Tabii ya, Akane öldü.
"Kendine gel diyorum sana, duymuyor musun aptal!" Yüzüme tekrardan inen sert bir yumrukla sarsıldım. İnui bana ilk defa elini kaldırdı. İkimizi ayırmaya gelen Takemicchiyle burnumu sildim. "Durun artık!" Gözlerimi İnuiyle birleştirdiğimde o ağlıyordu. O ilk defa ağlıyordu ve benim yüzümdendi. "Siktir git, Koko! Cidden siktir git! Katlanamıyorum artık sana!" Takemicchi onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Ben ise hiçbir şey diyemiyordum yahut yapamıyordum. Takemicchi bana döndü. "Koko şimdilik gitsen iyi olur, sakin bir kafayla konuşursunuz bunları." Mimik oynatmadan arkamı dönüp gittim.
Neden her şey böyle olmak zorundaydı, her şey benim suçum muydu? İnui'nin ağlaması, Akane'nin ölmesi. Benim suçum mu?
Tanrım, senden bir şans daha istiyorum lütfen.
--------------------------------------------------
Kütüphanede tanıştık, on yaşımızda. İnuiyi sıkıcı bir kitap okuyordu, elini tutup o bunaltıcı yerden çıkarıp birlikte akşama kadar oyun oynadık dışarıda. Kendimizi o kadar kaptırmıştık ki isimlerimizi bile sormayı unutmuştuk birbirimize. "Ah!"
"Hm?"
"Adın ne!"
"Seishu İnui. Senin?"
"Hajime Kokonoi. Memnun oldum İnui!!"
"Ben de."
İki sene boyunca her gün birlikte oyunlar oynadık. Üçüncü sene onunla okuldan eve giderken bir gün Akaneyle tanıştım. Büyüleyici bir güzelliği vardı, İnuiye çok benziyordu. Tanışmamızdan sonra Akaneyi görebilmek için her gün onlara gittim. Hem de bir gün cesaret edip ona evlenme teklifi ettim. Büyüdüğünde benimle evleneceğini söyledi. Dünya'nın en mutlusuydum o gün. Ta ki geceye kadar. Birden bire ev yanmaya başladı, koşarak içeri girdim ve yer de gördüğüm Akane sandığım İnuiyi kucaklayarak evden geri çıktım. "Akane-san?" Fakat ceketimi üzerinden kaldırdığımda karşımdaki İnui ile dehşet içine düşmüştüm. "Karıştırdın, ben Akane değilim." Ekipler gelerek evi söndürdü, ambulansla Akaneyi ve ailesini hastaneye götürdüler, İnuiyide. Tir tir titrerken eve gitmek zorunda kaldım. Birkaç sene Akane komada kaldı.
"Hangi çiçeği alayım ona, İnui?"
"Kes şunu artık, aldığın çiçekler solup gidiyor yazık değil mi?" Onu umursamazlıktan gelerek bir buket papatya alıverdim ve hastaneye doğru yola koyulduk. "Akane-san için kırk milyon yeni toplayacağım." Hastane'nin sessiz koridorunda odaya doğru ilerliyorduk. "Koko..." Cümlesinin devamını duymazdan gelip odaya girdim. Akaneye aldığım solmuş çiçekleri çöpe atarak yenilerini komidine koydum. "Biz geldik, Akane-san." Yanına sandalye çekip oturdum. "Her zaman aynı çiçeği alıyordum, bu sefer papatya alayım dedim. Beğendin değil mi?" Akaneden ses gelmiyordu ama ben sanki cevabımı alıyordum. "Bir gün bu çiçekler düğün çiçeğimiz olacaklar." Hafifçe gülümsedikten sonra tebessüm ederek hafifçe sızlandım.
"Uyanmayacak Koko, sen de vazgeç artık."
"Kes sesini." Göz yaşlarım seller gibi akmaya başladı yanaklarımdan. "Siktir." Başımı yere eğerek kolumla sildim. Ağlarken daha da ağladım, daha da ve daha da. İnui'nin adımlarını bana doğru geldiğini ve birkaç adım sonrası bedenini yanımda hissettim. Ne yaptığımı anlamadan hızla gövdesine sarılarak hıkçır hıkçır ağlamaya başladım. O da bana sarıldıktan sonra sessiz çığlıklarını atıyordu. O hiç ağlamıyordu.
Odadan çıktığımızda kendimi tamamen toplamıştım. "Ağladığımı kimseye söyleme."
"Söyleyeceğim."
"İnui!"
"Ne var!? Çok komik ağlıyordun!" Hafifçe güldüğünü gördüm. O gerçekten Akaneye çok benziyordu. Etkilendim, bir süre hareketsiz kaldım. "Koko?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
karahindiba // kokonui
Novela Juvenilseni mutlu edeceğim! [one shot, düz hikaye] tamamlandı-03062022