Günlerdir doğru düzgün uyuyamıyordum. 2 senedir oradan oraya gidip duruyorduk. Şimdi ise bir deniz kıyısında fenerdeydik. O mektuplar geldikten sonra defalarca, binlerce aynı mektup tekrar geldi. Ne mektubu olduğunu bilmiyorduk. Ama nereye gitsek oraya geliyordu. Gece 00.00 olmak üzereydi Harry ve benim 15. yaş gününe girmemize son birkaç dakika kalmıştı. İkimizde uyumamıştık. Dudley'nin kol saatinden saate bakıyor bir yandanda Harry ile fisıldaşarak konuşuyorduk. İşte saat tam 00.00 olmuştu. "İyiki doğdun, iyiki varsın dünyanın en iyi ikizi" dedim Harry'ye. Sarıldık. "Sende iyiki doğdun bebeğim" dedi Harry. Onu çok seviyorum. Bir anda kapı önümüze doğru devrildi. Dışarıda şimşek çakıyordu. Harry ile hemen duvarın arkasına saklandık. Korkmuştum. Dudley ayakta kalmış altına kaçırmıştı. Gülmemek için zor duruyordum ama korkuyordumda. Sıkı sıkı Harry'nin elini tuttum.
Gelen dev gibi bir adamdı. Konuştu dev adam "Harry görmeyeli ne kadar çok değişmişsin, Y/N nerede?" Dedi. Dudley'e Harry demişti. Ya da beni ve Harry'i nereden tanıyordu? Kimdi bu adam?
***Anne ve babanızın trafik kazasında ölmediğini, birer büyücü olduğumuzu öğrenmemizin üzerinden tam 1 hafta geçmişti. Adının Hagrid olduğunu öğrendiğim dev adam bize herşeyi anlatmıştı. Hogwarts adlı büyücülük okuluna gitmemize sadece birkaç saat kalmıştı. Bavullarımızı aldık ve istasyona doğru gittik. Çok heyecanlıydım. Hagrid bizi bırakmıştı. Harry ile peronlara bakıyor numaralarımızı arıyorduk. Ama hiçbir yerde yoktu. En sonunda bir kadının "muggle" dediğini duyduk. Büyücüler insanlara muggle dedigi için hemen kadını takip ettik. Yanında turuncu saçlı 4 çocuk vardı 3'ü erkekti ve 2'si birbirinin tıpatıp aynısıydı. Usulca Harry ile yanlarına gittik. Arkalarından öylece bakıyorduk. İkiz olduğunu tahmin ettiğimiz olanlardan biri duvardan içeri geçti. Şoka girmiştim. Harry'ye baktım. O da şaşırmışa benziyordu. Bana baktı. En sonunda bizim yaşımızda olan biri kalmıştı. O da duvardan geçti. "Nasıl geçeceğinizi bilmiyor musunuz çocuklar?" dedi sevmili bir ses tonuyla az önce gördüğümüz turuncu saçlı kadın. "Evet" dedik Harry ile aynı anda. Kadın bize gülümsedi ve "panik yapmayın duvardan gececeginize inanırsanız geçebilirsiniz" dedi delirmisler diye geçirdim icimden. Harry elimi tuttu ve duvara doğru koşmaya başladı ben ise korkmuştum. Gözümü kapattım. Tekrar açtığımda farklı bir yerdeydik. Büyülenmiş gibi etrafa bakıyordum. Hogwart treni buydu demek ki. "Neden bir anda çekiyorsun Harry!" Dedim. Harry kıkırdadı "e öbür türlü gelmeyecektin bilmiyorum sanki" dedi. Güldüm. Hogwarts yolcusu kalmasın diye bir ses duydum ikimizde trene depar atarak koşuyorduk. Trene geçmiştik boş bir yere oturduk. Dışarıya bakıyordum. Vagonun kapısının açılmasıyla oraya doğru baktım. Gelen duvardan geçmeden önce gördüğümüz turuncu kafalı çocuktu. "Başka boş yer yokta buraya oturabilir miyim" dedi heyecanla. Sesi peltek gibiydi. Gülümseyerek başımı salladım. Harry'nin yanına oturdu. Elini uzattı ve "Ben Ron, Ron Weasley" dedi. Harry elini tuttu ve gülümseyerek "Bende Harry, Harry Potter" dedi. Çocuk uzaylı görmüş gibi Harry ve benim suratıma bakmaya başladı. "Siz Potter ikizlersiniz!" dedi Ron aydınlanma yaşamış gibi. Başımı salladım ve elimi uzattım. "Ben Y/N, Y/N Potter" dedim sevimli gözüktüğünü düşündüğüm bir ifade ile. Ron memnun oldum dedi. Harry ile sohbet etmeye başladılar. Ardından vagon kapısı sertçe açıldı. "Yuh" dedim. Ağzımdan kaçmıştı. Gelen kişi ise sarı saçlı-tam olarak sarı değil beyaz gibide- mavi gözlü bizim yaşlarımızda olduğunu tahmin ettiğim biriydi. "Ooo aptal Weasley'de burdaymış" dedi alaycı bir tavırla. Tam sinirle lafa atılacaktım ki Ron konusmaya başladı. "Senin burada ne işin var Malfoy" dedi Ron sinirle. Ama adının ya da soyadının Malfoy olduğunu öğrendiğim çocuk ona aldırış etmedi. "Potter'lara bir bakayım dedim" dedi gözlerini bir benim bir Harry'nin üzerinde gezdiriyordu. Malfoy "Bulanık Granger nerede" diye sordu. Bulanık ne demek bunu öğrenmiştim Granger ise Hermione'ydi Ron geldikten bir süre sonra gelmişti. Onu çok sevmiştim. Ama bulanık demesi beni çileden çıkarmıştı. Ayağa fırladım. "Sen kendini ne zannediyorsun? Malfoymusun nesin bilmiyorum ama bir daha onlara laf atmaya kalkarsan seni mahvederim" dedim sinirle. Gülmeye başladı. Sonra bir anda gülmeyi bırakıp yaklaşmaya başladı. Ne yapıyordu bu aptal. "Ne yaparsın bir daha söylesene" o an bir karar vermem gerekiyordu. Ya suratına bir yumruk çakacak ya da alay etmesine izin verecektim. Tabii ki birinci seçeneği seçiyorum. "Bunu" dedim ve suratının ortasına bir yumruk attım. Bir anda yüzünü tutmaya başladı. "Bir daha bizden birine bulaşmaya kalkışırsan daha beter yaparım" dedim. Kulağına doğru yaklaştı. "Bu iş burada bitmedi, bunu babam öğrenecek Potter" dedi ve yandaşlarınıda alarak gitti. O gider gitmez gülmeye başladık. Bir yandanda taklit ediyorduk "Bunu babam öğrenecek Potter" Gülmekten nefes alamıyorum.
***
Bina secimleri için büyük bir salondaydık. Harry Gryffindor çıkmıştı. Bende Gryffindor olmak istiyordum. Sıra bana geldiğinde sakince sandalyeye oturdum. Tüm gozlerin üzerimde olması beni rahatsız ediyordu ama aldırış etmemeye çalıştım. Şapka bir anda bağırdı. "Slytherin"🌻
Bu bolumde bitti. Sizce Draco nasıl bir tepki verecek?
Oylarsaniz sevinrim