Bu gün okulun ilk günüydü kalktığımda saatin geç olduğunu fark ettim ve söylenerek okula gittim."off ara tatil neden bittin?" Sınıfa girdiğimde ders çoktan başlamıştı eski sırama oturdum ve öğretmenden özür diledim. Tenefüste yan sıradamdaki çocuğa yani sinif başkanımıza baktım ve yanına gittim "n'aber? başkan" diyerek elimi uzattım. okuduğu kitaptan başını kaldırdı ve "efendim? Seni duymadım, özür dilerim" dedi ilk defa bu kadar çok konuştuğunu duydum açıkçası... "ben Hyunjin" dedim ve gülümsedim, o ise somurtuyordu gülümsediğini daha önce hic görmemiştim zaten. Yüzüme bile bakmadan "biliyorum" dedi. Açıkçası böyle yapınca kırılmıştım ama bu bile onun için çok fazlaydı asosyal ve çok depresif biriydi babam da ölmeden önce öyleydi bu yüzden oldu zaten sonunda intihar etti, o çocuğun babam gibi helak olmasını istemiyordum, onu kurtarmak istiyordum ve o günden sonra kendimi onun yanında olmaya adadım. yemek saatinde yanına oturdum her tenefus ona bir şeyler anlatıyor eve onunla yürüyordum uzun kahverengi saçları ve kahverengi gözleri vardı sesi bizim yaşımızda bir insana göre çok kalındı ama hoştu beli ince elleri küçüktü alt dudağı kalın üst dudağı inceydi şarkı soylemeyi ve kitap okumayı çok severdi, bazen sinir hastası bir amca kadar huysuz, bazen ise bir bebek gibi tatlıydı bakarken gözleri parlıyordu ve kızarmıştı sanki beş dakika önce ağlamış gibi... Yavru bir kediye benzediği icin ona kedicik diyordum artık "sınav nasıldı kedicik?" Ruhsuzca bana baktı ve sadece "iyi" dedi her zamankinden daha mutsuz görünüyordu endişelenmiştim ama bir şey söylemeye korkuyordum her gün oldugu gibi onu evine bıraktım ve ben de evime gittim.
Felixten;
O çocuk yine beni eve bıraktı. Ne istiyor anlamıyordum, bütün gün babamın dırdırını çekmiyormuşum gibi birde onun şirinlikleriyle uğraşıyordum. Bazen hoşuma gidiyordu ama bazen cok yersiz gelip rahatsız ediyordu. Eve girer girmez yine babamın sesi yükseldi "seni sürekli eve bırakan çocuk kim?" Ona yüzümü dönmeden konuştum "Hyunjin, aynı sınıfta ve aynı mahalledeyiz bunu fark ettiğinden beri benimle geliyor" dedim. Buna karşılık hiç bir tepki vermemişti sinir krizi geçirip yeri göğü inletmesi gerekirdi sinir hastasi psikopatin tekiydi beni dövmek için yer arayan beni bıçaklayan şarkı dinlerken bile gözlendiğim adam neden buna hiç bir şey demişti? kesin başka bir şey vardı tam odama çıkarken tekrar seslendi "sınavın nasıldı?" Olayı şimdi anlamıştım bu gece dayak vardı acaba hangi fanteziyi sececkti "iyiydi" birden bağırdı "O YÜZDEN Mİ 80 ALDİN HA?" benim panik atağım vardı çok korkmuştum "ama baba sınıftaki en yüksek notu ben aldı-" masaya vurma sesiyle irkildim "SİNİF ORTALAMAN BENİ İLGİLENDİRMEZ SANA 90'IN ALTINA DÜŞMEYECEKSİN DEMEDİM Mİ?" Cevap vermedim "odana çık tişörtünü çıkarıp beni bekle" onaylar anlamda kafa sallayıp dediklerini yaptım anneme kaçmak istiyordum, o fahiseye muhtaç oldugum icin ise kendimden nefret ediyordum bir erkeğin cinsel organına sürekli şekilde ihtiyaç duyup kendini böyle tatmin eden bir kadına muhtaçtım ama istesemde ne arayabilir ne ona gidebilirdim telefonum yoktu ki evin ise banyosunda bile bir kamera vardı... babam yatış pozisyonuma bile kızıyordu sonra babam geldi, elinde kırbaç vardı tüm vücuduma acımasızca vurmaya başladı "şimdi akıllanırsın sen" gece yarısına kadar dövmüştü beni bir süre sonra hissizleştiglğim için bağırmak yerine sessizce ağlıyordum dövmeyi bıraktı ve "üç gün yemek yasak" diyerek göz yaşlarımı gram umursamadan odadan çıktı. Ben ise sabaha kadar sadece ağladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
why? [HYUNLİX]
Fanfictionbazıları sadece acı çekmek için doğar Bu konu tamamen benim fikirimdir. Çalıntı değildir benzer ya da neredeyse aynı olan kitaplar varsa konuşarak çözülebilir.