Jisung, gelen mesajla bir süreliğine şaşırmıştı. Şaşkınlığını üstünden atınca hemen odasındaki camı açmaya gitti. Minho balkonuna doğru tırmanmış camdan içeri girmeyi bekliyordu. Genç, cam açılınca içeriye bir adım attı. Ardından Jisung'un yanına doğru atladı.
"Özledin mi beni sevgilim?"
"Daha fazla konuşma hyung."
Jisung, Minho'nun dudaklarını baş parmağıyla oynuyordu. Bir kaç saniye sonra hyungunun elini alıp öptü. Bu öpücük elinden başlayıp koluna, kolundan boynuna, boynundan ise çenesine kadar yol bulmuştu. Dudaklarına vardığında ise onu kuvvetlice öpmeye başladı. Minho'nun ellerini duvara yasladı ve onu doyasıya öpmeye devam etti.
Minho ilk defa birine karşı böyle hissediyordu. Normalde kendisini hep tutmaya çalışan genç bu sefer pes etti ve Jisung'u belinden kucaklayıp yatağına doğru sırtüstü yatırdı. Şehvetli bir şekilde her yerini öpüyordu onun. İkisi de hallerinden oldukça memnunlardı. Bu onlara hayal gibi gelen bir gerçekti.
Minho, Jisung'un üstünde kıyafetlerini çıkarmaya başladı. Genç, aynı zamanda Jisung'un da kıyafetlerini çıkarmasına yardım ediyordu.
"Jisung..."
"Efendim hyung? Bir sorun mu var?"
"Kapı kilitli mi?"
"Evet."
"O zaman nazik davranmayacağım?"
"Memnuniyetle"
Minho, şu an yumuşak davranmak yerine kendi özüne dönmeyi tercih etmişti.
İkili öpüşürken dilleri birleşmişti. Artık Minho, Jisung'un üzerinde ona ait olduğunu belirten bir kanıt bırakabilecekti. Bu yüzden çok heyecanlı ve mutlu hissediyordu. Jisung ise kendini hyunguna teslim etmiş bir şekilde yatakta yatıyordu. Arada genç öğretmenini öpüyor, geri kalan zamanlarda ise onu doya doya izliyordu. Bu onun için her şeye bedeldi.
Aradan 1.30 saat geçmişti. İkisi de oldukça yorgun ve nefes nefese kalmışlardı. Minho saatine bakıp konuşmaya başladı.
"Jisung gitsem iyi olacak saat geç olmuş. Baban yakında döner eve. Sen de hemen uyu yorgunsundur. Ayrıca kızarıklıklarını da saklamayı unutma ben de öyle yapacağım bebeğim"
"Keşke daha fazla kalabilsen hyung. Bütün gecemi seninle geçirmek istiyorum"
"Babanın beni kabul etmesini sağladığımda söz veriyorum nefes aldığım bütün saniyelerimi sana harcayacağım. Seni seviyorum"
"Tamam hyung. Ben de seni seviyorum"
Minho tam ayaklanıp camdan geri dönecekken kapı çaldı.
"Jisung! Uyudun mu oğlum?"
Kapıya vuran kişi Jisung'un babasıydı ve Jisung'a bağırıyordu.
Hoş, bu bağırmayla çocuk uyumuş olsaydı bile uyanırdı.
Minho kıkırdayıp Jisung'a baktı. Camdan ayağını atarken sevgilisi ona seslendi.
"Hyung"
"Evet?"
"Son bir kez"
Minho, Jisung'un ne dediğini anlamamıştı.
Jisung, gence yaklaşıp dudaklarından bir tutam aldı ve gülümsedi.
"Şimdi gidebilirsin işte"
Minho bunun üzerine deliye dönmüş gibiydi. Kalbi çok hızlı atıyordu. Derin bir nefes verdi ve sevgilisine geri gülümseyip eve gitmek üzere balkondan aşağı doğru indi.
Jisung'un babası onun uyuduğunu varsayarak gitmişti. Odada sadece Jisung ve düşünceleri vardı. Yatağına yüzüstü yatarak bir kaç saat önce olanları düşündü. Minho hyungunun kokusunu ve bedenini hala üzerinde hissediyordu.
Gece lambalarını kapatmadan önce son kez gülümsedi ve ışıklarını söndürdü.
50 okunmayı geçmemiz şerefine bir bölüm daha yazmak istedim.
Her şey için teşekkür ederim ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Dance Teacher💫 {Minsung} Texting
Fanfiction+Öhm -? +Siz Han Jisung musunuz? -Evet de sen kimsin be +Ben sizin yeni özel dans hocanızım +Adım Lee Minho