Neler olduğunu anlayamıyordum. Birden elime sihirli bir harita verilmiş ve elementleri bulmam söylenmişti. Şuan ormanda amaçsızda yürüyorum. Haritayı açıp boş olan sayfaya baktım. Hemen ardından "Samos Krallığı" dedim. Sayfada bir harita belirdi ve haritadan ses gelmeye başladı.
" Samos Krallığına gitmek için Keith ormanından geçmelisiniz. İşte yol tarifiniz."
Keith ormanı sanırım dümdüz gidince karşıma çıkıyor. Haritayı izleyerek Keith ormanının kapısına kadar geldim. Tuhaf olan şu ki orman olması gereken yerde sarmaşıklarla kaplı bir duvar vardı.
"Sanırım yanlış yere geldim aptal harita." Arkamı döndüm tam giderken bir kapı sesi duydum. Arkamı dönüp baktığımda kocaman cıvıl cıvıl bir orman vardı. Sarmaşıkla kaplı olan bir duvar değil bir kapıydı. Hayranlıkla içeri doğru adım atmaya başladım. Biraz ilerledikten sonra ayağıma bir sarmaşık dolandı. Hızla yukarı doğru çekildim. Bir ağaçta asılı kalmıştım. Şaşkınlıkla etrafıma bakınırken ileride sarmaşığın bir diğer ucunu tutan sarı, saçlarını ikiden bağlamış, yüzünde ki seyrek çilleriyle oldukça sevimli görünen küçük bir kız duruyordu. Yanıma doğru yaklaşmaya başladı. Ağaçta ters bir şekilde durduğum için yaklaşan kişiyi de ters görüyordum. Küçük kız yaklaşıp başımın hemen yanında durdu. Başını benim başıma doğru eğdi.
Büyük bir şaşkınla "sen kimsin?" diye sordu. Bu şaşkın hali bile onu çok sevimli gösteriyordu. Sarmaşıktan kurtulmaya çalıştım. Bunu farketmiş olacak ki sarmaşıkları daha da çekerek ciddi bir şekilde "soruma yanıt ver." Dedi. Başka çarem kalmamıştı. Bu sevimli kızın bu kadar cesaretli olması beni şaşırtmıştı. Ben bu yaşlardayken herşeyden korkan mızmız bir kızdım.
Kendimi toplayarak konuşmaya başladım "ben Abella adında bir kızı arıyorum. Bana Samos krallığı nerede gösterebilir misin?" Kızın suratında düşünceli bir ifade belirdi. Sanırım onu neden aradığımı merak ediyordu.
Hemen konuşmaya devam ettim "yanlış anlama kötü bir niyetim yok beni yönlendirenler Clairette ve Celinette onu bulmamı söylediler." Bu açıklamamın ona yeteceğini düşünerek vereceği cevabı beklemeye başladım. Bu sefer ikna olmuş olacak ki sarmaşığı çözdü. Bu duruma çok mutlu olmuştum. Hemen ayağa kalkarak ona teşekkür ettim. O ise sevimli ama tehditkar bakışlarıyla "henüz sana pek güvenemedim." Demişti. Ben ise buna bile şükrederek onu takip etmeye başladım.
Uzun bir yürüyüşün ardından kocaman sarmaşıklarla kaplı bir saray göründü. Hayretle saraya bakıyordum. Çünkü böyle yerleri yalnızca peri masallarında duymuştum. Bu gördüklerimin bir rüya olup olmadığını anlamak için gözlerimi kapayıp içimden üçe kadar saydım, gözlerimi açtığımda hala oradaydım. Peri masalındaydım. Bu mükemmel manzara karşında âdeta büyülenmiştim.
Küçük kızın bana seslenmesiyle kendime geldim. "Hey! Gelmiyor musun?"
Hemen kızın arkasından koştum. Sarayın kapısının önüne geldiğimizde kapıda ki görevliler eğilerek bizi selamladılar. Benim bildiğim kadarıyla saraylara her isteyen böyle giremiyordu. Çokta sorgulamadan onu takip ettim. İçeri girdiğimizde az ileride benim yaşlarımda uzun turuncu saçlı bir kız duruyordu. Hemen yanında ise 14 yaşlarında sarışın bir oğlan vardı. Yanımda ki küçük kız koşarak büyük olan kıza sarıldı. Eliyle beni işaret ederek "bu kız seninle konuşmak istiyormuş." Dedi. Büyük olan kız şaşkınlıkla bana doğru döndü.Ardından bana doğru yaklaşarak bir iki adım önümde durdu.
Yüzünde ki şaşkınlık belli oluyordu
"Sen kimsin?"Bu sorusunu yanıtlayan ben değilde küçük kız olmuştu. "Clairette ve Celinette'in onu yönlendirdiğini söylüyor." Anladığım kadarıyla onları tanıyorlardı. Büyük kız tekrar abartı bir şekilde şaşkınlığını belli etti. Bu tepkisi komiğime gittiği için sessiz bir şekilde kıkırdadım. Bunu farketmiş olacak ki oda benimle birlikte güldü. Aramızda geçen bu ufak gülüşme içimin sıcacık olmasına neden olmuştu. Onu çok samimi bulmuştum. Gülüşü çok içten ve sevecendi. Sanırım küçük kız ile kardeşlerdi.
Büyük kız yüzünde kocaman bir gülümsemeyle elini bana doğru uzattı ve heyecanla "ben Abella bu gördüğün görkemli sarayın en büyük prensesi." Dedi ve elbisesinin ucundan tutarak zarif ve hafifçe önümde eğildi. Duyduklarım karşısında şaşkına dönmüştüm. Aradığım kişi tam karşımda duruyor ve ayrıca önümde eğiliyordu. Bu manzara karşısında ne diyeceğimi bilemedim ve "bende Tiana tanıştığımıza çok memnun oldum majesteleri." Dedikten sonra beceriksizce önünde eğildim. Bu davranışıma kahkaha atarak güldü. Ben ise çok bozulmuştum çünkü ona saygı göstermem gerekiyordu ve bu gayet doğru bir davranıştı. Buna gülünecek bir sebepte göremiyordum.
Ayağa kalkarak dikleştim. O ise hâla kıkırdıyordu. Hafif somurtarak "sorun ne?" Diye sordum.
Birden yaptığının kabalık olduğunu farkedince "çok özür dilerim birden kim olduğumu öğrenince önümde diz çökmen komiğime gitti." Ardından yeşil ve hafif dalgalı saçlarını kulağının arkasına iterek hafif gülümsedi
"Bu ülkenin insanları beni çok iyi tanır o yüzden." Bu açıklamasıyla benim bu ülkenin yerlisi olmadığımı anlamıştı.Mahcup bir şekilde gözlerimi yere indirdim "buraya bir görev için geldim beni yanlış anlamanızı istemem. Ayrıca izinsiz geldiğim için özür dilerim."
Prenses Abella bu sefer daha da fazla gülmeye başladı. Arkadan salonun bir kapısı açıldı. Gayet ciddi ve uyaran bir ses tonu ile birisi konuşmaya başladı.
" Bir prensesin bu şekilde gülmesinin sebebini sorabilir miyim acaba?"
Prenses Abella hemen ciddileşti. Kafasını öne eğerek "çok üzgünüm anne." Anlaşılan bu sesin sahibi kraliçeydi. Şuan kendimi bir peri masalındaymışım gibi hissediyorum.Kraliçenin yüzünü net bir şekilde görebiliyordum. Uzun kırmızı ve kabarık bir elbisesi vardı. Saçları koyu sarı, uzun, yarıdan toplanmış ve arkası açık bırakılmıştı.
Birde beyaz, taşlarla süslenmiş bir taç takmıştı.
Bu görüntüsü ile tıpkı bir kraliçe gibi görünüyordu. Kim olsa onun bir kraliçe olduğunu rahatlıkla söyleyebilirdi.Kraliçenin yüzü o kadar güzeldi ki Abella ve kardeşlerinin kime benzediği anlaşılıyordu. Abella kraliçenin oturduğu koltuğun yanına yaklaştı. Hafif eğildi. Ardından ayağa kalkarak boğazını temizledi. "Anneciğim seni biriyle tanıştırmak istiyorum." Diyerek bana döndü. Birden herkes bana bakmaya başlayınca kendimi tuhaf hissettim. Abella'nın yanına doğru yaklaştım. Kraliçenin karşısında eğilerek selam verdim. Sanırım bu sefer yaptığım doğru bir davranıştı. Çünkü ne Abella ne de kraliçe bir tepki vermemişti. Bu duruma sevinmiştim. Kraliçe "evet devam et Abella kim bu?" Abella sevinçle iki eliyle beni işaret ederek "yol göstericilerin yönlendirdiği kız bu."
Kraliçe şaşkınca bir bana bir Abella'ya baktı. Kendi kendine "bu kadar erken gelmesini beklemiyorduk." Diye söylendi. Geleceğimden haberleri vardı anlaşılan. Kraliçe ayağa kalkarak "sanırım yapacağın şeyi biliyorsun."
Neyden bahsettiğini anlamasamda yakında öğrenirim diye düşündüm.
Olumlu anlamda başımı salladım.-SON-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Element
AdventureKendisinin kim olduğunu bilmeyen bir kız 16. Yaş gününde ortaya çıkan yeni güçlerini anlamaya çalışırken ailesinin sahte olduğu ortaya çıkıyor. Ailesini ararken yeni kişiler,güçler ve bazı gerçekler ile karşılaşacak. beyninde yankılanan o sözleri d...