Üçüncü Bölüm - Anlaşma

219 36 137
                                    

T. Maggie: Gideceğin adresi yolluyorum.

Adresi aldıktan sonra telefonumun sağlam kalması için yanımda taşıdığı sırt çantasına attım. Bu en sevdiğim ve tek çantamdı aslında. Maggie'nin bana aldığını söylediği ama kendisinin kullanmayı bırakıp verdiği çantalarını saymıyordum. Ona defalarca kez kol çantası takmayı sevmediğimi söylediğim halde aynısını yapıp duruyordu. O sabah neden öfkeli ve aksi olduğumu bilmiyordum ancak bazı tahminlerim vardı;

Bir, Louis iletişime geçebilmek adına bana telefon numarasını vermek yerine menajerime, kendi menajerinin kartvizitini vermişti. Benimle direkt iletişime geçmediği için, şimdi tek başıma bilmediğim bir yere gitmek zorundaydım.

İki, Louis'i on sekiz yaşımdan sonra ilk kez, yani yedi yıl sonra yeniden görecektim.

Buluşma saatine neredeyse on dakika kalmıştı. Ve ben, bilerek geç kalmak üzereydim siyah kaskımı başıma geçirirken. Şehrin dışına ilk kez motorla çıkışım değildi bu. Henüz istediğim o arabayı alabilecek kadar para biriktirdiğim söylenemezdi. Param olsa da, önceliğim evden yana olurdu üstelik. Daha fazla oyalanmadan atladım siyah hız motorumun üzerine. En azından trafiğe yakalanmayacağımı biliyordum.

Randevuya tam yarım saat geç kalmıştım binanın arkasındaki alana motorumu bıraktığımda. Kaskımı pedala asılı bırakıp, hemen üzerimdekilere çeki düzen verdim elimden geldiğince. Daha o andan gerilmiştim yeniden. Ayrıca üstümdekiler de rüzgardan dolayı mahvolmuştu. Daha çok oyalanmadan binaya yaklaştım, gözlerim Louis'i arıyordu. Eğer onu gerçekten partide görüp yanına gittiysem belki de bu ilk görüşmemiz sayılmayacaktı. Kapıyı resepsiyonist açınca, içeride hızlıca ava çıkan gözlerimi kontrol altına alıp adama döndüm. "Randevunuz var mıydı?"

"Evet, Louis Tomlinson'la." Sırt çantamın askısını sıktım fark etmeden ismini söylerken.

"Buyrun, bu taraftan." Büyük bir restorantı andırıyordu içerisi. Bir sürü boş masa vardı yine de birileri piyano çalıyor ve aynı zamanda arkada duyulan sakin bir şarkı da vardı. Neredeyse binayı boylu boyunca yürüdükten sonra, adam bir şey demeden yanımdan ayrıldığında o anın gelip çattığını anlamıştım.

Louis beni gördüğünde nezaketen ayağa kalktı ve hiç düşünmeden elimi sıktı. En azından bu konuda biraz profesyonel olması sevindirmişti, garip bir şekilde. "Merhaba, Harry. Ben de tam kalkmak üzereydim. Motorunla gelmek uzun sürmüş olmalı." Cam kenarındaki koltuğuna oturup aşağıda duran motorumu gösterdi. O an, biraz önceki tüm hareketlerimi gözden geçirip rezil olduğumu fark ettim. Rahatsızca yerime oturdum bu yüzden, yüzümü ekşiterek.

"Vaktinde geleceğini düşünmemiştim çünkü." Sinir bozucu olma konusunda ona eşlik ettim. "Meşgul birisin sonuçta. Ben de ona göre gelmek istemiştim."

"Neden böyle düşündün ki? Eskiden geç mi kalıyordum yoksa?"

Daha oturalı birkaç dakika içerisinde hemen geçmiş konusunu açtığı için sinirle yumruklarımı sıktım masanın altında. Gönderme yapmasını bile istemiyordum. Ben yapabilirdim, ancak onun buna hakkı yoktu. "Tam aksine. Erken bile oluyordu." Garson gelip siparişlerimizi aldığı sırada kendi kendime mırıldanışımı anlamamıştı neyse ki. Kendine likörlü kahve söyleyip seçimi bana bırakmıştı. Düşünmekle uğraşmamak için aynısını istedim yalnızca. "Görüşmeyi kabul ettiğin için teşekkür ederim."

Garson gittikten sonra koltuğunda geriye yaslanıp beni izlemeye başladı uzun bir süre boyunca. Ve bu esnada, eli çenesinin altındaydı. "Gerçekten senin senaryon mu?" Ne demek istediğini anlamayıp başımı tabii ki demek yerine başımı salladım. "Dürüst olacağım, bir önceki filmini görmüştüm. Hatta şu festivale katılan." Vay canına, demek beni görmüştün ekranda. "Sonra filmi izleyeceğim demiştim ama hala izleyemedim. O yüzden merak ettim." Konuşmasının sonunda beni hayalkırıklığına uğratınca iç çektim sessizce. İnsanlar neden filmimi izlemiyordu? "Neler yaptın bunca zamandır Harry? Partide de sordum ama çok sarhoştun." Güldüğü zaman eli nihayet çenesinden düşmüştü.

After Years (finally, found you) | LarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin