Bazen sadece olmak istersin. Bu duyguyu hiçbir şey olduğun zaman hissedersin. Sadece olursan yalnız olursun. Ben Nida, sadece olmak isteyen ama yalnız kalırsa ölecek olan dedektif. Belki, belki... Bazen sadece ölmek gerekir.
Nida Özsoydan Aylardır bize ihbar edilen o ormandaki gölü arıyoruz. Başta bende buradaki jandarmalar gibi inanmayıp jandarmaların birlikte çalışma teklifini reddetmiştim. Sonra bize de bununla ilgili ihbarlar gelmeye başladı, olay iyice büyüdü ve bu cinayet benim dedektifliğe devam etme sebebimdi. Uzun süredir aldığım davaları çözemiyor, kötü yorumlar alıyordum. Baş dedektif buna karşı bana sert bir tepki göstererek doğru olanı yaptı. Ben onun yerinde olsam bu son şansı bile vermezdim. Son aldığım cinayeti çözebilirsem işime devam edebilecek, üstelik kademe atlayabilecektim. Olay yerinde polisler ile birlikte iş birliği yapıyorduk. "Siz burada delil aramalısınız. Eğer bir şey bulursanız telsizden haber verirsiniz. Biz orman da gölü aramalıyız. Eğer herhangi bir parmak izi bulursanız ilk önce bana haber verin adli tıpa gelir sonuçları öğrenirim. Biliyorsunuz bu kasaba güvenliği için oldukça önemli." En uygunu bu olmalıydı. Biz orada herhangi bir delil bulsak adli tıpa gitmek için ilk önce polislere vermemiz gerekirdi. Bu kadar uğraşmak saçma olurdu. Polislerden birisi tamam anlamında bana kafa salladı. Bende benimle birlikte birkaç dedektifi daha alıp arabaya bindim. Ormana yaklaştıktan sonra arabayı kenarda bırakıp yürüyerek devam edecektik. Gece olduğu için ormana yaklaşıkça baykuş, kuş sesleri artıyordu. Ve bu bizim ürkmemizi sağlıyordu. Üstelik ortada bir cinayet vardı ve bizim de canımız tehlikedeydi. Bu işe girmek kesinlikle aptallıktı bende aynı düşünüyordum. Resmen işimi canımdan çok önemsiyordum. Ormanın önünde durdum ve koltuklardaki dedektiflere inelim anlamında bir işaret yaptım. Ormana girdikçe farklı hayvan sesleri duyuyor, ürküyordum. Ama belli etmiyordum. Yanımda ölen avcıların jandarmalara verdiği ifade dosyasını da getirmiştim. Yavaşça yere oturdum. "Arda telefonunun flaşını açsana," Arda beni duyduğu gibi elini cebine götürdü ve telefonunu çıkardı. İfade dosyasını açıp, okumaya başladım.
"İfadeye göre şöyle demiş; Orman da avlanacaktık. Ormanın ortalarına doğru yürürken bir göl gördük. Göl başta tertemizdi bizde susamıştık. Tam göle doğru gidecekken suda baloncuklar çıkmaya başladı. Biz zaten oldukça şaşırmıştık, yerimizden kıpırdayamadık bile. Sonra suyun dibinden iki ya da üç tane deniz kızı, bir tane de deniz adamı çıkmıştı.
Bilirsiniz büyücülerin efsanelerinden biriydi bu. Arkadaşım onlara büyülenmiş gibi bakıyordu ve onları daha net görmek için yaprakları hafifçe çekti. O an çıkan sesle deniz kızının gözleri hemen bizi gördü. Gözleri aynı okyanus rengiydi. Bizi gördükten sonra deniz kızının gözleri ateş kırmızına dönüştü. Biz korkudan hemen kaçtık. Ormanın yolunu ezbere biliyorduk, defalarca ava gelmiştik. Defalarca ava gitmemize rağmen o gölü bir kez bile görmemiştim. Neyse çıktık ormandan koşa koşa yanınıza geldik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVCILAR
FantasyNida geleceğini korumak için, okyanusun gerçeğini öğrenmek zorundadır.