BÖLÜM 1: DAZAİ'IN OMZU, ATSUSHİ "EMİN" ELLERDE

560 36 192
                                    

çalan telefonumu açtığımda henüz toplantı için hazırlanmaya başlamıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

çalan telefonumu açtığımda henüz toplantı için hazırlanmaya başlamıştım. arayan dazai idi, nerede olduğunu ise arkasından gelen seslerden açıkça anlayabiliyordum. "hey chuuya!" dedi neşeli bir sesle, bu adamın her zaman sonsuz enerjisi varmış gibime geliyordu. "aynı yerimizdeyim, seni bekliyorum." saatime baktım, akşamın 6'sında bir insan neden barda olurdu ki? fazla da içmezdi, karı kız ile de pek işi yoktu ama boş boş zamanını barda yemeye bayılıyordu deli herif. "biraz geç bitecek benim işim bugün." dediğimde hayıflandı ama fazla uzun sürmedi.

"olsun, bekleyebilirim. kaçta çıkacaksın?" bu toplantıya neredeyse tüm liderler katılacaktı haliyle süresi de içindeki adamların kıdemiyle orantılı biçimde artıyordu. "gece 11'i bulur dazai, sen bekleme istersen." dediğimde birkaç saniye düşündü. ben de dazai ile buluşmak istiyordum ancak benim için işim herkesten önce gelirdi, hakikatinde dazai için de işim benden bile önce gelirdi. fazla uzamayan sessizliği o bozdu, beni bekleyeceğini söyledi. her zamanki gibi vedalaştıktan sonra telefonu cebime atıp saatimi taktım ve evimden çıktım.

toplantı bittiğinde kafam davul olmuştu, büyük lider gelecek sene için iktidara kimin geçeceği konusunda epey kararsızdı; birden fazla seçeneğimizin olması onun gibi yaşlı bir adama ağır geliyordu elbet ancak toplantı sonunda çoğunluğun önerdiği adaya fikrinin bir nebze dahi olsa ısındığını bilmek bir süreliğine böyle uzun toplantıların pek de yakında olmayacağı anlamına geldiğinden beni rahatlatıyordu.

aslında sorun toplantının süresinde değildi, böylesine büyük ve kapsamlı olması yüzünden tüm liderler toplantıya katılıyorduk, katılan lider sayısı arttıkça entrika da bir o kadar artıyordu ve bu durum tarikata 16 yılını adamış olan bir adam için -ben oluyorum bu- oldukça rahatsız ediciydi. tanıdık barın kapısından girdiğimde tanıdık birkaç simaya dedektif nakahara olarak verdiğim selamlarımın karşılığını aldıktan sonra dazai'ın beni beklediğini bildiğim tarafa adımladım. onu bar tezgahının önünde, benim için tuttuğu sandalyelerin üzerine ayaklarını uzatmış alkolsüz mojito olduğuna emin olduğum buzlu içeceğini yudumlarken görmek benim için oldukça alışılageldik bir manzaraydı.

"selam." derken dikkatini çekmek için başka bir şey yapmama gerek olmadığını biliyordum, anında bacaklarını sandalyeden çekti ve bakışlarını dans pistinden bana çevirdi. "hoş geldin chuuya!" dedi hevesle, yüksek tabureye oturdum. "naber?" diye sordu. "işten çıkar çıkmaz mı geldin?" arkamdaki ufak sırt yaslama yerine dayanarak giysilerimi gözlerinin önüne serdim. "sence?" diye mırıldandığımda gözleri giysimi süzdü, silahım sırtıma batıyordu ve dik durdukça belim ağrıyordu ben de tezgaha yeniden kollarımı yaslayarak öne eğildim. "fazla yorgun görünüyorsun, bugün içkiler benden."

içki içmeyi severdim, alkole dayanıklıydım. dazai ile sık sık barda buluşsak bile o sadece mojito içerken ben de bir kadeh şarap yuvarladığımdan ortak bir içme serüvenimiz pek sık olmamıştı. "ama bu kez şarap içmek yok." dedi ben cevap vermeden. "şöyle kallavi bir şeyler yudumlayalım." bunu söylerken elindeki mojitoyu sallaması aşırı aptal bir görüntüydü dayanamayıp güldüm. "iste o zaman kallavi bir şeyler dazai efendi." dedim. "şeye ne dersin, en büyüğünden bir kupa bira?" sırıtmama göz devirse de alınmadığını anlamak pek zor değildi. dazai barmene sipariş verirken en azından bir kadeh şarap içmek istediğimi düşünerek çevreyi izledim. ucuzundan bile olsa bir kadeh şarap içmek isterdim ancak dazai'ı tanıyorsam yanarlı dönerli içkilerin renklerine aldanıp içeceklerin içindeki alkol oranını umursamadan dangıl dungul içecek ve benden de içmemi isteyecekti.

not 6 feet tall but super strong, soukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin