evden sessizce çıktım.
genelde uyuyamadığım geceler kendimi uyumaya zorlamak yerine annem eğer evdeyse onu uyandırmadan usulca dışarı çıkarak yolda biraz dolaşırım.
bugünde uyuyamadığım bir gündü, saat 4:32 olmuştu ve ben kendimi sokakta yürür vaziyette bulmuştum.
geceleri sokağımız çok sessiz olduğundan uyumak için yeterli huzuru dışarıda toplaya biliyordum.
içimden şu evin oraya kadar yürüdükten sonra geri dönerim diye düşünürken solumdan ayak sesleri duydum.
dönüp baktığımda uzun dar bir köşede yanan sadece küçük bir lamba ve çöp bidonu gördüm. tam ilerleyecekken bir ses duydum, bu seferki insan sesiydi...
?: *kısık sesle* hey.. hey....
orası ne olduğunu göremeyecek kadar karanlıktı, korktuğum için bakmayacaktım ama merakıma yenik düşerek yavaş ve sessiz adımlarla koridorun içine girdim.
sesimi çıkarmaya bile korkuyordum, kelimeler ağzımda düğümleniyordu.
neden bunu yaptığımı bilmiyorum.....
izuku: orada kimse var mı??
... sessizlik.
çöp bidonuna yaklaşmıştım, ses sanki arkasından geliyor gibiydi. ellerim korkudan buz kesilmişti nefesim hızlanmıştı ama geri dönecek kadar cesaretim yoktu çünkü eğer biri varsa her türlü yakalardı.
yani bu sonum muydu?
hızlıca karar alıp aniden çöp bidonunun arkasına baktım, kimse yoktu.
rahatladım diyemem ama gerginliğim gitti.derken....
aniden kolumda bir şey hissettim..
bir.. iğne?...
ondan sonrasını hatırlamıyorum.
uyandığımda etraf simsiyahtı, kendime geldiğimde kafamda kese kağıdı olduğunu fark ettim. yani kaçırıldım mı? kim tarafından, neden??
korkuyorum, çığlık atacaktım ama bana vurup susturma ihtimalleri vardı, ayak seslerinden odada olduğumuzu ve doğruysam 4 kişinin odada olduğunu varsayıyorum.
topuklu giymiyorlar bot değil.. sanırım çizme? topukları yüksek değil gibi.. erkekler mi? ellerim arkadan bağlı ve bir sandalyede oturuyorum. karnımdan ve ayağımdan da ip ile bağlanmışım, bunlar... beni tanıyorlar mıydı? hedef miydim yoksa av mı??
kafamda deli sorular vardı, paniğe kapıldığım sırada kese kağıdını kafamdan çıkardılar. gözüme vuran ışık görüşümü biraz olsun kesiyodu, etrafa baktığımda küçük bir odada olduğumuzu rahatça söyleye bilirim. bana bakan 4 yüz vardı, tahminimin tutması beni mutlu etmedi.
en yakın olan yüze baktım. bana dik dik bakıyordu, kahverengi saçları düz ve bakımsızdı. kokusunu burdan alabiliyorum, kesinlikle alkol bağımlılığı var. bu iyiye işaret değil...
ikinci yüz bana odaklanmamıştı, daha çok işi bitsin de gitsin havalarındaydı, telefonda biriyle yazışıyor gibi.. saçları siyah hemde kömür rengi vardı
3. kişiye bakamadan odadan ayrılmıştı
4. kişi ise kafasında kapşonlu ile uyuyordu, yüzünü göremiyordum ama burdan bile söyleyebilirim ki o kesinlikle lider olandı. odada ki en baskın görünen oydu ya da ben abartıyorum. tam konuşacakken 1. yüz konuştu
1. yüz: heyy bakın burda kim varmış~ bir brokoli mi avladık yani?~
avlamak?? yani tanımıyorlar hm.. öylesine bir yakalama mıydı bu yani?
2. yüz: kapa çeneni arthur.
arthur: hey hey neden bu kadar sıkıcısın??
izuku: siz kimsiniz?? neden beni kaçırdınız?
2. yüz: burada soruları ben sorarım. adın ne?
izuku: .... izuku..
2. yüz: hm.. kesinlikle işimize yaramazsın.
izuku: kaçırdığın kişiyi özenle seçmeden mi kaçırıyorsun yani?
arthur: ooohoo kendinden emin biri bence iş görür
4. yüz: kapayın çenenizi
arthur: ... peki patron...
sesi.. gerçekten gür ve korkutucu..
ayağa kalktı ve bana doğru yaklaşmaya başladı. yaklaştıkça ışık yüzüne vurmaya ve yüzü netleşmeye başladı.
sapsarı saçlarıyla ve kan kırmızısı keskin gözleriyle bana dik dik bakıyordu..
sandalye aldı ve karşıma arkasına dönük bir şekilde koyarak oturdu.
bana bakmaya devam etti ve diğerleri sanki ondan komut beklermiş gibi sessizce yanlarda duruyordu
gözleriyle beni süzmeye başladı
4. yüz: kaç yaşındasın?
izuku: 17
4. yüz: ne iş yapıyorsun?
izuku: ... bunlar ne i-
4. yüz: soruma cevap ver
izuku *tırsar*: eee.. ünlü bir şirketin patronunun korumasıyım.
eğer onlara büyük görünürsem beni bırakırlar diye düşündüm bu yüzden yalan söylemem en iyisi. sonuçta keskin bir duyum var çoğu şeyi kapabiliyorum iş görürüm, gibi...
4. yüz: hmm.. yani, dövüşmeyi biliyorsun?
izuku: e-evet.
4. yüz: o zaman yakalanacağınıda biliyordun değil mi?
izuku: *düşünür* biliyordum.. ama kaçmam ölümümle sonuçlana bilirdi bu yüzden yakalanmayı seçtim. tahminimce yanında silah ve keskin 8 tane bıçak var öyle değil mi? (umarım doğru tahmin etmişimdir)
4. yüz: zekisin ha.. ama ünlü bir iş yerininse başımıza bela alabilirsin. bilemedim..
izuku: eğer bırakırsanız şirketimiz size para verebilir...
4. yüz: sen bence paradan daha değerli olabilirsin, yani şirketin parasını bırak böbreğinide satabilirim o sıkıntı değil, kaçırıldıysan bi boka yaramalısın değil mi?
ki zaten amaç seni para için kaçırmadık.izuku: neden peki?
4.yüz: gördüğün üzere 3 kişiyiz birde arabayı almaya giden biri daha var yani toplam 4 bu kadar az kişiyle diğer çeteleri alt edemeyiz en azından benim için değil ama ben her türlü kavgaya girmem kısaca bize adam lazım bizde milleti kaçırıyoruz olay bu.
izuku: yani.. benim size katılmamı mı söylüyorsunuz?
4.yüz: hayır
izuku: ...
4. yüz: tch* bize adam toplamalısın en az 40 kişi bulursan seni serbest bırakırız.
izuku: 40 kişi mi?!?!
4. yüz: itirazın mı var? *ciddi*
izuku: h-hayır.
4.yüz: güzel.. ve bir dahakine kendini büyük göstermek için yalan söyleme komik duruma düşüyorsun.
izuku: sen ne-
4.yüz: dövüşmeyi bilmediğin apaçık ortada ve dylan seni geçenlerde markette çalışırken görmüş, yani bir kasiyersin ve bize büyük görünmek için yalan mı söylüyorsun?
dylan? ha şu beni umursamayan çocuk... gerçekten mi!?
izuku: ahaha.. şey ben.-..
dylan: iyi deneme ama bir dehaya göre saçma bir hata yaptın izuku
sanırım iyice sıçtım.. sadece tanrıya dua edip buradan kurtulmak istiyorum...
devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni "benim" yapmak istiyorum [BAKUDEKU]
FanfictionKonu: bakugou ve kaçırılan izukunun arasında geçen hikaye ⚠️(ikinci watt eserim anlamsız olmus olabilir öylesine yazımdır + yazılan hikayeler akla gelen şeylerdir üstüne çok düşünülmemiş ve taslak oluşturulmamıştır.)⚠️ TW: kan, şiddet, argo ve 🔞...