Öncelikle hepiniz çok tatlısınız ve hepinizi yedim şuan! Diana'm gibi sizde bu bölümde barışmalarını bekliyorsanız üzgünüm ama daha değil. Biraz bekleyeceksiniz.
"Taehyung!" Hoseok'un aniden sesini yükseltmesiyle yan tarafımızda olan masalardan bazıları bize dönerken oldukça sakin bir şekilde başımı kaldırmış, arkadaşıma bakmıştım. "Ye şunu. Açlıktan ölmek mi istiyorsun?"
"Aç değilim."
"Sana 'Aç mısın?' diye sormadım fark ettiysen!"
"Bağırmasana." diye söylendi Seokjin ama Hoseok onu umursamadan ateş püskürttüğü gözlerini üstümden çekmedi.
"Bağırtmasın o zaman." Her zaman yediğim tostu ve Seokjin'den çalıp durduğum meyve suyuyu önüme itti. "Ye şunu."
Kafamın dağılması, odağımı değiştirme amacıyla okuduğum kitabın arasına ayracımı yerleştirdim. Masanın kenarına bıraktım dikkatlice. Üstümdeki kırmızı gözlere bakmamaya çalışarak tostu elime almıştım.
"Yiyorum." dedim küçük bir ısırık alarak. "Kızma."
"Tatlı tatlı konuşarak beni kandıramazsın. Büyük ısırıklar al ve hepsi bitecek. İki haftadır doğru düzgün yemek yemiyor, döveceğim en son."
"Canisin." diyen Seokjin'e katıldım başımı sallayarak ama daha iki dakika olmadan ondan da azarlar yemeye başlamıştım. "Sende aptalsın. Yemek yemeyeceksen niye yaşıyorsun? İnsanların dünyaya gelme amacı tüketmektir ve benim en çok tüketmeyi sevdiğim şey yemektir. Yemek yiyeceksin, o kadar."
Yediğim tostu gözüne sokarcasına yüzüne yaklaştırdım. "Bak, yiyorum."
Bilmiyorum ama bir şekilde iştahım kesilmişti. Eskisi gibi istekli yemek yemiyordum. Aslında bakarsam hiçbir şeyi istekli yapmıyordum artık. Ders dahi çalışmıyordum ve yeni biten sınavlarımın birkaçından kalmıştım. Umrumda olduğu pek söylenemezdi.
Kalmışsam kalmıştım işte. Ne önemi vardı?
Sadece kitap okuyup dünyadan soyutlanmak istiyordum. Yoksa düşünmekten başım şişiyordu ve baş ağrısından hiçbir şey yapamayacak hale geliyordum. Bende elimden geldiğince düşünmeyi engelliyordum. Kitap okuyarak, müzik dinleyerek ve uyuyarak yapıyordum bunu.
Başarıyordum da.
Seokjin'den çektiğim tostu istemeye istemeye yerken ikisininde bakışları üzerimdeydi. Son zamanlarda doğru düzgün bir şey yemediğim için artık böyle kontrol altındaydım onlar tarafından. Hatta öyle ki yeni barışan ama arkadaşlarımın haberi olmayan annelerime bile durumu söylemişlerdi. Evde tonlarca yemek görüyordum. Hepsini yemek istesemde midem bu konuda benimle aynı fikirde olmuyordu.
Aklıma gelen annelerimin barışma olayıyla gülümsemiştim. Yejin annem, Damhee annemin dediklerini kabul ederek Jeongyu'yla aynı güne denk gelecek şekilde randevu almıştı. Araları iyiydi diyebilirim. Bu adımla Damhee annem yardımcı oluyordu ona ve Yejin annem bana karşı ılımlı davranıyordu.
Olanlar yüzünden mi ılımlıydı, ben son zamanlarda ciddi olarak içime kapandığım için mi yoksa içinden geldi için mi bilinmez. Sebebiyle de ilgilenmiyordum. Bana zarar vermediği sürece sorun yoktu. Sorgulamayı bırakmıştım ve cevabını öğrenme gibi bir amacım yoktu.
Karşımda oturan iki arkadaşımın olanlardan haberi olmadığı için Jungkook'la ayrılmam yüzünden, ek olarak okulda dolanan Jungkook'un delta olduğuna dair söylentilerden kaynaklı olarak böyle olduğumu düşünüyorlardı.
Benden sakladığı için kızıp ayrılmıştım. Herkes böyle biliyordu ama sadece bu değildi ki.
Kimseye açıklama yapacak halim yoktu. Sadece uyumak istiyordum. Yorgun hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Make Love
General FictionDelta Jeon Jungkook, kalbini omega Kim Taehyung'un ellerine vermişti.