Yolculuk

167 18 9
                                    

sabah olduğunu perdeden vuran güneşin ışıklarıyla anlayabiliyordum, gözüme gelen  ışıklar benim alarmım gibiydiler. daha fazla uyuyamayacağımı zaten zor uyuduğumu düşünerek doğruldum.

bir gariplik vardı, odamdaki all might figürleri yerine sanki pahalı bir beş yıldızlı oteldeki odalarda kalıyormuşum gibi dizilmiş bir oda vardı karşımda.

gözümü ovaraktan soluma döndüm, içimden küçük ama etkili bir çığlık attıktan sonra olayları idrak etmeyi başardım.

kacchanın evindeydim, hemde aynı yatakta..

zaten biliyordum ama ben bunu uyku sersemi unuttum hehe....

asıl sorun şimdi bu erken saatte ne yapacağımdı.

uykusunun derin bir zamanına denk gelmişimdir umarım diyerekten yataktan ayrıldım.

ses çıkmadığına göre lütfum gerçekleşti, bu bana yağmurlu havada gri, bana büyük gelen bir ceketle dışarı çıkıp yürüyüş yapma fikrini anımsattı.

tamda bu anları hayal ederken kacchanın alarmı çaldı, zilin sesi daha bana ulaşamadan alarmı çoktan kapatmıştı. yataktan doğruldu ve uyku sersemi eliyle benim yattığım yeri yokladı, bir gariplik olduğunu sezmiş olsaki gözleri bir anda pörtledi. tam odadan çıkmayı planlarken ayakta dikilen beni fark etti ve azda olsa panik atak geçirmekten kurtulmuştu.

hem dışarı çıkamamanın hüzünü hemde çalışmaya gideceğimin gerçeğiyle yüzleşmem zor oldu. gitmek istemiyordum fakat bu insanların sağı solu belli olmaz, her an yolda bıçak saplı bir halde bulunabilirim. bu yüzden kendime bakabilmem açısından biraz olsun dövüş öğrenecektim bugün.

"hey az kalsın güvenliği arayacaktım. neden ayakta dikiliyorsun?"

"güvenliği mi arayacaktın? yatağında olmadığımdan mı?"

"ne? hayır sadece, kaçırılma olayları  sadece sokakta ya da gece saatlerinde işte herneyse. kaçırıldığını düşündüm bu kadar."

"hm.. dylan beni almaya gelecek mi?"

"ben götüreceğim." *ciddi*

" ... tamam..?"

"hazırlan şimdi, şu dolaptaki kıyafetler senin evinden ve benim hediye olarak aldığım kıyafetlerden var. onlardan birini giy ve aşağı kata gel."

*aşağı iner*

hediye..? derken- neden bana hediye alacak olsun ki? o kadar değerli bir çalışan mıyım acaba...

*giyinir ve aşağı iner*

"böyle geç ve yemeğini ye, spor yapacağın için enerji lazım."

"sen yemeyecek misin?"

"..ben tek öğün yiyorum."

". . ."   *bir şey diyemez ve suratına bakar*

"kişisel sebebim olduğu için boşver ve kendi sağlığına odaklan, benden daha çelimsiz ve güçsüzsün, sanırım seni iyi beslemem gerekiyor.."

"hey! bu ağırdı..."

"hahaahh yemeğin soğuyacak hadi bitir artık"

*spor salonunda* 




  "tamam şimdi giyindiğine göre dylan'ı bekleyeceksin, buradan BENDEN izinsiz ayrılmak yok, anladın?"

"ugh.. anladık git işini hallet sen" *kızar*

*kacchan gittiğinde*

uggh bu adamı anlayamıyorum, hayır korktuğumdan tepkide veremiyorum.
neden bu kadar BEN aşığı? sanki kardeşi... hayır sevgilisiymişim gibi davranıyor!?

izin almadan onsuz dışarı dahi adım atamıyorum, kötü insanlardan beni koruyan bir mafya adamıyla aynı evde!...
düzeltiyorum. aynı YATAKTA YATIYORUM?!

bundan daha tehlikesini görmedim ben...

tamam bu benim açımdan iyi bir mafya olabilir, ama hayatımda bu kadar fazla korumacı bir insan görmedim.. en azından iki günlük insanlara karşı böyle davranan...
belkide-... yok ya hayır imkanı yok....

neyse ne şu aptal dylan nerede kald-

"erken gelmişsin bakıyorum"

"ah-.. evet erken bıraktı beni"

" kim?"

"oh kacchan"

" ne.."

"AH yani sizin patronunuz olan adam"

" . . . bakugou mu demek istedin? dil sürtmesini anlarımda adama da kaçççah demezsin"

"evet!-... ne.."

"neyse hadi derse geçelim"

adı... bakugou muymuş... ve ben bunu daha yeni öğreniyorum.. vay be

*ders bitince*

aghh her yerim ağrıyor yürüyemiyorum bile...

"eve gitmeyi planlıyor musun yoksa burada oturmaya devam mı edeceksin?"

"kalkamıyorum ki... kac- yani bakugoudan birini çağırtmasını söyler misin? seni yormayayım şimdi"

"bencede yorma"

"....."

*kacchan gelir*

"hey! napıyorsun yerde aptal üşüteceksin terlemişsin bide"

"öyle buldum oturayım dedim kacchan.."

"tch neyse elini ver"

"huh ne beni sen mi götüreceksin?"

"geldim işte ver elini"

"ha.. tamam"

"aghh!"

"k-kacchan napıyorsun indir beni düşeceğim"

"aptal yürüyemediğini söyledim geldik seni taşıyoruz daha ne istiyorsun"

"uhh.. yavaş git..."

"tch"

*arabaya bindirir*

. . . acaba muhabbet falan açsam mı? çok sessiz ortam...

"umm bakugou-"

"nededin sen?"

"yani şey- ÖNÜNE BAK!!!"

"siktir-"

...

  devam edecek?

Seni "benim" yapmak istiyorum [BAKUDEKU]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin