Merhaba biz kitap yazmada daha çok yeniyiz! O yüzden bize destek verirseniz çok seviniriz. Bu daha bizim ilk bölümümüz ve çok heyecanlıyız bu bölüm için yorumlarınızı ve votelerinizi bekliyoruz.
Esila Vaveyla'dan
Son yaptığım olaydan sonra biyolojik babam beni evden atmıştı. Ama hala haklı olduğumu düşünüyordum. Sadece babamın parasına ulaşmak istediği için babamla yatacak kadar haysiyetsiz bir kadının önce saçını başını yolup, yüzünü biraz jiletle kesmiş - daha yüzüne bakılamayacak şekilde - olabilirim. Ha bir de onu yaka paça dışarı attım o kadar. Yani hiçbir şey yapmamış sayılırım.
Bu bir gerçek ki şu an itibariyle sokakta kalmıştım. Tabii buralardan da çok sıkılmıştım. Bir sürü arkadaşlarım olmasına ve hatırı sayılır ölçüde popüler olmama rağmen, benim gibi bir belayı kimse evine almak istemez her halde! Şu an benim için en geçerli ve sorunsuz çıkar yol her zaman arkadaşlarla takıldığım mekana gidip, zengin bir adamı ayartmak. Biliyorum ben dövdüğüm kadın gibi davranıyorum ancak ben o kadın gibi rolümü gerçekçi oynamıyorum. Ayrıca bu benim en eğlendiğim oyunlardan biri.
Karanlık sokakta koşarcasına bara doğru ilerliyorum. İçeri girdiğimde yoğun alkol ve sigara kokusunu gülümseyerek içime çekiyorum. Bir sürü terli insanların kapladığı alanda arkadaşlarımı arıyorum. Bizimkileri gördüğümde kalabalık insan topluluğuna omuz ata ata locaya varıyorum. Bir an içimden de evden atılmadan önce neden daha çekici bir kıyafet giyinmediğimi düşünüyordum. Arkadaşların yanına oturduğumda kısaca başımla selam verip koltuğa yayılıyorum. Gözlerim avını arayan avcı edasıyla çevreyi tarıyor. Tam çaprazımda yalnız oturan oldukça da genç görünen bir adama takılıyor. Artık onu kesinlikle gözüme kestirmiştim. Onu dikkatle incelemeye başlıyorum. Kendimi zengin olduğu içtiği içki markasından bile belli olan çocuğa kaptırıyorum ki bana bakmasıyla irkiliyorum. Alaycı bir bakış atıyor ve tüm endamını gözüme sokmak istercesine ayağa yavaş bir şekilde kalkıyor ve bana doğru gelmeye başlıyor. Hah! Bu da basit uçkuruna düşkün zengin bir piç! Böyle kişileri gördükçe resimlerini çekip zavallı sevgililerine nasıl bir kişiyle çıktıklarını göstermek istiyorum. Ah tabii unutmuşum bunu zaten bir kaç kez yapmışlığım var. Sonunda bende memnunca gülümseyip ayağa kalkıyorum. O anda beni takmayan, adını bile hatırlamadığım ama sözde kızarkadaşım dediklerim ve en az bir kere öpüşmüşlüğüm olan erkek arkadaşlarımın yatağın yerini unutmuşçasına birbirlerini sömürmelerine bakıp hiçbir şey demeden çocuğa doğru dönüyorum. Onunda beni bacaklarımdan yukarıya doğru süzdüğünü anlamam çokta zor olmuyor. Beyefendinin beni süzmesi bitince kendince havalı zannettiği bir bakış atıyor. Boncuk gibi parlayan gözlerini gördüğümde çocuğun çok yakışıklı ve genç olduğunu anlıyorum. Bana gözlerinin güzelliği gibi bir bakış atmıyor ne yazık ki! Yaptığı tek şey bardaki odaları göstermek oluyor ve hayatı boyunca istediği her şeyi elde eden şımarık çocuk benim bir nevi tuzağıma düşüyor. Bende onun yanına sonunda varıyorum ve gözümle bar taburelerini işaret ediyorum. Anlamışçasına ilerlemeye başlıyor bende onun arkasından onu incelemeye devam ediyorum.
Biraz içki fena olmaz her halde. Bu işi yapmadan önce ısınmam lazım değil mi ama? Bar taburelerine oturduğumuzda bana dönerek çarpık bir gülümseme bahşediyor ve "selam" diyor. Ben ise anın şokundan kurtulamayarak "s-selam.." diyebiliyorum tabii içimden de kekelediğim için kendime küfrederek.. "Türksün?" diyor hafif gülümsemesi ve soran bakışlarıyla. "Evet. Anlaşılan sende Türksün!" diyorum gülümseyerek. Birbirimize mal mal gülmeye devam ederken artık dayanamayarak "Dans edelim mi?" deyiveriyorum. Tam da ondan beklediğim cevabı verip "Dansı odada edelim küçük kız" diyor. Bana neden küçük kız dediğini çözemezken ona anlamazcasına bakıyorum. Küçük bir kahkaha atıp "Uzaktan çok küçük görünüyorsun. Ben sana biraz ağır gelirim." diyor. Bu söyledikleriyle sinirlenirken bir an yaşımı söylemekle söylememek arasında kalıyorum. Sonra boş vererek ona cevap olarak " Dış görünüş insanı aldatır. Beni tanımadan hiçbir şey bilemezsin" deyip göz kırpıyorum. Alaycıl gülümsemesi büyürken büyük olduğumu kanıtlamam gerektiğini hissediyordum Bir cevap vermeyerek bana bakmaya devam ederken sinirlerim iyice tepeme çıkıyor. Bir cesaretle elini tutup "Hadi o zaman burada zamanımızı harcamayalım senin dediğin gibi. Şimdi bizim dans zamanımız!" deyip yalancı bir neşeyle kısa bir kahkaha atıyorum. Gözünde daha deminki alaycı gülümsemesi silinirken başka pırıltılar parlamaya başlıyor. Bunu fark ederek hızla boş odalara doğru ilerliyorum. İçimde bilmediğim bir heyecan vardı. Şimdiye kadar hiçbir erkekle yatmamıştım ancak onun dışında akla gelmeyecek her şeyi yapmıştım. O yüzden heyecanlanmam çok yersizdi. Şu an karar veriyorum ki buradan parayı aldığım an kendime yeni bir hayat kuracağım belki de..Türkiye' ye geri dönerim. Bu fikir aklıma iyice yatarken odaya çoktan gelmiştik bile. Odaya girdiğimiz an üstüme bir kaplan edasıyla atlıyor ve beni duvara yaslıyor. Öpüşmeye başlıyoruz. Dudaklarının tadını beğendiğime kanaat getirip onunla tam anlamda birlikte olmayacağımı kısa sürede idrak ettiğimde kendimi ağırdan satmaya başlıyorum. Gömleğinin birkaç düğmesini açıp elimi göğsünde gezdiriyorum. Ondan birkaç mırıltı sesleri duyduğumda doğru yolda olduğumu anlıyorum. Bir yandan da elimin altındaki sertlikler kendini iyice belli ediyor. Öpüşmeyi bıraktığımız an ona seksi bir bakış atıp " Önce bir şeyler içelim. Böyle havaya giremem" deyiveriyorum. O da bana hazdan koyulaşmış gözleriyle başını "evet" dermiş gibi sallıyor. Zorlada olsa beni bırakıp içki getirmeye gidiyor. Kendime çeki düzen verdiğimde kapının açılmasıyla arkama dönüyorum. Oldukça kaliteli içkiyi ve bardakları elime alıp masaya koyuyorum. O da hafifçe yatağa uzanıyor. Memnunca sırıtıyorum. İçkiyi bardaklara döktükten sonra belli etmeden bardakları belirliyorum. Ona bardağı uzattığımda bana gevşekçe sırıtıp bardağı alıyor ve tek dikişte bitiriyor. Hızlı ilerlediğimizi anladığımda biraz geri çekilip üzerimdeki deri ceketi çıkarıyorum. Üzerimdeki aç gözlerini hissettiğimde çok geç oluyor. Beni hızla belimden tutup yatağa yatırıyor. Bende memnunca sırıtıp "benim hakkımda ne düşünüyorsun? Hala senin gözünde küçük bir kız mıyım?" diyorum. Bana koyu gözlerini dikip birkaç saniye bakıyor ve cevap vermeden dudaklarını dudaklarımla buluşturuyor. Onun üstünde biraz güç uyguladıktan sonra üste çıkabiliyorum. Etek giymemin dezavantajlarını şu anda çok iyi anlıyorum. Onun elleri rahat durmayarak eteğimin altından kalçalarıma kadar ilerliyor. Ona dur demiyorum. Son saniyelerini bari güzel yaşasın dememe kalmadan ilaç etkisini gösteriyor ve bayılıyor. Dudaklarımda keyifli sayılabilecek bir gülümseme peyda oluyor ve hiç zaman kaybetmeden üstünden kalkıyorum ve üzerini karıştırmaya başlıyorum. Cüzdanını bulduğumda zafer kazanmışçasına gülüyorum. Cüzdanını karıştırmaya devam ederken yere nüfus cüzdanı düşüyor. Hızla yere eğilip alıyorum. Almışken de adına bakıyorum "Batu GÜNEY" adının güzel olduğuna kanaat getirdikten sonra cüzdanını karıştırmaya devam ediyorum ve aradığım şeyi bulup hızla miktarına bakıyorum. Batu'nun cebinde milyon dolarlar taşıdığını gördüğüm an küçük bir şok dalgası bedenimi yokluyor. Şoktan çıktığımda hızla üzerime deri ceketimi geçirip hemen paraları cebime koymaya başlıyorum. Cebimden çıkan küçük bir kağıda hınzırca bakıyorum ve odadaki masanın üzerinden kalemi alarak yazmaya başlıyorum. "Harika bir geceydi. Ne kadar sonunu getiremesekte! J Ha unutmadan paralarının bir kısmını ödünç almış olabilirim. Hakkını helal et! J" odadan hızlıca çıkıyorum. Odanın kapısında korumaların olmasını beklerken hiç kimsenin olmaması beni rahatlatıyor. Barın içine girdiğimde sözde arkadaşlarımı tekrar görüp onlara el sallıyorum. Beni cidden takmadıklarını anladığımda bardan bir çırpıda çıkıyorum. Ee? Şimdi ben ne yapacaktım. Biyolojik babam beni asla evine geri almaz. Bende zaten gururuma yediremem! Hızlı ve pratik bir karar vererek barda düşündüğüm fikri aklımda şekillendiriyorum. Ben her zaman düşünmeden karar veririm. Bu benim sonradan başımı ağrıtacak bir şey olsa bile... ve şu an içimden böyle yapasım geliyor. Önümden geçen bir taksiyi çevirip biniyorum ve havaalanına sürmesini söylüyorum. Türkiye' ye uçak bileti olup olmadığını bilmeyerek sadece gidiyorum. Kısa sürede havaalanına geliyoruz ve ben şoföre parasını ödeyerek havaalanının girişine doğru ilerliyorum. Bir karar vermiştim ve bunun arkasında duracaktım. Türkiye de mutlu bir hayat kuracaktım ve kendi ayaklarım üzerinde duracaktım....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAFTA AŞK
Teen FictionAsi başına buyruk bir kız ve her halukârda psikopatlığını konuşturan bir erkek... Arafta kalmış bir aşkın hikayesi...