1. GEÇMİŞİN TATLI HATIRALARI

19 2 5
                                    





Anahtarı kontağından çıkarttıktan sonra gözlerimi yavaşça dikiz aynasına çıkartmış kendimi bilmem kaçıcı kez kontrol etmiştim. Gözlerim sonunda aynadakilerle birleştiğinde lensimi takmadığım için çoktan pişman olmuştum. O gözlerimin kusur olmadığını söylerdi. Hayır unut bunu.

Sonunda tatmin olduğumda elim kapının koluna gitti. Yere adım atmadan derin bir nefes aldım. Botlarım asfalt zemini bulduğunda eğilip yolcu koltuğundan şapkamı ve çantalı alıp kapıyı kapattım. İçten içe onu tekrar görmek istiyorsun. İstemiyorum, hayır kesinlikle istiyordum.

Tanrım buraya gelmek kötü bir fikirdi, çok kötü bir fikir.

Kendime aldırmamaya çalışarak arabanın yanından giriş kapısına yürüdüm. Adımımı girişten içeri attığım anda gideceğim yer kendini kalabalığıyla belli etmişti. Simsiyah giyinmiş insanlar, yakalarında fotoğraflar. Gözlerim çevreyi biraz daha taradığında onu gördüm. İlerleyen adımlarım duraksarken tuttuğu tekerlekli sandalyeye ardından sandalyede oturan kıza bakmıştım.

İkisi de görmeyeli baya değişmişlerdi, büyümüşlerdi. İkisininde yüzünde yaşın getirdiği bir olgunluk vardı. Dudaklarım kıvrılırken gözümden bir damla yaş akmıştı. O sandalyede oturan kızın omzunu okşayıp kulağına bir şeyler fısıldadı. Kız elini omzundaki ele çıkartıp üstüne koydu bakışlarını bir saniye bile elindeki fotoğraftan çekmezken başını salladı. Kız kardeşinin saçlarına buse kondurdu ve dikleşti. Adımları ilerlerken yolunun üstünde olduğumu biliyordum, çekilmem gerekiyordu ama sanki bacaklarımı kontrol edemiyormuşçasına orada dikilip kalmıştım. Belki tanımaz. Evet tanımayabilirdi, sonuçta 20'imden beri yüzüm birazda olsun değişmişti. Sanki varlığımın farkında olmuş gibi yanıma gelene kadar yerde gezinen bakışları tam olduğum yere geldiğinde yüzüme çıkmıştı;

"Pera?"

"Ekin?" yüzündeki şaşkınlık benimkine nazaran daha fazlaydı. Tekrar konuşmaya başladım;

"Sanırım beni burada beklemiyordun."

"Hayır, bekliyordum"

Gözleri üzerimdeydi aramızdaki sessizlik saniyeler sürerken tekrar konuşmaya başladım;

"Ne kadar daha buradasın?"

"Üç ay kadar önce buraya taşındım"

"Anladım" mırıldandığım sözle beraber gülümsemesi biraz daha genişledi, ne yapacağını anlayıp konuşmasını bekledim.

"Sevindim" benim yüzümdeki gülümseme de büyürken kendime engel olamayıp öne atıldım;

"Neden peki? Bir daha dönmek istemediğini söylemiştin"

"Özledim" Şehiri mi seni mi? Acaba kardeşini özlemiş olamaz mı? Ben sana söylediğini hissettim.

"Sanırım bir yere gidiyordun seni tutmayayım." Ah kibar şey seni.

"Hayır hayır, sadece bu ortamdan uzaklaşmak istedim o kadar. Onu görmeye dayanamadım." bakışlarım ilerideki topluluğun biraz daha uzağına döndüğünde sessiz bir iç çektim. Baktığım yere baktı "Bize eşlik etmek ister misin Pera?" onayladığımda "Gel hadi" der gibi başıyla işaret etti.

Tekerlekli kızın yanına gittiğimizde yere eğilip kıza baktım

"İsabel..." genç kız yavaşça kafasını kaldırdığında dolu gözleri gözlerimi buldu, bir anda beni çekip sarıldığında neredeyse dengemi kaybedip düşüyordum, kollarımı beline sardığımda ağlamaya başladı. Kollarımdaki kızın sakinleşmesini bekledi, kendini geri çektiğinde kıpkırmızı gözleri tekrar gözlerimle buluşmuştu, alt dudağını ısırıyordu.

Kuru GözyaşlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin