Blake'i özledim. Hem de çok. Umarım olduğu yerde iyidir. Onu tekrar görmek istiyorum.
Cennet muhteşem bir yer. Burada keder yok, acı yok.
Bir de burada gece olmaması garip.
Uyumayı da özledim sanırım. Zak ve ben burada tonlarca eğlenceli şey yapıyoruz. Cennete ilk girişimi hatırırlıyorum, kollarının arasına koşarken beni bekliyordu.
Her zaman kendime derdim ki, tıpkı yakın zamandaki gibi, Zak'i cennette gördüğümde çıldırırım ve sinirlenirim. Ama onu gördüğümde kesinlikle farklı bir tepki verdim.
Kollarına koştum ve mutluluktan ağladım.
*GERİYE DÖNÜŞ*
"Genesis" diye seslendi Zak bana. Cennetin kapılarının yanında toplanan akrabaların arasındaydım. Herkes neşeliydi ve mutluluk gözyaşları döküyordu.
Tabii ki tüm aileme merhaba demek istiyordum ama önce Zak'i görmek istiyordum.
Ailemin yanından koşarak geçtim ve Zak'in kollarına koştum.
"Aman Tanrı'm, Genesis," Zak gergince gülümsedi. "Seni çok özledim."
Ağlamaya başladım.
"Zak, seni tekrar gördüğüm için çok mutluyum!"
"Orada bir arkadaş edindiğini görmüştüm," dedi gülümserken.
"Evet, Blake," fısıldamıştım. "Onu özledim. Ama sonunda burada olduğum için çok mutluyum."
Bundan sonra, sonunda Zak ile sonsuza kadar vakit geçirebilecekmişim gibi görünüyordu. Bu sefer sonsuzluk kadar olacaktı. Aslında sonsuz olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Paradise With You (Dear You (Çeviri) serisi 3)
Short StoryDaha fazla acı yok, seninle cennetteyim [Eğer "Dear You" ve "Dear Genesis" kitaplarını okumadıysanız, bu kitabı anlamanız için önce onları okumanızı öneririm.]