>1<

17 3 0
                                    






" odanın penceresine ulaşmak istediğim gece,
ışığa doğru koştum ve
aramızdaki mesafeyi kapattım. "



Haziranın güneşi yemyeşil otları parlatırken etrafındakilere en güzel selamını veriyordu. Hava hiç olmadığı kadar yumuşak, çiçeklerin rengi hiç olmadığı kadar canlı ve netti; uçuşan kelebekleri bile hangisine konacağına şaşırtacak cinsten. Çimenler, çiçekler, bulutlar ve güneş... Öteki köşede berrak suyun ayna görevi üstlendiği kurbağalarla süslü bir gölet... Birkaç kurbağanın sesi yumuşak rüzgarda kuşlarınkine karışıyor, en güzel baharın melodisini yayıyordu etrafa.

Sarı çiçekler, pembe kelebekler, beyaz kuğular... Hayallerden kopmuş gibi görünen bu yerdeki hiçbir şeyde mutluluğunu bulamayan kız, umutsuz gözlerini son kez gökyüzünde gezdirdi. Umudunun son kırıntılarını da az önce önünden uçan mavi kelebeğe armağan etmişti ne de olsa.














Son anda trene yetişen siyah saçlı kız bir an bile beklemeden kendini, numarasını biletinden son bir defa daha kontrol etmeye çalıştığı koltuğa atmıştı. Az kalsın ailesini görmeyi birkaç saat daha ertelemek zorunda kalacaktı, bunu asla istemezdi onları bir koca dönem görememişken özellikle. Tren hareket ederken önce kulağına gelen hışırtı sesi, ardından da burnuna gelen bekletilmiş kek kokusuyla yüzünü buruşturmuştu. Arkasında oturan teyzeler bir şeyler atıştırıyor olmalıydılar ve ucunda ölüm olsa bile yemeyeceği bir keki yiyorlardı. Hyejoo kokulara aşırı duyarlıydı ve bazen bu özelliğinden nefret ediyordu. Toplu ortamlarda girdiği zamanlarda bu nefret gittikçe artıyordu. Tabii ki bunun işine geldiği zamanları da vardı, sevgilisinin saçlarının kokusunu asla unutmamasını sağlıyordu ne de olsa. Onun kahverengi saçları arasında unuttuğu benliğini yavaş yavaş hatırlatıyordu koku Hyejoo'ya.

Eli boynundaki çiçekleri tek tek boncuklardan yapılmış olan kolyeye gitti ve huzuru içinde hissetmeye çalıştı. Ne de olsa kolyeyi yapan kişi ne olursa olsun yanındayım demişti bu armağanı verirken, diğerleri gibi gitmeyeceğim asla demişti... Gitmemişti de, o özel kişiydi. Hyejoo'nun kaybetmeye niyetli olmadığı kişiydi, bir önceki gibi. Bu sefer yıldızlar onun için parlayacak, hiçbir yıldız kaymayacaktı. Dünya tersine dönse dahi.

Kulaklığın birisini kulağına yerleştirmesinin ardından duyduğu melodi gülümsemesine yetmişti. Kelebekler yavaşça karnını ve kalbini dolduruyor, içi gıdıklanırken gözlerini kapatıyordu. Kendini kısa sürede kaptırmasına karşılık trenin tünele girdiğini fark etmemişti bile. İçerisi birden karanlığa gömülürken duygular tersine çevriliyor, tüm evren adeta tersine akıyordu. Zamanı içine sığdıran kalpli şekerse hiç parlamadığı kadar çok parlıyordu.

Ve saat tam 12'de durmuştu.





Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

yeni hyewon ficimle hepinize merhaba !! umarım gününüz güzel geçmiştir veya geçiyordur

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



yeni hyewon ficimle hepinize merhaba !! umarım gününüz güzel geçmiştir veya geçiyordur.~

aşağıdaki yıldızcığa basar ve yorumlarda fikirlerinizi belirtirseniz oldukça mutlu olurum. bolca chuu ! ✨💞

fairytale | hyewonWhere stories live. Discover now