final with truth

204 26 33
                                    

Sufjan Stevens, Fourth of July

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sufjan Stevens, Fourth of July

O günün üstünden ne kadar zaman geçti emin değilim. Durmak bilmeyen aramalar, mesajlar ve zil sesleri artık sinirimi bozuyordu.

Sua ne haldeydi ondan bile haberim yoktu. Çıkmamıştım evden, çıkamamıştım. Kendimi ne ara bu kadar kaybettiğimi düşündüm hep. Resmen kendime acımıştım, nasıl bu kadar aptal olabilmiştim?

Sua ile birbirimize yabancılaşacak kadar kaptırmıştık kendimizi, düşman kesilmiştik. Ne için? Sadece bizi parmağında oynatan iki piç kurusu için.

Daha fazla böyle yaşayamazdım, önüme bakıp gereksiz şeyleri bir kenara atmam gerekiyordu. Telefonu elime alıp Jisung'u aradım.

"Chaerin?!" Endişeli miydi?

"Konuşma zamanı Han Jisung." Derin bir nefes aldı.

"Buluşma yerimize gel, bizi orada bulamazlar." Alayla güldüm. Buluşma yerimiz ha? Yüzüne kapattım.

Hanguk Hotel, 88. oda.

Duşa girdim, hiç özenmeden normal bir kombin yaptım. Makyaj ile uğraşmadan günler sonra kendimi dışarıya attım. Bir otobüse atladım ve 20 dakika sonra oradaydım.

İçimde gram istek olmadan kapıyı tıklattım. Biliyorum, buraya benden çok önce gelmiş bekliyordu. Kapıyı heyecanla açtı.

Tek mimik oynatmadan içeri girdim.

"Otursana-"

"Neden yaptınız?" Direk konuya girmem ile derin bir nefes aldı.

"Sadece arkadaş ortamında şakası dönen bir şeydi, ve bir baktık ki biz çoktan kendimizi kaptırmışız."

Alayla güldüm. "Şaka öyle mi?"

"Ben, beni sevdiğine inandım Jisung ve bu yüzden kardeşim dediğim insana düşman oldum."

"Kardeşin dediğin insanın sana ne yaptığını sende biliyorsun."

Bir adım yaklaştım. "Siz olmasaydınız bunların hiç biri olmayacaktı."

Sessizleşti. Susmasını isteseydim burada olmazdım değil mi? Kırgınlıkla tekrar konuşmaya başladım.

"Eğlendiniz mi bari?" Konuşmuyordu, susuyordu.

"Konuşsana! Konuş!" Ağlıyordum. Aynı zamanda göğsüne bir kaç yumruk geçiriyordum.

"Cidden hiç mi sevmedin?" Yere çöktüm. Hıçkırarak ağlamaya başladım. Hala konuşmuyordu.

"Günlerdir arayıp duruyorsun! Ne için? Susmak içim mi? Konuşsana!"

Önüme çöktü ve kollarımı tuttu.

"Seni seven hep bendim Chaerin! Chan da kim? Seninle oyun oynayan asıl kişi Chan'dı!"

Şaşkınlık ile ağlamaya devam ettim, susan taraf bu sefer ben olmuştum. Her şey daha da garipleşiyordu.

"Seninle geçirdiğim ilk gece, saatlerce tepki vermeden dayak yedim ben! Chan'nın kim olduğunun farkına var diye neler yaptım! Ama o kadar aptalsın ki hiç bir şeyi anlamadın Chaerin!"

Kollarımı bıraktı ve kendini serbest bıraktı. Yere uzandı yorgunlukla. "Seni çok sevdim Chaerin. Sen beni hiç fark etmedin."

"Peki ya Sua?" Alayla güldü.

"Her şeyden haberi vardı. Kardeşim dediğin insanın kim olduğuna bir bak."

Ayaklandı ve benide kaldırdı yavaşça. Ellerimi tuttu.

"Sana zarar gelmemesi için çok uğraştım, ama beceremedim. Seni de, kendimi de, bizi de bitirdim. Şimdi eğer bir daha beni görmek istemezsen anlarım."

"Jisung-"

"Özür dilerim, Chaerin."

Gözlerimiz mekik dokurken ne yapmalıydım bilmiyorum. Onu affetmek istiyordum, ama yapmalı mıyım diye durmadan düşünmek yoruyordu. Her şeyi, herkesi boşverip sadece istediğimi yapsam ne kaybederdim?

Dudaklarına tam anlamıyla yapıştım. Karşılık vermişti. O an kafamdakilere son verdim.

Benim kaybedebilecek bir şeyim yoktu, kendim dışında. 22 yıldır bu bedendeydim, ve bu bedenden başka gidebileceğim bir yer yoktu. Kendimi kaybedemezdim.

Ayırdım dudaklarımı yavaşça, derin nefesler aldım.

"Kendine iyi bak Han Jisung."

.
Son
.

Beğendiniz bir kurgu olduğunu umuyorum herkese teşekkür ederim 🥺💗

Diğer kurgularda görüşmek dileğiyle...🦋

🦋

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Meet me at our spotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin