gevşek mutualizmi öğrendiğimden beridir sevgili bir shipim, bu balıklar köepk balıklarından hiç ayrılmıyorlar ve onlardan arta kalan yiyeceklerle besleniyorlardı sanırım ya da öyle bir şey işte çok önemli değil şipliyorum çünkü.
*
Hisar oldukça huysuz ve sinirliydi ayağını sürekli sallamasından ve etrafa öfke dolu bakışlar atmasından bu belliydi. Ahmet aslında bunun sebebini biliyordu ama Hisar'a şu an bulaşmakla köpek balığı dolu bir havuza atlayıp parmağını kesmek aynı şeydi. Arda yoktu ve Hisar bunun sinirini herkesten çıkarabilirdi.
Hisar elindeki dolu bardağını kafasına dikti ve hava almak için balkona doğru yol aldı, balkona çıkıp kendini koltuğa attı. Arda'ya git derken gideceğini düşünmemişti, sevme artık derken pes edeceği aklının ucundan bile geçmezdi. Arda kendini bildi bileli hep yanındaydı. Arda'nın minik adımlarla okuluna giderken peşinden koşuşunu hatırladı.
"Hisar abi! Beni bekle."
Arda mavi ayakkabılarının cırt cırtlarını bağlayamadan Hisar abisinin peşinden koşuyordu, Hisar elindeki çikolatalı keki yemeyi bırakıp Arda'yı bekledi. Arda nefes nefese yanına vardığında ona kızdı.
"Arda bu saatte niye uyanıksın? Sen öğlenci değil misin, uyusana!" dedi ve elindeki keki jelatinine sarıp cebine koydu ve yere eğildi. Arda'nın ayakkabılarının cırt cırtlarını bağladı, ayağa doğru kalkarken de hırkasının önünü kapatmayı unutmadı.
"ama Hisar abi ben de seninle yürümek istiyorum, lütfen."
Hisar düşündü ardanın onla yürümesinde bir sıkıntı yoktu.
"Peki, gel bakalım." dedi ona doğru. Arda hemen abisinin koluna girdi.
Hisar kekini yine ısırıp çiğnemeye başladı, sonra Arda'ya uzattı. Arda da bir ısırık alıp çiğnemeye başladı.
Hisar sinirle gözlerini kapattı. Arda'yı nasıl kaybedebilirdi? Onu kaybedemezdi öyle değil mi? Arda onu bırakmazdı, Arda ona hakkettiğinden fazlaca değer veriyordu. Titrek bir nefes verdi.
Hisar önce kapı seslerini duydu ve daha sonra da anahtar. Ve en sonunda da bir bağrış sesi.
"Hisar!"
"Bu-" öksürdü ve sözünü tamamladı. "Buradayım Arda. Arda endişeyle odaya girdi ve sıkı sıkı sarınmış adamın yanına gitti.
"Bana yazmadığın için çok endişelendim!" dedi şefkatli bir sesle ve elini Hisar'ın saçlarına attı.
"Sadece hastaydım ve cevap veremedim, bunun için okulunu ekmemeliydin Arda." dedi Hisar kısık kısık.
"Sen yoksan okula gitmemin bir anlamı yok ki!" dedi Arda. Gerçekten yıllardır kuyruğu gibi Hisar'dan hiç ayrılmamış o olmadığında ortamlarda hiç eğlenememiş, rahat hissedememişti. Yani o olmadığında okulda olmasının bir anlamı yoktu hep gergin olacak ve hiçbir şeyi öğrenemeyecekti.
"Aptal." dedi Hisar gülerek.
Arda sırıtıp arkasını döndü, hırkasını çıkarıp sandalyeye bıraktı ve bileğindeki tokayla saçlarını topladı. Yine tikini gerçekleştirip dudaklarını öne doğru büzmüş ve balıklara benzemişti. Hisar bunu hep çok tatlı bulmuştu. Arda yatağa doğru yaklaştı ve hemen Hisar'ın yanına kıvrıldı, bir kolunu ve bir bacağını üstüne atıp sıkıca sarıldı.
"İyi uykular!"
Hisar hayaller aleminden telefonun sesiyle çıktı. Belki arda yazmıştır umuduyla telefonu açtı. Bildirim ekranında Ahmet'in adını görünce homurdandı, bu geri zekalı niye içeriden ona yazıyordu. Mesajı açıp bir fotoğraf attığını gördü. Ve karşısında Arda vardı. Sivri dişleriyle sertçe dudağını ısırdı, koyu mavi saçlarını alnından çekerek geriye attı. Fotoğraftaki Arda normal Arda'dan çok farklıydı. Beraber boyattıkları açık mavi saçları her zamanki dağınıklığının aksine düzenliydi gözlerinde kalem ve yanaklarında simler vardı, hatta Hisar dudaklarında parlatıcı olduğuna yemin edebilirdi. Üzerindeki şık kıyafetle birlikte yanında metalci gibi görünen uzun saçlı bir çocukla fotoğraf çekinmişti. Normal çocuksu görüntüsünün aksine yetişkin biri gibi görünüyordu. Ani bir haraketle ayağa kalkıp içeri gitti.
"Bu çocuk kim?" dedi Ahmet'in yanına gidip.
"Sanırım yeni tanışmışlar Arda'yla çocuk bizim okuldan."
"Ne zaman paylaşılmış bu fotoğraf?"
"10-15 dakika önce ama artık birlikte değiller çocuk evinden snap attı."
"tamam." dedi ve koltuğa oturdu Hisar. Gerginlikle dudağını yemeye başladı yine.
"Bence yanına gitmelisin." dedi Ahmet, düz bir ifadeyle.
"Neden?" dedi Hisar.
"Çünkü gitmek istiyorsun."
Hisar başka soru sormadı ayağa kalktı odasına gitti tuhaf bir sakinlikle kalktı ve dışarı çıktı, yürüyerek Arda'nın evine gitti ve kapıyı anahtarıyla açtı. İçeriden ses gelmiyordu ama Arda'nın uyumadığını farkındaydı o bu saatte uyumazdı. Sessizce içeri girdi ve salona yöneldi işte Arda ordaydı, şişmiş gözleri, dudakları ve yüzüyle elindeki gofrete bakıyordu. Yanına gittiğimde kafasını bana çevirdi.
"Seni çok seviyorum ve ne olursa olsun sana öyle şeyler dememeliydim, gerçekten aptalım çok özür dilerim." dedi Hisar. Arda'nın yanına gelince o ağır abi havası kalmıyor sadece Arda'dan sevgi bekleyen bir hale bürünüyordu.
Arda ona baktı biraz bekledi ve elindeki gofreti Hisar'ın ağzına uzattı. Hisar küçük bir parça ısırdı.
Arda gofretini yemeye başlarken poposuyla Hisar'a yaklaşıp kolunun altına girdi. Burası onun yeriydi.
bittiii çok eğlendim keşke daha fazla sevgili sahnesi yazsaydık ama olsun ben beğendşm yaşasınnn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vahşi Aşk
Short StoryKitapta şiplediğim hayvanların kısa kısa hikayeleri var... dayanamadım. Artık hayvanlar insan olsaydı şeklinde mi yazarım yoksa direkt fabl gibi mi yazarım bilmiyorum değiştireceğim ama çok tatlı olacaklar. Kitabımın adı bence çok güzel oldu. Kapakt...