(Multimedia'da ki resim Ozan karakteri için düşündüğüm kişi. Bölüm şarkımızı da dinlemenizi tavsiye ederim çünkü Defne böyle şarkılara bayılır.. İyi okumalar :') )
Kendime saydırarak varmıştım eve. Elimi siyah renkde okul çantamın küçük fermuarlı yerine uzatarak anahtarı çıkardım. Kapıyı açtığımda evde kimse yoktu. İçeri girdim odama doğru ilerledim üzerime rahat bir şeyler giyip salona doğru geçtim. Televizyonu açtım aptal tv programları vardı. Hepside gereksizdi. Yani ben öyle düşünüyordum. Rastgele bir müzik kanalı açtım verilen ödevlere baktım. Ömer hoca yine doldurmuştu ödevleri. Yaklaşık 3 saat aralıksız ders çalıştıktan sonra telefonum titredi. Mesaj gelmişti. Elime telefonu aldım ve gelen mesaja tıkladım. Mesaj Ozandandı.''Kapıdayım.''
Cidden mi? O mu gelmişti? Ellerim titriyordu. Heyecanlanmıştım. Kapıyı açtım. Karşımdaydı işte yanımdaydı. Sarılmak istiyordum ama kendimi tutmuştum. Çünkü kırmıştı beni. İçeriye davet etmeme fırsat vermeden içeriye doğru girdi. Salona geçip toz pembe ve gri renklerdeki koltukların üzerine oturdu. Sadece öyle kalıp onu izliyordum. Onun yanındayken donup kalıyordum hep böyle oluyordum işte. Onun beni kırdığını kendime hatırlatarak
''Neden geldin?'' diye bir soru yönelttim. Neyse ki bunu diyebilmiştim.
Bana o mavi okyanusuyla bakarken ben çoktan o okyanusta derinlere dalmıştım bile. ''Neyin var senin?'' diye bir soru sordu çatık kaşlarıyla. Birde soruyor muydu? ''Kırıldım.'' dedim titrek bir sesle. ''Ah! Saçmalıyorsun Defne. Sırf bunun için bana kırılıyor musun bebek gibi davranıyorsun.'' derken ayaklanmıştı. Hiçbir şey söyleyemedim. Öylece kaldım orada. Belkide gitmesinden korkuyordum, bilmiyorum. Kapıya doğru ilerlediğinde ''Nereye gidiyorsun Ozan?'' diye çıkıştım. Bana mükemmel etkileyici bakışlarından birini atarak ''Burada kalıp aptal bebek davranışlarını ve ergen kız triplerini çekecek değilim.'' diyerek kapıdan çıktı. Bravo Defne. Ozan'ı bir süreliğine kafamdan atmak için favori kitabım olan ''Sabah Uykum'' alıp okumaya başladım.
...
Telefonumun çalmasıyla gözlerimi açtım. Elimde kitapla uyuya kalmışım belli ki. Telefonu arayan kişi İremdi.
''Uyan artık sana bomba haberlerim var, okula yeni bir çocuk geliyormuş.. Bugün!''
''Ciddimisin İrem? ilgilenmiyorum.''
''Ah! Ozan tabii.. kızım gözünü kör etmiş.''
''Hazırlanacağım İrem okulda görüşürüz.''
''Görüşürüz saf aşk.'' Deyip telefonu kapattı. Bunların Ozanla dertleri ne anlamıyordum. Biran önce hazırlanıp şu evden çıkmak istiyordum, babamla karşılaşmamak için. Kahvaltıyı okula erteleyip üstümü giyinip çıktım evden. Dışarıya bakındım belki Ozan gelmiştir diye ama kuş seslerinden ve etrafta dolanan kedilerden başka kimse yoktu. Orada Durup servisi beklemeye başladım. Bugün servis her zamankinden biraz daha geç geldi. Kapı açıldı ve içeriye girdiğimde Emre abi ''Günaydın küçük hanım'' dedi ''Günaydın'' diye cevap verdim ben de. ''Servise yeni öğrenci geldi sayımız arttığından boş yer bulmak biraz zor, sen Ümit'in yanına geç. Orası boş.'' Dedi Ümit'i işaret ederek. Sallanarak Ümit'in yanına geçip oturdum. Ümit hoş bir çocuktu. Esmerdi. Onunda benim gibi kahverengi gözleri vardı, saçlarıda siyahdı. Benim gibi. ''Günaydın'' dedi tebessüm ederek. ''Günaydın Ümit.'' diyerek yanıt verdim. ''ismimi nereden biliyorsun?'' diye sorduğunda güldüm ''Az önce Emre abi dedi ya''diye gülerek cevap verdim. O da şaşkın ifadesiyle ''Ah! Doğru serviste o kadar çok ses var ki duymakta biraz zorluk çekiyorum.'' Sabah İrem'in bahsettiği yeni çocuk bu muydu acaba? Kendimi dahada meraklandırmayı kesip sordum ''Okula yeni gelen çocuk sensin sanırım.'' Gülümsedi. Gülümsemesi güzeldi ama Ozanın kadar değil elbette. ''Evet, bu kadar çabuk duyulacağını tahmin etmiyordum.'' Ben de Ümit'e tebessüm ederek ''Muhtemelen okulda ismin yayılmıştır bile.'' dedim. Emre abinin ''Son durak gençler.'' deyişiyle serviste ki herkes inmeye başladı ben en son inmeyi tercih ediyordum. Ümit de beni bekliyordu. Nihayet herkes inmişti biz de indik. ''Okulumuza hoş geldin Ümit.'' dedim tam karşımda Cemre, İrem ve Nazlı durup bize bakıyordu. ''Hoş buldum şirine.'' dedi. Şirine mi? Oda neydi? Şu aptal çizgi film karakteriyle benim ne ilgim olabilirdi ki? ''Şirine mi?'' diye bir soru yönelttiğimde gülerek ''Evet şirine.'' dedi. Ümit'e on bir numaralı pis bakışımı atıp ''Şirine sarışın!'' dedim Ümit gülerek ''Onun kadar tatlı ve safsın.'' dedi. Ne demek oluyordu bu? Bu çocukla daha az önce tanışmıştım ve muhabbetimiz kırk yıllık dostlar gibiydi. O sırada yanımıza Ozan geldi. Mavi okyanuslarıyla Ümit'e sinirli bakışlar atarken Ümit gayet rahattı. Ozan elini omuzuma atıp ''Bununla ne arıyorsun?'' diye sorduğunda Ümit lafa atladı. ''Seni ilgilendirir mi?'' Ozan daha da sinirlenmişti anlayabiliyordum. Ortamın gerginliğini almak ve yumuşatmak için '' Ümit okula yeni geldi ben sadece ona müdürün yerini tarif ediyordum.'' dedim beyaz yalan söyleyerek. Ozan mavi okyanusuyla Ümit'e sert bir bakış atıp ''Bak dostum okula yeni gelip gelmemen umurumda değil belli ki burada ki kuralları sana anlatmamışlar. Sana bir tüyo vereyim, benim olana kimse yaklaşamaz.'' diyerek tehdit edici bir tonda ve elini tekrar omuzumdan çekip elimi tuttu. Ben özür dilerim bakışlarını Ümit'e yollarken Ozan çoktan beni ondan uzaklaştırıyordu. ''Seni sınıfına bırakacağım bebek. Bil diye söylüyorum o çocukla en ufak muhabbetin olmayacak.'' dedi. Mavi okyanusum. ''Sadece aynı servisdeyiz.'' diye mırıldandım. Bana yine o etkileyici bakış atarak ''Sence bu umurumda mı?'' bende karşılık verdim. ''Peki Ozan.Peki.'' Allah kahretsin seni Defne. İçimden ona bağırıp çağırmak geliyor ama onun yanında hiç birini söyleyemiyorum. Aptal Defne. Aptal. diye saydırarak sınıfa girdim. Sırama oturdum. Cemre yanıma geldi. ''İyi misin Defne?'' yüzüme sahte tebessüm yerleştirerek ''İyiyim.'' dedim. O sırada Meyra kolejinin müdürü Ali KIVANÇ geldi. Ve yanında ki çocuk Ümit di. Ben şaşkın bakışlarımı Ümit'e yollarken müdür konuşmaya başladı. ''Almanya'dan yeni gelen Ümit SARAÇ artık sizinle birlikte okuyacak. Boş bulduğun bir yere geçebilirsin Ümit.'' diyerek benim arka sıramı işaret etti. Ümit gelip sırasına oturduğunda müdür ''İyi dersler'' deyip sınıftan ayrılmıştı. Arkamı dönüp Ümit'e hala üzgün bakışlar atarken ''Sabah ki olay için çok üzgünüm. Ozan'ın adına özür dilerim.'' dedim. Ümit önemli değil bakışları atarken ''Hayır sorun yok şirine sadece sevgilin olduğunu bilseydim daha temkinli davranırdım.'' Daha yeni tanıştığım çocuğa benim sevgilim mi var diyecektim? Ne saçmalık! ''Ben.. Aynı sınıfta olduğumuzu bilmiyordum. Ozan'ın da böyle sorun çıkartacağını tahmin etmemiştim.'' dedim. Ümit'e hala kedi gibi bakarken. Ümit tebessüm ederek ''Cidden sorun yok şirine.'' bu sefer bende ona tebessüm etmiştim. Ve bu arada da Cemre, İrem ve Nazlı'nın bize bakıp güldüklerini fark ettim. Onlara tenefüste soracaktım neden güldüklerini. Komik mi görünüyorum? Neyse Matematik hocası geldiğinde Ümit'e ''İyi dersler.'' dedim gülümseyerek ''İyi dersler şirine.'' dedi Şirine?? Ah! Aylin hoca yoklamayı alıyordu. Aylin hoca listeyi elin alarak;
''Emir ASLANKAYA''
''Burada!''
''Murat KOÇ''
''Burada.''
''Cemre ÖNAL''
''Buradayım hocaaam.''
''İrem ÇÖL''
''Burada.''
''Nisa KARTAL''
''Burada.''
''Defne ULUSOY''
''Burdayım hocam.''
''Ümit SARAÇ''
''Buradayım.''
''Mert.. Gökhan.. Esma...
Yoklama bittiğinde derse geçti. Bende kafamdaki düşüncelerden sıyrılıp kafamı derse verdim. Lanet olası o derse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pesimist
ChickLit''En yakınındakine bile güvenme'' ''Bana pişman olacak vakit bırakmadı kuyruğunu dik tuttu eski emin tavrıyla. Ben, başım dik ve göz yaşlarım kuru. Adamım olmadan yoluma devam ettim. Bildiğin yola geri döndüm. Beraber yürüdüğümüz yoldan çok uzaklara...