yollara saparak karanlıkta ilerledi. Pelerinle o kadar kolay olmuyordu.
Sonunda Ortak Salon'un kapısına geldiğinde Şişman Kadın'ın geri gelmiş ve uyuyor olduğunu gördü.
''MERHABA! PAROLA ANKA TELİ! ALOOOOO!''
''Bunun için mi beni uyanırdın seni-''
''Anka teli.''
''Hadi ama-''
''Anka teli.''
''Tamam tamam, gir hadi.''
''Nihayet.''
James koşarak içeri girdi. Yatakhaneye çıktı ve Sirius'un yatağına doğru ilerlerdi.
''SIRIUS UYAAAAN. AHHH!!!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
⋆⋆⋆~𝐌𝐀𝐑𝐀𝐔𝐃𝐄𝐑𝐒~ ~short stories~ ⋆⋆⋆
Fanfiction⋆⋆⋆⋆Saçma (aşırı saçma ve yalnızca eğlence amaçlı yazılan) Çapulcular hikayeleri işte. ⋆⋆⋆⋆ ''Asla arkadaş olmaktan vazgeçmeyeceğiz değil mi? Hep beraber olacağız.'' ''Asla. Asla vazgeçmeyeceğiz...''