Bu hikayeyi yazarken birazcık kendi hayatımdan esinlenerek yazdım o yüzden benim için değeri bir başka olacak, profesyonel bir yazar değilim... Yazmak için yazanlardan da olduğunu düşünmüyorum... Sadece kendi benliğini kaybeden bir kızın neler ortağa çıkaracağını görmek için yazıyorum umarım beğenirsiniz sizi seviyorum :)Sizce aşk kelimesinin karşılığı nedir?
İki ayrı cinsin birbirine karşı duydukları bedensel ve ruhsal sevgi mi? eğer öyleyse bu gerçekten saçmalık her aşk bir gün biter. Çünkü bunu kendi gözlerimle gördüm. Annem ve babam 15 yıllık evli bir çiftti aşklarının sonlanması babamın başka bir kadınla kaçmasıydı.Hala tam olarak nedenini bilmiyorum bir insan neden eşini ve çocuğunu bırakıp kaçardı ki? O zamanlar 12 yaşında bir kızdım tam olarak ta kesin bir cevabım yok, ne size ne de kendime, babamın bizi neden terk ettiği hakkında. Bunun altında gizli bir şey yattığını çok iyi biliyordum, çünkü annem bunun hakkında pek konuşmazdı. Bende pısırık içine kapalı bir kızım sorgulamak ve üstüne gitmek istemedim. Aslında annem ve babam birbirini çok severek evlenen bir çiftti hatta babam annemi kaçırmaya bile aklına koymuş annem anlatırdı, ve babam aklına koyduğunu yapıp annemi kaçırmıştı sonrada evlenip dünya evine girmişler... Keşke de girmeselerdi olan bana olmuştu şu anda 18 yaşındayım ve ne gençliğimi yaşayabiliyorum ne de özel hayat olarak adlandırdığımız bir hayatım var. Küçük yaşımdan beri okul harçlığımı çıkarmak için çalışıyorum ve evin birçok ihtiyacını ben karşılıyorum. Annemi soracak olursanız çalışmıyor evin bütün her şeyi ile ben ilgileniyorum ve gün geçtikçe anladığım tek şey babamın bizi terk etmesi ile birlikte annemin bana olan bakış açısı. İlk başlarda bir problem yoktu beni kollar, sever yanında yatırırdı onunla parka gider yemek yapardık hatta daha fazlası. Güzel bir anne kız ilişkimiz vardı. Fakat bir gece anneme telefon gelmesiyle olan olmuştu. O gün sofrada yemek yerken annem dolu gözleriyle bana bakmıştı, sadece bakmıştı ama o bakış ömrümden ömür götürmüştü...
İşte o zamandan beri annemin başımı okşadığını bana iki güzel cümle kurduğunu bile hatırlamıyorum. Bir keresinde ona doğum gününde pasta yapmak istemiştim ve yapmıştım da o gün okulu bile asmıştım şaka gibi. Fakat o teşekkür bile etmeden pastadan bir dilim alıp koltuğun başına geçip arka sokaklar izlemeye başlamıştı. Yatağıma geçip ağlamaktan gözlerim harap olmuştu nedenini bile sormamıştım....
Aslında annem üstüme çok düşkün bir kadındı diyorum ya işte babamın gidişi ikimizi de mental olarak sarstı bazen düşünüyorum da acaba babam benim yüzümden mi evi terk etti? Ama ben daha o zaman çocuktum neden terk etmiş olabilir ki? Aslında aradan 6 yıl geçti bu olayı pek kafama takmıyorum artık. Sonuçta bazı şeyleri idrak etme zamanı geldiğini düşünüyorum ve zaten umursamaz biriyimdir yada öyle gözüken bir kızım her şeyi içimde yaşayınca ne olup bittiğini bende anlayamıyorum. Arkadaşlarım çok dobra ve sert olduğumu söyler bir yandan da çok duygusal ve pozitif olduğumu söylüyorlar ben bile kendimi tanıyamazken başka birinin benim hakkımda olan düşünceleri bana garip geliyor bilmiyorum.
Anlayacağınız öyle bıktım ki etrafımda olan olaylardan vs. hiç bir şeye kafamı takmıyorum ya da takıyorum bilmiyorum daha kendimi tanımıyorum ki size kendimi anlatayım ben buyum işte saf, duygusuz, acınası, zavallı, ezik, başına savruk bir Rana, hayatla olan bağlantısını koparmış kendi çabalarıyla bir yere gelmeye çalışan didinen bir Rana, içimdeki boşluğun öfkesini kontrol etmeye çalışan Rana, daha ne söyleyebilirim ki banyoda ağlama krizlerine giren Rana, intihar etmeye çalışan Rana... Ama intihar çözüm değildi her sıkıntının, derdin, problemin sonucu intihar olsaydı inanın dünya nüfusunun yüzde doksanı hayatta olmazdı. Ama bu olumsuzluklarımın arasında güzel şeylerde var tabi ki. İyi bir arkadaş çevrem herkes tarafından çok sevilen bir kız oldum. Çünkü çevreme kendi benliğimi hiç bir zaman göstermedim. Çevremdeki insanların sırf bana acınası bakışlarına maruz kalmamak içindi açıkçası. Onların açısından küçük görünmek istemedim. Bu benim kendi kişisel görüşüm belki başka bir bakış acısıyla yaklaşanlar olurdu ama istememiştim işte...
Gel gelelim aşka: Bakın bir aşk nelere kader oldu demek ki olması gereken buydu. İki bedenin birleşmesiyle dünyaya gelen ben Buna da sessiz kalmakla yükümlü kaldım. Yine de hayat bir sıfır önde olsa da ben hayatımda aşka olan inancımı yitirmekte kararlıydım. Hiçbir zaman aşk dolu bakışlarla bir adamın gözlerinin içinde kaybolmayacaktım, onun kollarının arasında olmayacaktım, dudaklarına esir kalmayacaktım, hiçbir zaman karnımdaki o kelebek hissinin verdiği heyecan ve mutluluğu tadamayacaktım...
UMARIM BEĞENİRSİNİZ YORUMLARINIZ BENİM İÇİN ÇOK KIYMETLİ OLUMLU VEYA OLUMSUZ TÜM GÖRÜŞLERİNİZİ PAYLAŞIN LÜTFEN KENDİNİZE ÇOK İYİ BAKIN :) SİZİ SEVİYORUM...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONSRA
Teen FictionAşka olan inancımı yitirmem babamın bizi terk etmesiyle başlamıştı ve işte o zaman aşkın acımasız ve intikam dolu olduğunu annemin gözlerinden anlamıştım...